Kirklarelili Åzair ve Yazar Hatice Opak Bilgin geçtigimiz aylarda Gazetemiz Basyazari, Arastirmaci-Gazeteci-Yazar Nazif Karaçam ile bir röportaj gerçeklestirmisti. Iste Bilgin ile Karaçam'in bu anlamli söylesisini siz degerli okuyucularimizla paylasiyoruz;
18 Nisan 1930 tarihinde Kirklareli-Pinarhisar'in Poyrali köyünde dogan Karaçam 60 yili askin bir süredir yerel ve ulusal basinda yaziyor. Ülkenin, halkin sorunlari üzerine düsüncelerini söylüyor. Bilgilerini paylasiyor. Panellere, sempozyumlara konusmaci olarak katiliyor. Karaçam, ILESAM (Türkiye Ilim ve Eser Sahipleri Meslek Birligi) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.
Hatice Opak Bilgin: Sayin Hocam Edebiyat hayatiniz nasil basladi. Ilk heveslerden, ilk tesviklerden bahseder misiniz?
Nazif Karaçam: Köy Enstitülerinde basladi. Tesvik eden olmadi. Ilk okuldayken yazma hevesim vardi. Okuldayken 1947 yilinda yerel Özdilek gazetesinde yazarliga basladim.17 yasindaydim." Gazetemiz" adli bir yazi yazmistim. Yaziyi gazeteye götürmek için gidip gelme 10 km. yol yürüdüm. Bu yazimda ögretmen olacaklarin gayelerini ülkeye hizmetlerini anlatmistim. Yazarligim böyle basladi, ancak yazarligimi kesfeden Cumhuriyet Gazetesi sahibi Nadir Nadi oldu. Basinda ilk yazim çikinca yeni bir ufuk açildigini, yazi yazabilecegim baglaminda cesaret geldi ve böylece yazmayi sürekli hale getirdim. Yasam biçimi olarak kabul ettim. Yerel gazetelerden, günlük Istanbul gazetelerine uzandim. Son Telgraf gazetesinde ve Bizim Türkiye dergisinde yazilarim çikmaya basladi. Ögretmenlikle yazarligi beraber götürdüm.
Hatice Opak Bilgin: Daha baska hangi yerel ve ulusal basinda yazdiniz ?
Nazif Karaçam: 1950'i yillarin basinda Istanbul'da çikan Türk Sesi gazetesinde yazilar yazdim. Bu gazetenin muhabirligini yaptim.1960'ta Cumhuriyet Gazetesinin sahibi ve basyazari Nadir Nadi'nin istegi üzerine Cumhuriyet'te yazmaya ve bu gazetenin muhabirligini yapmaya basladim. Yurt haberler sefimiz Yasar Kemal'di. Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin haber ajanslarinda bölge sayfalarinda çalistim. Bu arada Lüleburgaz Özdilek gazetesinin disinda, Kirklareli'ndeki Trakya'da Yesilyurt, Hürses, Yeni Istikbal, Kirklareli, Önadim, Degisim, Gelisim, Edirne'de Edirne Haber, Kesan'da Saros, Åzarköy'de Åzarköy'ün sesi, Tekirdag'da, Tekirdag Yeni Inan, Dogus, Çorlu 2000 gazetelerinde köse yazarligi ve yazi isleri müdürlügü yaptim. Halen Kirklareli'nde haftalik köse yazarligi yapiyorum. Yöre Dergisine arastirma yazilari gönderiyorum. 1974 yilinda esim Atayolu Gazete ve matbaasini satin aldi. Sonra Kirklareli'nde haftada ikiser gün çikan bes gazeteyi birlestirdik. Trakya'da Yesilyurt gazetesini günlük çikarmaya basladik. Bu gazete Kirklareli'nin ilk günlük gazetesi olmustur.
Hatice Opak Bilgin: Genelde Edebiyatçilarin ilk göz agrisi siir olmustur. Sizin siirlerle ve sairlerle araniz nasildi?
Nazif Karaçam: Åziiri ilkokuldayken sevmeye basladim. Milli Edebiyat sairlerinin siirlerini okumayi severdim. Ilerleyen zaman içerisinde yabanci sairlerin de siirlerini okumaya basladim. Kendime göre bir siir kültürü olusturdum. Yerel sairlerin siirleri üzerinde çalismalar yaptim. Kendim de siir yazma denemelerinde bulundum. Bazi siirlerim Pazar Postasi ve Ozan Agaci gibi dergilerde yayinlandi. Ancak kendimi sair olarak görmüyorum.
Hatice Opak Bilgin: Bir çok sairin kitaplarina önsöz yazmis biri olarak sizce sair nasil olmalidir?
Nazif Karaçam: Bana göre sair, siir dili olan insandir. Åzair kelime ustasidir. Her seyden evvel sair olarak dogmak siir gibi yasamak gerekir. Edebiyatin en zor türü siir yazmaktir.
Hatice Opak Bilgin: Çok zengin bir kütüphaneniz var, okuma aliskanligini nasil kazandiniz, ilk okudugunuz eserler ve yazarlar kimlerdi?
Nazif Karaçam: Okuma aliskanligimi Köy Enstitüsünde okurken edindim ve okulumuzun zengin bir kütüphanesi vardi oradan çok istifade ettim. Ama kim tesvik etti diye sorarsaniz Prof. Cavit Orhan Tütengil, edebiyatçi Tahir Alangu'dur. Cumhuriyetin alt kültürünü olusturan yazarlari okudugumu söyleyebilirim. Peyami Safa, Kerime Nadir, Ethem Izzet Benice gibi. Ama daha çok okudugum yerli yazarlarin disinda yabanci yazarlar vardir. Dünya klasiklerini alip kütüphaneme mal etmisimdir. Firsat buldukça onlari okumusumdur.
Hatice Opak Bilgin: Bu süreçte galiba kitaplarda yazdiniz, yazdiginiz kitaplardan ve varsa üzerinde çalistiginiz kitaplardan söz eder misiniz ?
Nazif Karaçam: Evet, dört kitap yazdim.1969'da, Atatürk Kirklareli'nde, 1970'de, Bütün Yönleriyle Kirklareli ve Ilçeleri, 1984'te Ulusal Kurtulus Savasinda Trakya/Bir Mücadelenin Perde Arkasi ve 1995'te, Efsaneden Gerçege Kirklareli, kitaplarini yazdim. Bu kitaplarin hepsi Kirklareli ve Trakya tarihini, kültürünü, sosyal yapisini gün isigina çikmaya yönelik kitaplardir. Üzerinde çalistigim kitaplar da var süphesiz. Bunlardan biri çesitli savaslara katilmis 400'e yakin savas kahramanlariyla yaptigim röportajlari "Yurt Sevgisiyle Yasayanlar" adi altinda kitaplastirmaya çalisiyorum. Fakat ondan önce 25-30 yildir üzerinde arastirma ve çalismalar yaptigim romanlarla ilgili kitabimi öncelikle yayinlatmak istiyorum. Bu marjinal kültür sahiplerinin günümüzde iyi anlatilmalari gerekligine inaniyorum.
Hatice Opak Bilgin: Åzu an 64 yildir yazdiginiz anlasiliyor. Hiç basarilariniz, ödülleriniz oldu mu?
Nazif Karaçam: 1951 yilinda Birlesmis Milletler Teskilatinin Türkiye'de açmis oldugu Fikir ve Makale Yarismasinda ikincilik aldim. Yazim üç dile çevrilerek New York'da Uluslararasi jüriye sunuldu. Dünya'da seçilen on birinci arasinda yer alamadim. Ancak Dünya'da Birlesmis Milletler Üniversitesi kurulmasini öneren 150 kisi arasina girdim. Bu Üniversite Japonya'da kurulmustur. Ayni teskilatin 1954 yilinda bir baska konuda açtigi fikir ve makale yarismasinda da Türkiye'de dereceye girdim. 2006 yilinda Istanbul Gazeteciler Dernegi'nin 50 Altin Yil, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden, Burhan Felek Basin Hizmet Ödülleri kapsaminda tesekkür ödülleri aldim. Trakya'da bu ödülleri alan ilk ve tek benim. Yazarlikta 64 yilin içindeyim. Türkiye'de Kim, Kimdir ve Türkiye Yazarlar, Türkiye Edebiyat ve Kültür Adamlari Ansiklopedisine girdim. Zurna Kamisi Bitkisini buldugum için Londra Kraliyet Botanik (Nebatat) Bahçeleri'nde bu bitki adim, Ilim (Kirklareli) ve Ülkem (Türkiye) adi ile literatüre geçti. Bundan dolayi Ingiltere'den Takdir ve Tesekkür Belgesi aldim. Bir çok yerli ve yabanci yazar tarafindan Referans ve Kaynak Kisi olarak gösterildim.
Hatice Opak Bilgin: Yazarlik ülkemizde saygin bir meslek midir?
Nazif Karaçam: Yazmak Türk insaninin hayatinda çok geç baslamistir. Nedeni de egitimsizliktir, okulsuzluktur. Bu nedenle Türkiye'de yazarlik yetenekli kisilerin tekelindedir. Yaygin bir meslek degildir. Zira Türk insani halen cebinde kagit ve kalem bulundurmaz. Kitap okumaz. Bu nedenle yazacagi bir sey olmaz.
Hatice Opak Bilgin: Türkiye'de daha çok kitap okunmasi için neler yapilabilir, ögretmenler, ögrencileri edebiyata yönlendirebiliyor mu?
Nazif Karaçam: Ögretmenlerin israrla ögrencileri kitap okumaya tesvik etmesi, yönlendirmesi gerekir. Bu da yetmez. Ögrencinin kitap okuyup, okumadiginin takip edilmesi, kontrol edilmesi de gerekmektedir. Türkçe derslerinde ögrencinin kitap okuyup okumadigini test etmek imkani vardir. Okudum diyorsa okudugunu anlat denebilir. Kitap okumasi Türk insaninin sözlü ve yazili ifadesini gelistirir. Kitap kültürdür ama ne yazik ki Türkiye kitap okumuyor. Kitap okumayi sevdirmek için bana göre ilkögretim okullarinda mutlaka serbest okuma dersleri konmasi gerekir ve okullarda Türkçe derslerinin iyi islenmesi gerekliligini de söylemek istiyorum. Ancak iyi islendigini söylemem mümkün degildir. Oysa Türk dilinin gelismesi için Türkçe derslerinin bir egitim konusu gibi islenmesi sarttir.
Hatice Opak Bilgin: Siz Köy Enstitülüsünüz. Köy Enstitüleri hakkinda ne düsünüyorsunuz? Nazif Karaçam: Evet, ben bir Köy Enstitülüyüm. Yillar önce 1960'li yillarda Cumhuriyette yazdigim bir yazida kendimi 17 Nisan Yagmuru ve Halk Aydini olarak tanimlamistim. Köy Enstitüleri Türk toplumuna yeni bir aydin tipi çikaran egitim kurumlaridir. En büyük özellikleri bilgiyi ise dönüstürme becerisi kazandirmaktir. Bu yeni insan köye donanimla gidince bazi çevreler bundan korkmuslardir. Özellikle toprak agalari, asiret reisleri, çirkin politikacilar bu korkuyu yasamislardir ve isbirligi yaparak Köy Enstitülerini kapatmislardir.
Hatice Opak Bilgin: Arastirmak ve yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Nazif Karacam: Yazmak yasamaktir. Yazmak beni bilgiye ve bilgi kaynaklarina ulastirmaktadir. Yazmak suretiyle her gün yeni bir sey söylemek, olaylari farkli yorumlamak yazarin isidir. Yazarlar genelde büyük merkezlerde toplanmistir. Tasradan henüz güçlü yazarlar çikmamistir.
Hatice Opak Bilgin: Degerli zamaninizi bize ayirarak degerli bilgilerinizi paylastiginiz için tesekkür ediyorum.
Nazif Karaçam: Bize bu firsati vererek okuyucularimiza ulasma firsati sagladiginiz için ben tesekkür ediyorum.
Kaynak: Önce Vatan Gazetesi
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol