KIRKLARELİ'NDE BİR ÇOCUK KÜTÜPHANESİNİN HİKAYESİ

Kırklareli'nin tarihinde Hızırbey Camii avlusunda bir medrese kitaplığı bulunduğunu söylenceye dayalı olarak Gazeteci Yazar Ali Rıza Dursunkaya yazmıştır. Ne kadar doğrudur bilmiyoruz. Bu bilgi 1500'lü yıllara aittir. Bundan sonra Kırklareli 1950'li yıllara kadar kütüphane görmemiştir. Ancak 1960'lı yıllara doğru Kırklareli aralıklarla iki Çocuk Kütüphanesine sahip olmuştur. Bir numaralı Çocuk Kütüphanesi, Kütüphaneci Öğretmen Sevdiye Çalımlı yönetiminde faaliyete geçmiştir. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra bendeniz 2. numaralı Çocuk Kütüphanesine atandım. Askerlik görevimden yeni dönmüştüm. Bu süreçte Gülümay Tütüncü (Bilgin) yönetiminde Halk Kütüphanesi de faaliyete geçmiş bulunuyordu.
O yıllar da kütüphanelerde genellikle ''Kütüphaneci Öğretmen'' sıfatıyla öğretmenler çalışıyordu. Bu sıra ben askerlikten dönmüş, bir okula atanmayı beklerken Bakanlık beni 2. Nolu Çocuk Kütüphanesine, Kütüphaneci Öğretmen olarak atadı. Bunun üzerine, kütüphaneciliği öğrenmem için İstanbul Kütüphanelerine gönderildim.   İstanbul Kütüphanelerinde belli sürelerde çalıştıktan sonra, Kırklareli 2. Numaralı Çocuk Kütüphanesinde göreve başladım. İki yıla yakın faaliyet gösteren kütüphane, benim Demokrat Parti İl Yönetiminin gazabına uğramam üzerine kapatılarak, Kavaklı’ya sürgün edildim. Aradan şunca yıl geçtikten sonra, değerli Vali Yardımcısı Taceddin Özeren’in ihtiyaca binaen bir Çocuk Kütüphanesi açacaklarını basına açıklamıştır. Sevindim tabii. 1960'lı yılların ortalarında bugünkü Halk Kütüphanesi açıldıktan bir süre sonra, Bir Numaralı Çocuk Kütüphanesi kapanmış, çocuklar kütüphanesiz kalmıştı.
Sayın Vali Yardımcısı Taceddin Özeren bir süreden beri sosyal bir aktivite içersinde, özellikle eğitim sorunlarına çözüm bağlamında yoğun çalışmalar yapmakta olduğu görülmektedir. Bu süreçte Kırklareli Merkez İlçe'de bir Çocuk Kütüphanesine ihtiyaç duyulduğunu tespit etmişlerdir. Gerçekten de Kırklareli'nde bir Çocuk Kütüphanesine gerek vardır. Dileriz ki Sayın Vali Mustafa Yaman ve mesai arkadaşları İl Genel Meclisi üyeleri işbirliği ile bunu gerçekleştirirler.
Köy Enstitüsünde okurken, bize hocalarımız bir okul, bir kütüphane, bir cezaevi kapatmaya kâfidir derlerdi. Şüphesiz onlar Cumhuriyetin, eğitimin öncü insanlarıydı. Okulun, kütüphanenin kurtarıcı vasfının bilgisi ve bilinci içerisindeydiler. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'de okullar, kütüphaneler, Halkevleri (Kültür evleri), Köy Enstitüsü okulları kapatılırken dünya bunlara benzer tesisleri hizmete koyuyordu. Almanya'da Goethe Gibi düşünürler kütüphane müdürlüğü yapıyorlardı. Onlarla bizim aramızdaki fark budur. Söyler misiniz Batı Ülkeleri ile aramızdaki kültürü ve eğitim açığını nasıl kapatacağız? Ki bu açık yaklaşık 300 yıldır var. Osmanlı orduları Arap isyanları karşısında Yemen çöllerinden geri çekilirken askerlerin söyledikleri marş şu idi:

Memlekete memlekete varsak bir zaman
Durmaz, mektep yaparız her zaman
Cehalettir cehalettir başımızın belası
Durmayıp yol yapmaktır kurtuluşun çaresi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol