KIRKLARELİ'NDE KADINLARI KORUMA CEMİYETİ 1924 YILINDA KURULDU

Şiddet dünyada moda mı ki Türkiye'de kadın cinayetleri işlenmektedir. Aslında ülkemizde yalnız kadın cinayetleri işlenmiyor başka tür cinayetler de işleniyor, rengi belli olmayan olaylar cereyan ediyor. Ama daha çok kadın cinayetleri işlendiği için toplum daha ziyade bu olayın üzerinde durmakta, bu olayı sorgulamaktadır.
Şüphesiz Türkler'in geleneklerinde kadın sorunu yoktur. Hakan ve Hatun devleti beraber yönettikleri gibi, hayatın her alanında da beraber görünmüşlerdir. Ancak Asya'ya yani Anadolu Eşiği'ne geldiklerinde görmüşlerdir ki bu coğrafya bölgesinde kadının adı yoktur. Kadın üstüne köhne bir zihniyet, bir Ortaçağ düşüncesi saplantı halindedir. Kadın adeta lanetlenmiş gibidir. Bu yüzden sayısız adı vardır. Asyatik bir insan Anadolu'ya da yerleşmiştir. Dünyanın Doğu Coğrafya bölgesinde kadının adı olduğunu, erkekle eşit olduğunu, sosyal, siyasal ve ekonomik hakları bulunduğunu ilk tanıyan ve dünyaya ilan eden MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmuştur. 1934'te Türk kadını haklar yönünden Avrupalı kadından ilerdedir. Bugün de kadın devletin yönetiminde vardır. Cumhuriyet bu hakkı kadına tanımıştır. Türkiye'de kadın cinayetlerine yol açan erkeğin kadını algılama biçimidir. Sorun oradadır. Çözüm ise eğitimdir. Kadının himayesidir. Cezaların arttırılmasıdır. Mesela bu konuda Kırklareli 1920'li yılların başında çocuğu himaye altına alırken, 1924 yılında da kadını himaye cemiyetini kurmuştur. Bu o yıllarda Türkiye'de çok ileri bir adım sayılmıştır. Kadın yüzündeki peçeyi atmış, Avrupa-i bir giysi ile topluma dahil olmuştur. Bugün Mustafa Kemal Atatürk'e laf atan kadınlar bunu atalarından dinlememişler mi?
Osmanlı'ya dönüş Türk kadınının elde ettiği hakları, kadın erkek eşitliğini kaybetmesi demektir. Ancak Türk kadınının Arap kadınına dönüşeceğini sanmıyorum. Bugün kadın farkında da değildir ama Cumhuriyet ona çok haklar tanımıştır. Onları kullanması gerekir. Bence kadın cinayetlerine çözüm nikah masasındadır. Kadına yeni güvenceler, damada yeni yükümlülükler getirilmelidir. Aile Birliği sarsılmaya başladığında devlet aile birliğini koruma altına almalıdır. Yoksa bu kadın cinayetleri çözüm değildir, Türkiye'nin imajını bozan, insanı olmayan bir görüntüdür. Kırklarelili Dr. Fuat Umay evlilikte nasıl muayene şartını getirmişse devlet de evliliğin sürdürülebilmesi için sorunu aile içinde çözmenin yolunu bulmalıdır. Yazık öldürülen kadınlara, yazık öldürenlerin cezaevlerinde çürümelerine. Bana göre kadını evde bırakmak, erkeği sığınma evine almaktır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol