KIRKLARELI'NDE KAYBOLANLAR BIR ZENGINLIKTI

Bundan 55-60 yil önce Kirklareli sehir merkezine uzak olan yerler bugün yeni Kirklareli’nin serpilip gelistigi yerler olmustur. 1940’li yilarda Ilkokul olarak insa edilmis olan bugünki Imam Hatip Lisesi Kirklareli merkeze en uzak yerlerden biri oldugu için Kirklareli halki burada yapilan Ilkokulun sehre uzakligini ileri sürerek yapimina karsi çikmis, çocuklarini böyle uzak bir okula göndermeyeceklerini söyleyerek zamanin yöneticilerini elestirmislerdir. Ancak bugün görülüyor ki Kirklareli yayilarak büyümekte, bir zamanlar ince kabuklu bademleriyle ünlenmis bir semt, yani bugünkü BADEMLIK Yerinde yeni bir bademlik adini tasiyan bir mahalle dogmustur.

Kirklareli’ni geçmiste meshur eden baglari, büyük salkimli üzümleri, hardaliyesi, sarapi, rakisi ve sirkesi yaninda ince kabuklu bademleride bunlar arasinda idi. Arastirmaci Ali Riza Dursunkaya yarim kalan kitabinin bir yerinde bu bademlerin Amerika’ya ihraç edildigini yazmistir. Geçmiste Kirklareli’nin disariya sattigi seyler arasinda Kepekte bulundugunu bu vesileyle söylemis olalim. Zaten Yayla’nin bir adi olan “KEPEK YAYLA”dir.

Yunanlilarin yazdigi bir tarih kitabinda Kirklareli’nin MEYVE CENNETI anlamina gelen bir ismi oldugu ileri sürülmüstür. Yetistirdigi meyveler arasinda Bademde olmaliki Avrupa’nin, Kirklareli’nde ilk köyünü kuranlar burada Badem yetistirmis olmalidirlarki 9-10 yildan beri Kirklareli’nde arkeolojik kazi yapan dünyaca ünlü Prof.Dr. Mehmet Özdogan Asagipinar Kazilarinda Badem Yagi’na rastlamistir. Sekizbin yil önce Kirklareli’nde Avrupa’nin ilk köyünün kuran insanlar burada Burçak ve Mercimekte yetistirmislerdir. Bugün Kirklareli’nde Burçak ve Mercimek eken yoktur. Orman gibi bademlik kaybolmustur. Tütüncülük bitmistir. Köy ve kent tarlalarinda Arpalik olarak anilan yerler atrtikdile gelmez olmustur. Çayirliklar da kaybolmustur. Yani demek istiyoruz ki orman sahalari daralip azalirken, Kirklarelinde yetisen bitki, hububat çesitleri de yok olup gitmistir. Kaynarca’nin pirinci, Vize’nin biberlikleri, Üsküp’ün baglari, sarap ve hardaliye fiçilari kaybolmustur. Geçen bir yazimda Kirklareli’nin ormanlarindaki zengin Av ve Yaban Hayati’nin da bittigini vurgulamistim. Simdi bu kaybolanlarin karsisinda bir Durum Degerlendirmesi gerekmiyor mu? Zaman içersinde bu bitki, hububat ve meyve türleri niçin kaybolmuslardir ve niçin ekilmez, biçilmez olmuslardir? Mesala Kirklareli Kusottu yetistirmede meshurdu. Simdi Kusotunu kimse ekmiyor vede bilmiyor. Oysa para yapan, gida sanayinde kullanilan Dari cinsi bir bitkiydi. Benim çocuklugumda köyümde Kusotu, Dari ekenler vardi.

1923 yilinda Cumhuriyetin ilanini izleyen aylarda Kirklareli’nde bir arastirma yapan zamanin Saglik Müdürü (Hükümet Doktoru) Dr. Ahmet Hamdi Bey bu arastirmalari sirasinda Kirklareli’nin çok çarpici özelliklerini tespit etmistir.

Elli yildir Kirklareli’ni anlatir yazarim. Hâlâ buranin bilmedigimiz çok seyleri vardir. Kirklareli’nin bir Egitim tarihi yoktur. Kirklareli’nden yetisenleri bilen yoktur. Oysa O Mailer ki Derya içinde deryayi bilmezler. Bu vesileyle sunu söylemek isterim: Bir yerin altini üstünü, geçmisini bilmeden orada dogru dürüst bir kalkinma gerçeklestirmek mümkün degildir. Öncelikle halk adina is yapanlarin, ahkam kesenlerin bulunduklari yerin sosyal, kültürel ve ekonomik potansiyelini iyi bilmeleri lazimdir. El yordami ile ne halkçilik yapilir, ne kalkinmacik olur ve ne de siyaset ve ticaret olur. Yeryüzünde her sey bilginin ve aklin hükmü altindadir. Bu unutmamalidir.

                                          nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol