KIRKLARELI'NDE MILLI MÜCADELEDEN SONRA KÖYLÜNÜN ARABA SORUNU VARDI

Yunanlilar 1922 yilinda Kirklareli'nden çekilirken büyük soygun yaparak gitmislerdir. Doç. Dr. Veysi Akin bu soygunun Trakya genelinde (Genel Kurmay kaynak ve belgelerine dayanarak) yaptigi degerlendirmede, soygunun çok büyük boyutlarda oldugunu ortaya koymustur. Yalniz su kadarini yazayim Yunanlilar Trakya'dan öküz ve at arabasi olmak üzere toplam 14 binin üstünde arabayi alip Yunanistan'a götürmüslerdir. Böylece köylerde, kasabalarda araba açigi meydana gelmis, özellikle çiftçi kesimi çaresiz kalmistir. Yani ortaya araba sorunu çikmistir. Bu sorun Kirklareli'ni Yunanlilardan daha dogrusu Itilaf Devletleri Heyeti'nden teslim alan son mutasarrif Tevfik Sirri Gür zamanina rastlamistir.
Bilindigi üzere Kirklareli Edirne'ye bagli olarak 1878 yilindan 1923 yilina kadar mutasarriflar tarafindan yönetilmistir. Son mutasarrif da Tevfik Sirri Gür olmustur. Tevfik Sirri Gür, Kirklareli'ne mutasarrif olmadan önce Babaeski ve Hayrabolu kaymakamliklarini yapmis, Cumhuriyetin ilanindan sonra da Mersin gibi bazi illerde vali olarak çalismistir. Trakya'da Yesilyurt Gazetesi'nin kurucusu Ali Riza Dursunkaya'ya göre Tevfik Sirri Gür çok çaliskan, üretken, Trakyalilar tarafindan da çok sevilen bir idarecidir. Özellikle imar islerinde çok basarili birisidir. Sorunlara çare bulma özelligi vardir. Netekim köylü ve kasabalinin araba ihtiyaci için bir araba imal fabrikasi kurmustur. Yunanlilardan kalma bu fabrika binasi bugünkü Orduevi bahçesinde bulunuyordu. 1960'li yillarin basinda Orduevi ve lojmanlar yapilirken bu araba fabrikasi binasi yikilmistir. Oldukça heybetli bir bina idi. Dursunkaya orada günde 5-6 araba yapildigini, ucuz fiyatla ihtiyaç sahiplerine verildigini, yilda 15 bin lira kadar bir gelir elde edildigini, bunun bir kisminin devlete, bir kisminin da Kizilay'a gelir oldugunu yazmaktadir.
Görülüyor ki 1923 yilinda Cumhuriyet ilan edildiginde köylünün, çiftçinin arabasi ve tabii öküzü, mandasi da yoktur. Zira Yunanlilar Trakya'dan giderken 170 bin bas hayvan alip götürmüslerdir. Bugün Cumhuriyetin ilan tarihini, Ilk Cumhurbaskani Atatürk'ü, ulusal bayramlari bilmeyen kusaklar halkin bir agaç arabasina muhtaç oldugunu nereden bileceklerdir? Atatürk'e hakaret edenler, Cumhuriyete karsi gelenler bunlari bilmiyorsa biz tarihten kopmusuz demektir.
Kimlerdir bu halki cahil ve egitimsiz birakanlar? Milli mücadeleyi yapanlari, Büyük Zafer'i kazananlari, cephelerde ölen dedelerinin öykülerini hiç mi duymamislardir? Okumamislar midir diye sormuyorum, çünkü okumadigimizi dünya biliyor.
Bu halkin romani, bu halkin destani henüz yazilmamistir. O büyük yazarlar henüz yetismemislerdir. Anadolu'da soykirim yapan Yunanliya, bizi Ingiliz ve Fransizlarla birlik olup Yemen çöllerinde arkadan vuran Araplara kardesimiz diyenler hiç mi tarih okumamislardir?
Ülkeyi yönetenlere seslenmek istiyorum. Bu halki tarihinden koparmayin, halki egitimsiz birakmayin. Ülkede giderek netlesen, seffaf hale gelen manzara bize çok seyler anlatmaktadir. Bu manzara gaflet ve dalaletten uyanmamiza yeter olmalidir.
Köylüye araba imalatindan ise baslayan Cumhuriyetçiler unutulacak, ne olduklari bilinmeyecek insanlar degildirler. Onlar yurtseverdiler. Onlar ülkenin sorunlarini önlerine koymus, kavga eden degil, çözüm arayan, çözüm üreten insanlardi. Yeni bir devrin basinda ülkede araba yoksa, nalbant yoksa, çivi yoksa, yol yoksa, okul, ögretmen, memurluk yapacak insan yoksa siz bunlara çare bulanlari nasil unutursunuz?
Bir yere gelmek istiyorum: Su uyuyor, düsman uyumuyor. Sifir Sorunlu Komsuluk hayaldir. Çevremizdekilerle tarihsel sorunlarimiz vardir. Avrupa masalarinda Türkiye'nin Sevr'den kalma bölünmüslük haritasi durmaktadir. Kendimize gelmemiz, yeni bir ruhla dirilmemiz, tarihten ders almamiz zamanidir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol