Rahmetli Aziz Nesin söylemişti. Türkiye'de her beş kişiden üçü şair, dördüncüsü şairliğe namzet. Neden bu kadar şiire meraklıyız bilemiyorum. Şiir düz yazıdan (Nesir yazıdan) daha zor yazılan bir edebiyat türüdür. Türkler şiire manzum masallardan, destanlardan geçiş yapmışlardır. Edebiyat tarihine göre Orta Asya Türklerinin en büyük destanı MANAS'tır. Türkiye Türklerinin destanı ise ERGENEKON'dur. Ancak Türkiye Türklerinin başka destanları da vardır. Mesela Fin ulusunun destanı KALAVELA'dır. Rahmetli edebiyat hocamız Tahir Alangu, Fin Destanı üzerinde çok dururdu.
Destanlar ulusların başından geçen büyük olayların, felaketlerin (Deprem gibi, savaş gibi, doğal olaylar gibi, olayları hikaye ederler, bunlardan kurtuluşu dile getirirler.) Manas Destanı böyledir. Bu yazdığım kısa bir Edebiyat Bilgisi'dir. Kırklareli'nde şairler bunu mu konuşuyorlar? Hayır.
1990'lı yıllarda Kırklareli'nde şairleri (Şiir Yazanları) KIRKLARIN SESİ ŞAİRLER GRUBU adı altında bir araya getirmiş, Şair Mülayim Tirfil'in Kahvesini mesken eylemiştik. 8 - 9 yıl bu şairlerin Başkanlığını yapmış, bu süre içersinde her ay yaptığımız ŞİİR DİNLETİLERİ'ni yönetmiştim. Sonra bu topluluğa KURUCU sıfatını vererek "KIRKLARELİ KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYATÇILAR DERNEĞİ" (KIRKSEDER)'ni kurmuştuk. Demek oluyor ki Kırklareli'nde şairler yani şiir yazanlar 25 yıldan beri şiiri konuşmaktadırlar.
Bu süreçte onlara edebiyatı, şiiri, şairleri okumalarını, yazdıklarını kitaplaştırmalarını sık sık söylemiş, bir çoğunun şiirlerini gözden geçirmişimdir. Bir ayraç yaparak bu vesile ile şunu da söylemek zorundayım, Tekirdağ ve Edirne aylık şiir dinletilerine ve Trakya'da düzenlenen festivallere katılan bazı şairler de dahil bir çoğunun şiirlerini, kitaplarını okumuşumdur.
Trakya'da 85 şairi bir araya getirerek "KIRKLARELİ'nde TRAKYA ŞAİRLERİ ŞİİR DİNLETİLERİ" hareketini başlatmıştık. Bugün bu hareketi değerlendirecek olursak Edebiyat Tarihi'ne girecek, edebiyatçılar tarafından ŞAİR kabul edilecek gerçek anlamda kaç şair çıkar onu söyleyemem. Yalnız hiç birinin şiiri zamanın ünlü edebiyat dergilerinde çıkmamış, yayınlanmamıştır. OZAN AĞACI DERGİSİ'nde çıkanları da bir edebiyat eleştirmeni (ŞİİR) olarak kabul etmediğini yazmıştır. Ben de şair olmadığım halde bu dergide çıkan şiirim dolayısıyla bu eleştiri kapsamındayım.
Burada ciddi bir sorun var mıdır?
Şiir yazmak için yetenek yeterli değildir. Şiir bir Yaratıcı Zeka'nın ürünüdür. Bu durumda şair şiirine şiirsel sözcükler seçmek zorundadır. Zaten bundan dolayı şaire KELİME MİMARI denmektedir. Ancak burada bir sorun ortaya çıkıyor. Şair fazla kelime bilmiyorsa, kitap kültürü yoksa nasıl kelime seçecektir? Bildiği kelime sayısı az ise seçim yapma imkanı yoktur. Bu durumda ortaya iyi bir şiir şansı çok azdır. Bu kural yazarlar için de, konuşmacılar için de geçerlidir. İnsan bildiği kelimelere göre konuşur. Kitap Kültürümüz, kelime zenginliğimiz olmadığı için bizde entelektüel düzeyde şair yetişmiyor. Geçenlerde bir edebiyatçı, "ŞİİRİ SEVİYORUM - FAKAT ŞAİRLER HARİÇ" diyordu.
Şiir edebiyatın zor yazılan türlerinden (çeşitlerinden) biridir. Bu nedenle kolay yazılan şiir şiir değildir. Şiire benzeyen bir yazıdır. Bundan dolayı dünyada şair çoktur ama şiir çok azdır. Dünya insanları dünyada kaç şairi okuyor, kaç şiir bütün zamanların şiiridir? Bu bağlamda bana göre kolay yazılmayan şiirin iyi şiir olma şansı vardır. Bir deneyim bakalım?
Bir başka yazımda KIRKLARIN SESİ ŞAİRLER GRUBU'ndan günümüze kaç şair kalmıştır, kaç şairden ve yazardan söz edilmektedir? Bu yazımı önümüzdeki zaman içersinde yazmayı umut ediyorum. Fakat yazmanın fazla bir getirisi olacağını sanmıyorum. Mesele şu: KIRKLARIN SESİ ŞAİRLER GRUBU büyük ölçüde çözülmüştür. Geride kendinden söz ettiren 3 - 4 şair kalmıştır. Hatice Opak Bilgin, Alaeddin İkican.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol