Yaşlıların anlattığına ve geçmişte kalan Bağ Bozumu geleneğine göre, Bağ Bozumu genelde Eylül ayında yapılır, yaklaşık bir ay kadar sürerdi. Bu süre, bağ bozumu yapılan tüm kasabada, şehir ve köylerde olağanüstü bir coşkuyla geçerdi. Üzüm arabalarına yükletilmiş Şırahanelere (Şaraphanelere) bayraklar dikilir, arabalar davul - zurna ya da gayda çalan müzisyenler eşliğinde evlere gelirdi. Üzüm ve şırahane yüklü arabalar bağlardan, köy, kasaba ve şehre girişler bir karnaval şenliğinde olurdu. "Şırahaneler ya da şaraphaneler marangozlar tarafından kalın talpa tahtalarından yapılmış uzun ve arkadan emzikli, oluklu ve muhtelif boyda üzüm taşımaya ve ezmeye mahsus, boylarına ve alacakları üzüm miktarına göre isim alırlardı. Şaraphananın musluğundan akan şıraya "Baş şıra" derlerdi. Şarapanlardaki üzümler şıracılar tarafından çiğnenir, artık şıra akmaz duruma gelinceye dek bu çiğneme işi devam ederdi. Geride kalan cibreler ise rakı imalathanelerine gönderilirdi. Cibreden rakı için alınan şıramsı madde de ayrı bir yere konur, posa ise yem olarak hayvanlara yedirilirdi. Elde edilen şıralardan bir kısmı beyaz renkte olan "Şıra Toprağı" ile kestirilip beyazlaştırılır ve bu Beyaz Şıra'dan AK PEKMEZ yapılırdı. Bu şıradan ayrıca bulama, pelte imal edilir ve ayrıca Kükürtlü Şıra elde edilirdi. Kestirilmeyen şıra ile de KARA PEKMEZ imal edilirdi. Fıçılara ünlü Kırklareli Hardaliyesi kurulurdu. Hardaliye, üzüm şırasından yapılan nefis bir meşrubattı. Bütün bunlar bağ bozumu süresini oluşturan bir aylık zaman içerisinde, Bağ Bozumu Şenlikleri havasında yapılan işlerdi.
Çeşitli duyurular ve top atışları ile başlayan ünlü KIRKKİLİSE (KIRKLARELİ) BAĞ BOZU ŞENLİKLERİ dolayısıyla Kırklareli'ne yabancı şarap imalatçıları gelir, bunlar en kaliteli üzüm şaraplarından Elçilikler için, ELÇİLİK ŞARAPLARI yapıp giderlerdi. Kırklareli Hardaliyesi ise İstanbul'un Laleli, Aksaray Semtleri'nde satılırdı. Bu meşrubatı daha ziyade İstanbul Sosyetesi tüketirdi.
Kırklareli'nde Bağ Bozumu Şenlikleri süresince insanlar bağlarda gece yatılarına kalır, burada özel yemekler, kebaplar yapılır, eğlenceler gerçekleştirilir, bağ ve bağcılık, şarap ve rakı üzerine sohbetler yapılırdı. Bağ kenarlarında yakılan ateşlerden gökyüzü Tanyeri Rengi'ne bürünür, söylenen Rumeli Türkü ve şarkılarla kırlar konser alanına dönüşürdü. İnsanlar üzümün tadı şarabın verdiği keyif ve zevk ile bir Yaşama Sevinci Rüyası görmüş gibi olurlardı. Ancak şimdilerde bunların hiçbirisi kalmamış, bağlar üzüm vermez olmuş, Bağ Bozumu Şenlikleri de unutulmuştur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol