KIRKLARELİ'NİN GEÇMİŞİNDE DANS VARDI TANGO, CAZ VE ALO VARDI

Kırklareli geriye mi gidiyor, ileriye mi gidiyor, yoksa yerinde mi sayıyor, onu okuyucuların takdirine bırakıyorum. Ancak ben bu yazımda Kırklareli'nin geçmişinde yer alan EĞLENCE KÜLTÜRÜ'nden, modernlik ifade eden hareketlerden söz edeceğim. Göreceksiniz ki söz ettiklerim bugün Kırklareli'nin sosyal ve kültürel hayatında yoktur. Bu durumdan şu anlaşılıyor ki Kırklareli söz konusu edeceklerim bağlamında geriye düşmüştür.
Ünlü Halk Kültürü (Folklör) Araştırmacısı, müzik bilgini, şair ve yazar rahmetli Vahit Lütfi Salcı'nın 1923 ve 1924 yılında yazdığı yazılarda okumuştum. Vahit Lütfi o yıllarda Kırklareli'nde Bando Takımı kurmuş, şehirde ve bazı köylerde (Çeşmeköy gibi) köylerde bando çalışmıştır. Bu bando takımı içinde ünlü Perküsyon Burhan Öçal'ın babası Mehmet (Sinemacı) Öçal da vardır. İsmet İnönü Lozan Barış Görüşmeleri'nden dönerken Alpullu'da İnönü'yü bu bando takımı karşılamıştır.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türk toplum hayatında Batı Tarzı yaşam ve eğlence biçimi uç vermeye başlamıştır. Balolu eğlenceler, danslı eğlenceler başlamıştır. Ortaya Tango Söyleyenler, güzel dans yapanlar çıkmıştır. Hatta dans yapanlar bir DANS KULÜBÜ'nde toplanmışlardır. Resmi ve özel gün ve gecelerde dans yapmak, tango şarkılar söylemek moda olmuştur. Güney Amerika'da Caz Müziği yaygın hale gelince Türkiye'de, Kırklareli gibi kentlerde CAZ MÜZİĞİ öne çıkmıştır. Kırklareli'nde Cazcılar ile Dansçılar Tangocular arasında şiddetli tartışmalar başlamıştır. Bu eylemler Kırklareli'nde Modernlik olarak algılanmıştır. Denebilir ki Kırklareli Cumhuriyetin getireceği yeniliklere hazırdı. 1927'de Demirköy gibi geri bir kasabada ilk kez balo yapılmış, tango şarkılar söyleyenler görülmüştür. Balo yapmak için salon bulamayan Kırklarelililer meydanlarda balo yapmışlardır. Bu gelişmeler devam ederken Kırklareli daha Cumhuriyetin ilk yıllarında devlete memur olacak insan vermiş, kadınların Belediye Meclisi'nde yer almasını sağlamıştır. Kırklareli halkının bu tutumu Cumhuriyet tarihi boyunca devam etmiştir. Bu açıdan baktığımızda Kırklareli'nin "EYLEMSİZ DÜŞÜNCENİN YOĞUNLAŞTIĞI YER" olarak görmek gerekir. Yani Kırklareli'nde görülen düşünce ve bilgi var, eylem (hareket) yok. Para var, yatırım yok. Genelde halk arasında böyle bir söylem vardır. Toplum kurtarıcılığı devletten, dışarıdan geleceklerden bekler. Bu Kırklareli için ne yapabilirim sorusuna yanıt verememekten kaynaklanmaktadır. Çağdaş düşünen ve yaşayan, böyle de bir geleneğe sahip olan toplumun atılımda durgun ve kararsız görünmesi düşündürücü ve şaşırtıcıdır. Bu durumun tartışılması "Daha ileriye gitme isteği"ni harekete geçirmek gerekir. Fakat bu vesileyle şunu da söylemek lazımdır ki Kırklareli son yıllarda kabuk değiştirmekte, fiziki değişim süreci yaşamaktadır. Kentleşme başlamaktadır. Ancak bu süreç uzun sürecektir. Zira KENT KÜLTÜRÜ'ne ihtiyaç vardır. Bu kültürün kente, topluma hakim olması gerekir. Cumhuriyetin çağdaşlığı kentlerin, kentlerde yaşayanların değişimi, gelişmesi demektir. Bilmem anlatabildik mi?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol