1992 yılının ON KASIM'ında Kırklareli'ni İtilaf Devletleri Heyetinden teslim alan son mutasarrıf milli mücadelede Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında idi. Cumhuriyet ilan edilinceye kadar Kırklareli'ni o idare etmişti. 1923 yılında Kırklareli'nden Anadolu'da bir İl'e tayin edildi. Nerede Cumhuriyet Valiliği yapmış ise yararlı hizmetler gördü, büyük eserler meydana getirdi. Her yerde "EFSANE VALİ" olarak tanınıp söylendi. Prof. Dr. Uğur Ersoy çocukluğunda onun hakkında çok şey dinlemişti. Mesela, "bir yatırın türbesini yıktırdığı için gözleri kör olan vali" diye anlatırlardı. Bu yüzden Valinin gözlerinin kör olduğu söyleniyordu. "
"1940'lı yıllarda bu Vali Mersin'e atanmıştı. Mersin'de büyük eserler meydana getirmişti. Muhteşem bir HALKEVİ binası yaptırmıştı. Emekliliğine yakın günlerde bir gözünden ameliyat geçirmişti. Onu sevmeyenler "Yatırın onu kör ettiğini ileri sürüyorlardı." Mersin'de iki ana partinin taraflarınca ve ortak bir çaba ile "Diktatör" gibi davranılmakta, para yemekle suçlanıyordu. Oysa Vali Mersin'i bir Avrupa Kenti gibi yapmıştı. Prof. Dr. Uğur Ersoy onu böyle anlatıyordu. Babasının Siyasal Bilgiler Fakültesinden arkadaşı olduğunu anlatıyordu. Bu milli mücadele kahramanı, Cumhuriyet Valisi, düşman işgalinden sonra Kırklareli'nin İLK İDARECİSİ olan TEVFİK SIRRI GÜR'dü. Prof. Dr. Uğur Ersoy babasının arkadaşı Tevfik Sırrı Gür'ün hikayesini şöyle anlatıyordu:
"Vali Tevfik Sırrı Gür bir Pazar günü Mülkiye Mektebi'nde arkadaşı, Profesörün babası Yakup Beyler'e gelmiştir. Hoş beşten sonra Yakup Bey'e "Yakupçuğum senden bir ricam var, ama söylemeye utanıyorum: Bizim oğlan günlerdir börek diye tutturdu. Acaba iki avuç un vermen mümkün mü? Bunu başkasından isteyemem. Çünkü bunu kullanmaya başlarlar. Bunun gerisini Prof. Dr. Uğur Ersoy kitabında şöyle anlatıyor:
"İkinci Dünya Savaşı sıralarında devlet üretilen tahıla el koymuş, ekmek vesikaya bağlanmıştı. Şeker ve un bulmak mümkün değildi. Tahin Helvası bile pekmezle yapılıyordu. Un bulmak imkansızdı. "Her şeyin malum olduğu dönemde Vali arkadaşından iki avuç un istiyordu. Oysa Valinin elinden halka verilmek üzere vesikalık ekmek ve un çuvalları geçiyordu. Bu çuvallardan iki avuç un, bir ekmek, biraz yağ, azıcık gazyağı alabilirdi. Fakat Vali Tevfik Sırrı Gür'deki ahlak, fazilet, Cumhuriyet namusu Beytül Mal'a el uzatmasına mani idi. Halkın iki avuç ununu almak, ondan börek yapıp yemek akıllarının ucundan bile geçmiyordu. Cumhuriyetin geçmişini irdeleyenler, karalayanlar, Cumhuriyetin faziletli yönetimini, yöneticilerini niye öne çıkartıp Cumhuriyet kuşaklarını anlatmıyorlar? O dönemde para yiyen, çalan çırpan, Beytülmal'a yani devletin, halkın parasına, malına el uzatan var mı? YOKTU. Çünkü Cumhuriyet kültür, ahlak ve fazilet üzerine oturtulmuştu. Mersin'de iken para yemekle suçlanan Tevfik Sırrı Gür'ün adı yıllar sonra Mersin Stadyumuna verilmiştir.
Yarınki yazımız Tevfik Sırrı Gür'ün Kırklareli hizmetleri olacaktır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol