KIRKLARELİSPOR'UN BAŞINA ÜÇ DEFA GELDİK VE GİTTİK

Bir yerde sporun başarısı ortak akıl ve zekânın belli bir düzeyde olması ile orantılıdır. Bu nedenle kulüp yöneticilerinin zengin olmalarının takımın başarılı olacağı anlamına gelmez. Bu bağlamda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünü unutmamak lazımdır. Başkan ve yöneticilerin spordan gelenler olmaları da bir takımın ve kulübün başarısında fazla bir rol oynamaz. Bütün sorunların çözüm yeri sporu oynayanların EKİP FİKRİ'nin başarı için ortanın çok üstünde bir seviyede olmasına bağlıdır. Sporcunun oyuna, başarıya motive, başarıya konsantre olması çok önemlidir. Bunları Kıklarelispor Başkanlığım sırasında Futbol Federasyonu'ndan getirttiğim kitaplardan öğrendim.
Sporla, futbolla hiç ilgim olmadığı halde Kırklarelispor Başkanlığı'na üç defa geldim ve gittim. Yendik, yenildik, ligden takım düşürdük ama Kırklarelispor'u küme düşürtmedik. Kırklarelispor bulunduğu ligden yöneticilerinin parasal yönden iyi oldukları zaman ligden düştü.
Kırklarelispor Başkanlığı bana Spor Yazarlığı teklifini getirdi. Milliyet Gazetesi'nden Spor Yazarlığı teklifi aldım. İlk yazım gazetenin arka sayfasında "İLAHLAR KURBAN İSTİYOR" başlıklı idi. Oldukça uzun bir makale idi. Futbolcuların Antrenör ile fazla oynamaları Kulüp Başkanı'nı dolaylı yoldan istifaya zorlama üzerine idi. Futbolcu tipleri kendi başarısızlıklarını yönetime yüklemek suretiyle kamuoyunu yanıltabiliyorlarmış. Benim zamanımda böyle bir olay düşünülmüş olduğunu öğrendiğimde takım sahaya çıkarken futbolcuyu oyundan aldım. Bu bakımdan antrenörler için futbolcu tiplerini tanımak çok önemlidir.
1975-1980 yılları arasında yaptığım Kırklarelispor Başkanlığı'nda çok şey öğrendiğim gibi çok da seyirci ve taraftar tipleri tanıdım. Tankların Gölgesi'nde futbol oynamak ise ayrı bir özellik taşıyor.
1970'li yılların sonuna doğru Lüleburgazspor ile oldukça kritik bir maçımız olacaktı. Maç kritik ve iddialı olduğu için her iki taraf için de önem taşıyordu. Gerçi Kırklarelispor'un kaybedecek bir şeyi yoktu ama mağlubiyet yüksek dozda konuşmalarımıza, beyanatlarımıza yakışmıyor. O nedenle taraflar tansiyonu yüksek tutuyorlardı. Maç Kırklareli sahasında oynanacaktı. Maçın gün ve saati geldiğinde Lüleburgazspor da gelmişti. Fakat stadyuma 2-3 de tank gelmiş, namlularını tribünlere çevirmiş vaziyette duruyorlardı. Yetkililere bunlar neyin nesi diye sorduğumuzda emniyet güvenlik tedbiri almış, maç önemli olduğu için güvenlik önlemleri de önemli oluyor gibi yanıtlar veriyorlardı. Tabii güvenlik tedbirlerinin nasıl alınacağı bizi ilgilendirmiyordu. Ancak olay görülmedik bir olay olduğu için ilgi yaratmıştı. Stat seyirci ile doluydu. Tanklar ayrı bir görüntü veriyordu. Maç coşkulu, ateşli bir seyirci önünde başladı. Sert oynanıyordu ama olay yoktu. Maç berabere bitmişti. Vilayetin iki takımı arasında oynandığı için genelde karşılaşma denk bir tempo içinde geçti. Ancak sonraki gün Hürriyet'te Kırklareli'nde Tankların Gölgesinde Maç haberi çıkınca, gözler üzerimize çevrildi. Gazeteye haberi ben vermemiştim. Ama üzerimizde kaldı.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol