Ilk Cumhuriyet Hükümeti kuruldugunda Yeni Türkiye’nin Illeri hakkinda elinde bilgiler yoktu. Nerede ne oldugu bilinmiyordu. Bu nedenle Illerden Saglik, Milli Egitim, Bayindirlik, Ziraat ve kisaca devletin tüm faaliyet alanlari hakkinda bilgi istenmistir. Ancak isin aci tarafi Cumhuriyet Hükümeti Illerde kendisine bu bilgileri verecek birçok kurumda görevli ve yetkili kisi bulamamistir. Mesela Türkiye genelinde Milli Egitimin durumu hakkinda Ankara’ya üç Ilden bilgi gidebilmistir. O Illerden biri de Kirklareli’dir. Bilgiyi yazan da, gönderen de bir Ilkögretim Müfettisi olmustur. Ilin genel sosyal, kültürel, ekonomik ve dogal kaynaklari hakkinda ayrintili rapor veren ise Hükümet Doktorluguna da vekalet eden Saglik Müdürü Ahmet Hamdi Bey olmustur.
Ahmet Hamdi Bey’in Ankara’ya gönderdigi ayrintili rapora göre o siralar Kirklareli hayvan sayisi açisindan zengin görülmektedir. Orman örtüsü ve bu ormanlarda yasayan Av ve Yaban Hayati da Kirklareli’nde sevindiricidir. O yillarda yani 1923 yilinda Kirklareli’nde zengin görülen hayvancilik, yaygin görülen ormanlar ve bu ormanlarda dillere destan Av ve Yaban hayati bugün var midir?
Kirklareli’nin büyük ve küçükbas hayvanciligini en iyi bilenler hiç süphesiz kasaplar ve hayvan alim satim isleriyle ugrasanlardir. Bu konuyu Kirklareli’nde Sirmayanko Çarsisi’nda (Kasaplar Çarsisi’nda) en iyi bilen Cevat ve Serafettin Gürkas ve simdi köylerle siki temaslari olan çocuklari Zafer Gürkas ve Mahmut Gürkas’tir. Kirklareli’nin geçmisteki hayvan varligini onlara sordum. Daha dogrusu onlarla konusurken ögrendim. Çünkü babalari rahmetli Kasap Mahmut, Kurt Hüseyin ve daha birkaç kisi 1930’lu yillarda bu isi yapiyorlarmis ve Askeriye’ye de et veriyorlarmis. Dolayisiyle köylerde hayvan varligini biliyorlar. Tabii onlar bu günü de biliyorlar. O eski hayvan varligi yok diyorlar. Eti yabancilar tarafindan da tercih edilen Trakya’nin yerli Boz Irk hayvan neslinin tamamen bittigine dikkati çekiyorlar, Kirklareli kirsalinin artik disariya hayvan gönderemedigini, kamyon dolulari büyük ve küçükbas hayvan, kuzu, koyun ve koyun derisi ve yapagi göndermenin hayal olduguna vurgu yapiyorlar. Sahi Kirklareli’nde o eski yapakçilar, köylere yapak toplamaya gidenler, dericiler, deri magazalari varmidir? Ben sahsen biliyorum ki köylere koyun ve av hayvanlari derisi toplamaya gelenler vardi. Onlar simdi nerede? Çünkü ormanlarda ve köylerde hayvan kalmadi. Gerçi Kirklareli’nde Süt ve Besi Hayvanciligi yapilmakta belki hayvan sayisinin azligina ragmen daha fazla süt istihasili mümkün olmaktadir ama yine de Kirklareli’nde o eski hayvan varligi, zenginligi yoktur. Peki ne olacak? Asiye nasil kurtulacak?
Asiye’nin uzun vadede kurtulmasi mümkün degildir. Onu bir baska yazimizda anlatacagiz. Bugün Kirklareli o eski hayvan varligi zenginligine kavusabilir mi? Akilci ve gerçekçi düsünürsek yakin zamanda bu mümkün degildir. Orköy’ün, Ziraat Bankasi Vakfi’nin hayvancilik projeleri istenilen ve beklenen sonucu vermemistir. Hayvancilik yapmak isteyenler aldiklari kredileri ekonomik deger haline getirememislerdir. Birçok büyük ve küçük çaptaki hayvancilik isletmeleri kapanmistir. Bütün bu çalismalardan bir sonuç alinmistir: Hayvan irki tümden degismis, Boz Irk kaybolmus, süt ve et verimi yüksek hayvan soyu gündeme gelmistir. Ama bu durum Kirklareli’nde hayvan açigini kapatamamis, kirsal kesimin hayvanciliga bagli gelir kaynaklari kaybolmustur. Mandiracilar bile süt bulmakta zorlanmaktadirlar.
Gerçek degil mi?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol