Şehirlerin okunmasında söz ederler. Onların tıpkı kitap okur gibi okunduklarını söylerler. Radikal Gazetesi yazarlarından Gündüz Vassaf'ın on yıl kadar önce bir yazısını okumuştum. Şehirlerin okunmasından ya da okunamamasından söz ediyordu.
Önce VASSAF'tan söz edeyim. Bu isim bana yabancı gelmedi. Kırklarelili Ali Rıza Dursunkaya yazdığı kitabında Kırklareli Mutasarrıflarından bir VASSAF'tan söz eder ve bu idarecinin son derece problemli olduğunu, halka eziyet çektirdiğini anlatır. Acaba Gündüz Vassaf'ın onunla bir ilintisi var mıdır? Onun için bu ayracı yaptım. Şimdi tekrar konuma dönüyorum.
Bir şehrin okunması öncelikle tarihinin bilinmesi demektir. Bir sokağa girdiğinizde, bir caddede yürüdüğünüzde, bir meydan ve parkta dolaştığınızda bu yerlerin adlarını biliyorsanız şehri kısmen okumuş sayılırsınız. Farzımuhal Nusretiye Sokağı veya caddesine girdiniz. Kimdir Nusretiye? İstiklal Savaşı'nda Yedeksubay Kırklarelili Nusret Somay mıdır? Nusret Somay'sa Sokak okunmuştur demek. Nusret Somay şehrin alınmasında rolü olan biridir. Bendeniz onu şahsen tanımışımdır.
Tabii bir şehrin cadde, park, sokak ve meydan gibi parçalarını bilmek yetmez. Şehrin tarihini bilmek gerekir. Şehir ne zaman kurulmuştur? Kimler kurmuştur? Bir olaya bağlı olarak mı kurulmuştur yoksa iskân sonucu mu kurulmuştur. Adı ne anlama gelmektedir? Şehrin en büyük özelliği nedir? Tüm bunların bilinmesi halinde şehir okunmuş, özellikleri ile tanınmış demektir.
Ancak bir şehrin genel yapısı içinde ayrıntıları da vardır. Onların da okunması gerekir. Mesela Şevket Dingiloğlu ve Atatürk Parkı'ndaki Atatürk Heykelleri ne anlam taşımakta, neden önemli sayılmaktadır? Trakya'da yapısı ve mimari tarzıyla İLK ve TEK olan VİLAYET KONAĞI neden Kırklareli'ne mahsustur? Edirne ve Tekirdağ'da vilayet binaları Osmanlı'dan kalmışlardır. Bir kent orada yaşayanların eseridir. Orada insanlar nasıl yaşıyorlarsa kent de onlara benzer biçimde yaşar. Şehrin canlılığı insanların hareketliliğine bağlıdır. Hareketliliği yaratan da insanların işleridir. İşini öne çıkarmış insanlar yaşadıkları yeri en erken selamlayanlardır. Şehirde ilk onların sesleri duyulur, onların işyerlerinin kapıları açıktır. Bir yerin insanlarının GÜNLÜK YAŞAM'a hazır olması önemli bir olaydır. Eski insanlar günlük hayatı Tanyeri'nin ağırması ile başlatmışlardır. Sabah Namazı bir anlamda GÜNLÜK HAYATA HAZIR OLUN buyuruğu gibidir. Bizim çocukluğumuzda ailelerimiz sabahlayın ''KALKIN GÜNEŞ ÜSTÜNÜZE DOĞMASIN'' derlerdi. Gün ışırken köyün, kasabanın, şehrin hayatı, canlılığı başlardı. Bu bir anlamda şehrin teneffüs etmeye başlaması anlamına gelirdi. Çünkü insanların yaşadıkları her yer canlıdır. Oraya hayat veren insandır. Tarihini, iş hayatını, caddelerini, ticaretini ortaya koyan şehir DİNAMİK ŞEHİR demektir. Tabii bir yeri dinamik hale getirenler orada yaşayanlardır.
İlkokullarda bazen öğretmenler ''ŞEHRİMİZİ TANIYALIM'' diye sınıfça şehri, kasabayı dolaşırlar. Bu gezi, şehri okumak demektir. Bir tarihi binayı görmek, bir kitabın sayfasında anlamlı, çarpıcı bir kelimeyi okumak gibidir. Onun için öğretmenler şehir ve kır gezilerinden sonra ''GÖRDÜKLERİNİZİ ANLATIN, YAZIN'' derler.
Hayatta yanında kağıdı kalemi olmayan neyi yazacaktır ki..?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol