1912 yılının Ekim ayı başlarında Bulgarlar Kırklareli'nin kuzeyinden ve Süloğlu üzerinden saldırıya geçmişlerdir. Daha ilk aşamada savaş şiddetlenmiş, Osmanlı ordusu direnç göstermiştir. Ancak savaş zamanı uzamaya başlayınca Osmanlı ordusunda açıklar, zafiyetler görülmeye başlanmıştır. Birlikler savaşarak geri çekilmektedirler. En son bir birlik komutan askerin gece talimi ve tatbikatı yapmamış, iki birliği ayrı ayrı kollardan Erklice ve Karakoç köylerinin kuzeyinde bulunan düşman üzerine Taarruz emri vermiştir. Fakat ne var ki gecenin karanlığında birbirlerini görmeyen, birbirlerini tanıma imkanı bulamayan bu iki birlik kendi aralarında kıyasıya bir çatışmaya girmiştir. Fakat bir süre sonra birliğin birisi bozulmuş, Kırklareli'ne doğru kaçmaya başlayınca ve düşman geliyor zannı ile panik başlamış, bu panik, asker ve sivillerde korku yaratmıştır. Herkesin kaçtığı bir sırada Taştabya'da Niğdeli Ethem Onbaşı ile 3 er Bombakaya ile Yumurtatepe arasında kalan düşmanla çatışmayı sürdürmüştür. Niğdeli Ethem Onbaşı'nın amacı kaçan birlikleri durdurmak, düşmanı olduğu yerde hareketsiz bırakmaktır.
Taştabya'nın kuzeyinde konuşlanmış olan 250 kişilik Bulgar Birliği tabyayı kuşatmış bulunmaktadır. Etrafta hiçbir Türk birliği kalmamıştır. Bulgarlar bir gecede Kırklareli'ne büyük bir kuvvet sevk etmiş, sabaha karşı teslim almışlardır. Ancak Taştabya hala direnmektedir. Fakat Ethem Onbaşı'nın yanındaki erler birer birer şehit olurlarken, silahları da susmaktadır.
Düşman birliği komutanı uzun süren bu çatışmada tabya içinde bir Türk birliği olduğunu zannetmektedir. Fakat bir süre sonra Taştabya'da silah sesleri kesilmiş, ortalık sessizliğe bürünmüştür. Ve daha sonra da Bulgar Birliği komutanı Tabya'ya girmiş, erlerin öldüğünü, Ethem Onbaşı'nın baygın halde yattığını, makineli tüfeğinin yanı başına düştüğünü görmüş, yanına sokmuştur. Erler aldıkları yaralar yüzünden şehitlik mertebesine erişirken Ethem Onbaşı da son nefesini vermek üzeredir. Bulgar subayı bir tercüman vasıtası ile su isteyip istemediğini sorar matarasını Onbaşı'ya uzatır. Ethem Onbaşı birden karşısında düşman subayı görünce irkilir, elinin tersi ile matarayı geri iter ve sonra da hayata veda eder. Çocuk yaşta bu kahraman Türk askerini Bulgar komutan tanımak ister, boynunda kana bulanmış künyesini tercümana okutur. Künyesinde şöyle yazar:
"1309(1893) DOĞUMLU NİĞDELİ ETHEM…" 1912 Balkan Savaşı'nda 19 yaşındadır. Niğdeli Ethem Onbaşı'nın kahramanlığı üzerinden yıllar geçer. Hayat devam eder. Ethem Onbaşı unutulur gider. Günlerden bir gün Kırklareli'nden Ortaokul Türkçe Öğretmeni Hüseyin Bey(Yalçın)ın yolu Niğde'ye düşer. Yörede folklor araştırmaları yaparken daha önce tanıdığı kunduracı Hasan Yıldız'ın dul eşi Şöhret Hanım'dan aşağıya yazdığım iki kıtalık Ağıt Türkü'yü dinler:
"Bir mektup salsaydım KIRKKİLİSE önüne,
Varsa değse Etem'imin eline,
Ayrılığın acısını bilseydim,
Sarılırdım zülüflerinin teline.
Azrail geldi de kapımıza dikildi,
Nice yiğit şehit oldu döküldü,
Garip anaların boynu büküldü ETHEM'imin şanı
ETEM'in şanı geldi toprağına İli'ne."
"Sonraki araştırmalarda ortaya çıkar ki bu dört Türk askeri Taştabya'da bir Bulgar Taburunu 4 saat ve arkadaşları şehit olduktan sonra da onların görevlerini de ifa ederek aynı düşmanı tek başına 1,5 saat oyalayan bu NİĞDELİ ETHEM olmuştur."
Nazif KARAÇAM 1960'lı yıllarda araştırma yaparken bu bilgiye ulaşmış, zamanın Kırklareli Tümen Komutanı Tüm. Gnr. Hasan Varımlı Paşa ile görüşmüş, Taştabya'da bugün var olan NİĞDELİ ETHEM ONBAŞI ANITI'nın yapılmasına vesile olmuş, bilgiyi kamuoyuna mal etmiştir. Anıtın kaidesine monte edilen mermer plaketi de iş adamı Nurettin Nişikli yaptırmıştır. Taştabya bugün Kırklareli İl Jandarma Komutanlığı'nın koruması altındadır.
Nigdede bir caddeye ismini vermisler yillar önce evimin iki sokak ilerisinde Allah rahmet eylesin insallah