KISA BIR BALKAN KÖYLERI TURUNDAN IZLENIMLER

Geçen gün Trakya Oto Cam Sanayi Insan Kaynaklari Sayin Müdürü Talat Herhal telefon etti. Yazar Selahattin Demiraco kendisine haftanin Cumartesi günleri sabah saat 10'da benimle gazetede bulustugumuzu, olaylar üzerine sohbet edip degerlendirmeler yaptigimizi, bunu bir gelenek haline getirdigimizi söylemis. Aziz dostumuz Talat Herhal bu Cumartesi Toplanti ve Söylesileri'ne ilgi duyarak, gelmek istedigini söyledi. Bunun üzerine Cumartesi günü ben, Sayin Talat Herhal ve Yazar Selahattin Demiraco, gazetemizin Yazi Isleri Müdürü Ferdi Kurtbayram bir araya gelerek sohbet ettik. Sonra da Talat Herhal, Selahattin Demiraco ile beni Dereköy, Karadere, Åzükrüpasa, Armutveren, Çukurpinar (Sazara) ve Üsküp Kasabasi'na ulasan bir geziye götürdü.
Sayin Talat Herhal mesleginin disinda iyi bir Fotograf Sanatçisi ve meraklisidir. Zengin bir fotograf koleksiyonu vardir. Dogadan, tarihi dokudan, hayatin içinden ilginç tespitler yapar. Kirklareli ve Trakya'da böyle ünlenmistir. Özellikle Kirklareli'nin her tarafini gezip görmüs, tespitler yapmis, fotograflar çekmis, bunlari sergileme imkânlari bulmustur. Talat Herhal ayni zamanda iyi bir kitap okuyucusudur. Genis bir Kitap Kültürü ve tarih bilgisi vardir. Onun için yöreyi bilen bir insanla gezi yapmak, yolculuk etmek hem ögretici, hem de keyif verici                                      oluyor.
Gezimizin ilk Durak Yeri Dereköy oldu. Dereköy'ü 1948 yilinda görmüs ve daha sonra birçok kez gitmis bir insanim, tarihini, insanlarini ve sorunlarini bilirim. Eskiden burasi Bucak Merkezi idi. Ancak Dereköy'ü eski canliligini yitirmis gördüm. Hüzünlendim. Kisa bir moladan, birkaç köylü ile görüstükten sonra Karadere Köyü'ne gittik. Karadere benim 1948 yilinda ögretmenlik yaptigim köydür. Bir yil boyunca Kirklareli'nden buraya yaya gidip gelmisimdir. Çok iyi bir halki vardi. Åzimdi köyü bosalmis gördüm. Gördüklerimizden beni taniyan çikmadi. Hepsi Kirklareli, Çorlu ve Çerkezköy'e çalismaya gitmis. Talat Herhal, Dereköy'de oldugu gibi burada da önemli fotograflar çekti. Demiraco notlar aldi. Buraya dair 63 yil önceki anilarimi geride birakarak, Åzükrüpasa'ya vardik.
Eski adi Paspala olan Åzükrüpasa Köyü'nü ilk defa gördüm. Hep merak ederdim. Buraya dair hikayeler, olaylar dinlemistim. Bir Gezici Ögretmeni Bulgar sanarak, kollarini bagladiktan sonra jandarmaya nasil teslim ettiklerini Talat Herhal ile Selahattin Demiraco'ya anlattim. Åzükrüpasa'da da gördüm ki Orman Köyleri ekonomik ve sosyal yönden, moral açidan bitmistir. "Orada bir köy var gitmesek de görmesek de o köyümüzdür" demek mümkün degildir. Köylere yeni bir ruh ve heyecan vermek gerekir. Ancak devlet köylerden önce ögretmeni çekti, okullari kapadi. Åzimdi Avrupa Birligi uyum kriterlerini uygulamaya basladi. Bunun nedenini de kimse anlamis degildir. Öyle de olsa köyde oturduk, kahvede gördügümüz birkaç kisi ile çay içip sohbet ettik. Sayin Talat Herhal burada da taniniyor, biliniyor. Çünkü birçok defalar gelmis, görmüs ve gitmis. Tabii Selahattin Demiraco, ki ben kendisine Trakya'nin Evliya Çelebisi derim, çünkü Trakya üzerinde yazdigi 8-10 dolayindaki kitabini köylere, insanlara ulastirmayi basarmistir. Osmanli'nin Evliya Çelebi'sinden sonra bunu yapan bir baskasi çikmamistir. Demiraco'nun Trakya üzerine bilgi ve tespitleri arastirmacilar için önemlidir.
Armutveren de diger köyler gibi bir Orman Köyü'dür. Insanlar genelde Orman Isçiligi ile geçinmektedirler. Yani Orman Isletmesine çalismaktadirlar. Konustugumuz bir köylü 25-30 yil önce 20 bin bas hayvani olan bu köyde bugün kesecek hayvan kalmadigini söyledi, sasirdik. Eskiden günde iki büyükbas hayvan kesilip yenirmis. Bu arada Armutveren Köyü'nde Trakya Kalkinma Ajansi'ndan görevliler gördük. Burasinin fasulyesi ile meshur oldugunu bilenlere ben de bir baska meshurluk nedeni olarak Kuzu Çeviricileri ile taninan bir köy oldugunu, eski Cumhurbaskanlarindan Cevdet Sunay'in Vize'de yedigi Et Kebabi'ni Armutverenli bir kuzu çeviricinin hazirladigini söyledim.
Bu köyden pek öyle buruk ayrilmadik. Çünkü insanlari biraz daha hareketli gördük. Ordan Çukurpinar'a geldik. Yani Sazara Köyü'ne ulastik. Istrancalarin güney yamacinda tarihi bir köy. Buraya arastirma için çok gitmistim. Talat Herhal burada da taniniyor. Selahattin Demiraco köylülerle röportaj yapiyor, notlar aliyor. Burada eskiden At Çiftligi oldugunu biliyordum. Ancak bugün böyle bir sey yok. Sazara Gacal bir köydür. Ünlü hikaye yazari Sabahattin Ali bu köy ile Üsküp Kasabasi arasinda öldürülmüstü. Bu olayi herkes biliyor. Sazara'yi geride birakarak Üsküp'e geldik. Gördüklerime Kütüphanenin açik olup olmadigini sordum, kimse yanit veremedi. Demek ki kütüphaneye giden yok. Molamizi burada uzun tuttuk. Talat Herhal bize ara sokaklarda daha önce gördügü tarihi evleri ve yikilanlari gösterdi. Üsküp'ün Iskitçe'de Nöbet Bekleme Yeri anlamina geldigini söyleyerek oradan ayrildik. Talat Herhal dostumuza tesekkür ederek vedalastik.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Ocam bu köylerden arsa almak isteriz neresini tavsiye edersiniz..