Edebiyatçı yazar Selim İleri yakında çıkan bir yazısında "KİTABI KİM OKUYOR?" Diye soruyordu. Kitap evlerinin devamlı kitap bastıklarını söyleyen ünlü edebiyatçı, her türlü söyleme rağmen insanların kitap okumaktan adeta kaçındığını söylemektedir. Ve şu sıralar kitap piyasasının çok durgun olduğunu belirterek, kitapevlerine sessizlik çöktüğünü dile getiriyor.
Ülkemizin Yaz - Boz Tahtası olan eğitim sistemi yetişen kuşakların okuma özürlü olduklarını bir türlü gündemine almamıştır. Öğretim süresinden kitap okumaya zaman ayırmak zor iş midir? Günlük dersler başlamadan önce bir yarım saat öğrencilere Serbest Okuma süresi tanınsa, okunan kitapların Türkçe veya edebiyat saatlerinde değerlendirilmesi istense herhalde okumayı teşvik etme, okuma alışkanlığı kazandırma bağlamında faydalı bir mesai olur. Selim İleri de yazısında buna dokunuyor, okullara, öğrencilere çağrı yapıyor. Ancak, çağrı doğrudan öğretmenlere ise de aslında çağrının muhatabı Milli Eğitim Bakanlığıdır. Bakanlık müfredata OKUMA SAATİ koysa, sorun çözümlenmiş olur.
İnsanlar niye okumazlar? Bunun çeşitli nedenleri vardır. Fakat klasik yanıta göre zamanları yoktur. Öyle yanıt verirler. Kitap okumaya zaman bulamamak bizim insanımıza mahsus bir özelliktir. Oysa kitap okuma alışkanlığı olan birine bu soruyu yöneltseniz size diyeceği "Okumak için yer ve zaman aramam" olacaktır.
Kitap okumak bir alışkanlıktır ve ihtiyaçtır. Midenin açlığı besinle, kafanın açlığı okumakla giderilir. Tabii insan kafanın açlığını hissetmedikçe kitap alıp okuma ihtiyacını duymaz. Kitap okumak bir alışkanlık eylemidir.
Köy Enstitülerinde bize önce kitabı tanıtmışlar, sonra sevdirmişler, daha sonra okuma alışkanlığı vermişlerdi. Kitaptan uzak kalmalıyım diye köylere öğretmen olarak giderken yanımıza kitap vermişlerdi. Bu sayede "AKZAMBAKLAR, ÜLKÜCÜ ÖĞRETMEN" kitaplarını okumuştuk. Bu kitapların kahramanları ülkelerini, uluslarını seven idealist insanlardır. Aydınlığın savaşını yapanlardır. Elbet bir gün sabah olacaktır diyenlerdir.
Şuraya gelmek istiyorum:
İleri ülke insanlarına göre kitap okumak, bilgilenmek bir uygarlık nişanıdır. Çünkü okumanın insana bir getirisi vardır. Avusturalyalı yazar Fransız Kafka derki, "BİR İNSAN SORU SORMAK İÇİN OKUR." Soru sormak bilgi sahibi olmaya bağlıdır. Sorusu olmayan, soru sormayan insan bilgisizdir. Bu yöntem bizim okullarda pek uygulanır değildir. Öğrenciyi soru sormaya teşvik eden öğretmen azdır. Türk ailesi çocuğu konuşturmak yerine susturur. "Sus" der, fazla konuşma. "İlerlememizi engelleyen böyle çok ayak bağımız vardır. Birileri bir çalışma yapsa da bunları hayatımızdan ayıklasa…"
Şu istatistiki bilgiyi de şuracağa yazmak istiyorum:
"İşsiz yetişkinlerin yüzde 75'i okuma yazma güçlüğü çekenlerdir. Okuma yazma düzeyi
(seviyesi) düşük olan yetişkinlerin yüzde 43'ü yoksulluk çekenlerdir. "Şu halde okuyun, zengin olun."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol