KİTAPLARI DEPOLARDA ÇÜRÜTECEĞİNİZE BIRAKIN İNSANLAR OKUSUN

ZAMAN Gazetesinden bir haber: "MİLLİ KÜTÜPHANE'NİN DEPOSUNDAN 346 BİN KİTAP" çıktı. Bu kitapların 40 binini 1932 yılında kapatılan Türk Ocakları kitaplıklarından derlenen kitaplar oluşturmaktadır. Geri kalan kitaplar ise Atatürk ve Karacabey Müftüsü Mustafa Tevfik Gerçekler'in Belgelikleri ve bağışları oluşturmaktadır. Kitapları bir depoda hapsetmek, insanlardan kaçırmak zamanımızda en kötü hareketlerden biridir. İnsanların ekmek yer gibi kitap okudukları zamanımızda bizim kütüphane depolarına kitap koymamız ayıp bir şey…
Din ve siyaset adamı Tevfik Gerçekler'i gıyaben tanırım. Mektuplaştığımız da olmuştur. Babası milli mücadeleye katılmış, daha işin başında Ankara'ya giderek, Mustafa Kemal'in yanında yer almıştır. Oğlu Tevfik Gerçekler ise Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır.
Karacabey Müftüsü ve oğluna şöyle bir değindikten sonra asıl konumuza geçmek istiyorum.
Ankara'da Milli Kütüphanede 346 bin kitabın depolarda çürümeye bırakılmış olması korkunç bir olaydır. Gerçi Türkiye'de kitapların yakılıp atıldığı, toprağa gömüldükleri, Halkevlerinde olduğu gibi mahzenlere atıldığı olmuştur. Bugün ülkemizde binin üstünde yer alan Halkevi bodrum katlarına konmuş, çürümeye bırakılmış kitaplar vardır. Bu kitaplar, mızır yayınlar olabilir. Yukarıda da değindiğimiz gibi, 1950 yılında Demokrat Parti, Atatürk'ün Halkevlerini kapatırken beş bin Halkevinin iki milyondan fazla kitabını Halkevlerinin bodrum katlarına koymuşlardır. Bu olay medeni dünyada kınanmış, kültür ve kitap düşmanlığı olduğu söylenmiştir.
Kenan Evren Paşa darbe yaptığı 1980 yılında da faşist bir yönetimin gelmiş olmasından aydınlar, kitapseverler kitaplarını atmışlar, toprağa gömmüşlerdir. Bu olaydan 60 yıl sonra Milli Kütüphane bodrumlarında 346 bin kitabın çürümeye bırakılmış olması 1950'ye benzer bir olaydır. Batılı ülkeler bu kitap düşmanlığını VANDALİZM olarak vasıflandırmaktadırlar. Kitap Düşmanlığı insanlık tarafından iyi karşılanmayan bir olaydır.
Türkiye'de KİTAP DÜŞMANLIĞI değil, KİTAP SEVGİSİ gereklidir. Yetişen kuşaklara kitabı sevdirmek, okumanın yararını kavratmak maalesef bugüne dek mümkün olmamıştır. Daha uzun yıllar da bunun olacağı yani insanlarımızın kitabı seveceklerinin mümkün olmayacağa benzemektedir. Kütüphaneler hala boştur, Batı ülkelerdeki gibi okur dolulukları yoktur. Öğrencilerin gidip ödev yaptıkları yer olmaktan öte fazla bir fonksiyonları görülmemektedir. Tabii bazı İllerde bazı kütüphanelerin gereğince hizmet gördükleri de bir gerçektir.
Ne diyeyim, Batılılar, "KİTAP OKUYUN ZENGİN OLUN" derler. Bir onu deneyelim, derim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol