Kırklareli Kent Konseyi; “Akbelen değil yarınımız için”

Kırklareli Kent Konseyi; kent, ekoloji, emek, demokrasi, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, inanç özgürlüğü mücadelesi veren tüm bileşenleri Akbelen Ormanı'nı korumak, İkizköylülerine destek için güçlerini birleştirerek sesini duyurmak amacıyla basın açıklaması yaptı.

Doğanın dengesinin bozulmaması gerektiğini vurgulayan Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Dt. Yasemin Ertaş; insanların daha duyarlı olması gerektiğini vurgulayarak, doğayı kurtarmak için halen geç olmadığını ifade etti.
Basın açıklamasında videolar ve görseller de kullanarak durumun ne kadar acı olduğunu ifade etmeye çalışan Başkan Ertaş, “Yaşadığımız çağın içinde doğadan daha kıymetli hiçbir şey yok; gözümüz gibi bakmamız gerek” dedi.
Akbelen Ormanı’nda dikkat çeken Başkan Ertaş, “Bugün Akbelen Ormanı'nı korumak , İkizköylülerine destek için güçlerimizi birleştirerek sesimizi duyurmak amacıyla  Kırklareli Kent Konseyi olarak basın açıklaması yaptık. Yaşadığımız çağın içinde doğadan daha kıymetli hiçbir şey yok; gözümüz gibi bakmamız gerek” sözlerini dile getirdi.
“Muhteşem bir coğrafya armağan edilmiş bize”
Yaşan alanı olarak muhteşem bir doğa sunulduğunu dile getiren Başkan Ertaş, “Muhteşem bir coğrafya armağan edilmiş bize. Bu toprakların Türkiye Cumhuriyeti olması için can verenlere, tarihimize borcumuz var. Bir yerden ağaç kesip başka bir yere dikmek gibi bir çözümle doğayı koruyamayız. Bir ormanın yok olması demek kuşundan böceğine, yerde biten ottan esen rüzgâra kadar her şeyin değişmesi demek.
Doğanın dengesiyle böyle oynamaya hiçbirimizin hakkı yok. İnandığımız değerler, savunduğumuz görüşler farklı olabilir ama hepimizin ortak noktada buluşması gereken şey elimizdeki doğayı korumak olmalı. Bu hepimizin meselesi olmalı” dedi.
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”
Anayasada sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkını hatırlatan Başkan Ertaş, “Anayasa’nın 56. Maddesi 'Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir' diyor.
Peki bu Anayasa maddesinin ve bu maddenin dayanak olduğu Çevre Kanunu’nun gereği ödevler devlet kurumları tarafından yeterince yerine getiriliyor mu?
Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in yayınladığı raporuna göre, 1965-2020 yılları arasında Türkiye’de çalıştırılan kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliği nedeniyle 196 bin erken ölüm yaşandı. Bu santrallerin neden olduğu toplam sağlık maliyeti ise 4,8 trilyon TL; Türkiye’nin 2022 yılı kamu bütçesinin neredeyse 3 katı. Kömür yakılarak elektrik elde edilmesinin ağır bir sağlık bedeli var ve bu bedel kömürden kâr eden şirketlerin değil, başta yöre halkı olmak üzere toplumun sırtına yükleniyor. Akbelen Ormanı’nı savunarak hepimizin temiz hava ve yaşam hakkını savunan İkizköylüler ve yaşam savunucuları gibi, biz de ormanı kömür madenine tahsis eden kamu otoritelerine ve bu ekolojik ihtilafı bir karara bağlamakla yükümlü mahkemelere sesleniyoruz: Daha fazla hak ihlaline ve önlenebilir yaşam kaybına izin vermeyin! Akbelen Ormanının orman olarak kalmasını sağlayın” dedi.
“Şimdi ikinci bir kritik döneme girildi”
Akbelen’de ikinci kritik dönemin başladığını ifade eden Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclis Başkanı Aslıhan Arslanoğlu, TBMM’yi göreve davet ederek, “TBMM Akbelen için Acil Toplansin Geçen hafta Akbelen ormanında ağaç kesimi itibariyle 78 hektara yakın alanda ağaçlar katledildi. Şimdi ikinci bir kritik döneme girildi ve bugün dönemece giriyoruz. O da üst toprağın kaldırılması. Ancak mesele bu kadarla da sınırlı değil. Polis ve asker anayasal görevini yerine getiren insanlara şiddet uyguladı, bakanlıklar görevini şirket için yerine getirmediler.
Geçen hafta meclisin olağanüstü toplanabileceğini bir kez daha gördük. Meclis toplamak için 120 imza yetiyor, Biz 263 imza istiyoruz. TBMM'nin acil olarak toplanmasını, şiddet kararında rolü olanları tespitini ve yasaları uygulamayan bakanlıkların incelenmesini talep ediyoruz. Bugün bunu istemez isek durmayacaklarını hepimiz biliyoruz” dedi.
“TBMM'yi tatilden çağırmak için 120 imzalı dilekçe yeterli”
Siyasi partilerin de taşın altına elini koyması gerektiğini ifade eden Başkan Arslan,
“TBMM'yi tatilden çağırmak için 120 imzalı dilekçe yeterli.
Ama bu sefer biz bütün muhalefetten tam katılım bekliyoruz. Partilerin imzalamasını istediğimiz dilekçe şu:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına;
Akbelen ormanının yok edilerek altındaki düşük kaliteli kömürün yakılmasını sağlamak ve böylece halk sağlığını daha çok tehlikeye atarak iklimi değiştirmesi amacıyla polis ve asker zoruyla kesim çalışması yapılıp doğayı koruyan halk karşı şiddet uygulanmaktadır. Halkımız Anayasa 56, Anayasa 90 ile 4990, 5836 ve 7335 saylı kanunlar çerçevesinde görevlerini yerine getirirken kamu görevlilerinin yasalara uymadığı kamuoyunun şahit olduğu bir konudur. Bu çerçevede; halka yönelik şiddet uygulayan kamu görevlilerinin tespiti. Görevlerini yerine getirmeyerek bu olayın yaşanmasını ve ilgili kanunların uygulanmamasında rolü ve iklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar olan Çevre, şehircilik Bakanlığı ve içişleri Bakanlığının bu olayda rolünün incelenmesi gerekmektedir. Bu amaçlar Anayasa 93. madde ve TBMM IG Tüzük 7. maddesi gereğince toplanmasını, 98. maddesi ve TBMM iç tüzük 101, 102 ve 103'üncü Anayasa'nın maddeleri gereğince genel görüşme açılmasını arz ederiz. Bir yandan alanda direniş sürerken olağanüstü kadrolarının toplantıya dikkatini daha çağrılması fazla için çekmek ve Akbelen'in bir yandan da kamuoyunun ve siyasi partilerin taban ve girişim var” dedi. (A.Kaya)