Yazarlik hayatinda 65 yili geride birakan Arastirmaci-Yazar ve Önadim Gazetesi Basyazari Nazif Karaçam, geldigi noktayi Kirklareli'ne borçlu oldugunu ifade ediyor. "Onlarin içinde yeni ufuklara dogru yol aliyorum" diyen Karaçam, yasaminda karsilastigi engellere ragmen mutlu oldugunu ifade ediyor. Karaçam, simdiden yeni nesle bir de vasiyet birakiyor; "Yapilacak çok isler var, bunu da bizden sonrakiler yapacak."
Önadim Gazetesi'nde bir gelenek gibi yillardir degismeden ve neredeyse hiç aksamadan devam eden, yazarlar Nazif Karaçam ve Selahattin Demiraco bulusmasi geçtigimiz Cumartesi günü de gerçeklesti. Kültür üzerine sohbetlerin edildigi cumartesi bulusmalarinda bu kez yazarlarimizin sohbetini böldük ve Arastirmaci Yazar Nazif Karaçam ile kisa bir röportaj gerçeklestirdik. Önadim Gazetesi Yazi Isleri Müdürü Ferdi Kurtbayram, Kirklar TV için 65 yilli geride birakan yazarlik hayati ve Kirklareli üzerine Karaçam ile konustu.
Yazmaya 1947 yilinda baslayan Karaçam ile yapilan röportajdan öne çikanlari burada sizinle paylasiyoruz:
Yazmaya baslayali 65 yil geçti
- Nazif Karaçam, meslekte tam 65 yilini doldurdu. Dile kolay 65 yil. Åzimdi bize bu 65 yilindan ve yeni çalismalarindan bahsedeceksiniz. Bu 65 yili bize birkaç cümle ile bahseder misiniz?
- 65 yil dolmus vaziyette. 1947 yilinda baslamistim yazarliga… O günden bu yana fasilasiz (kesintisiz) devam ediyor yazmak. Yazmak, benim için bir yasam biçimi haline geldi. Ve yazmayi da bir vazife olarak görüyorum kendime bizim toplumumuzda. Bilenlerin bilmeyenlere verecekleri bilgiler vardir. Onlari aktarmaya çalisiyorum. Bir iddiam yok ama yazmaktan büyük keyif aliyorum. Ve yazmaya da devam ediyorum. Bu arada da gazetede köse yazarligi yapiyorum. Önadim Gazetesi'nin de ilk kurucularindan sayilirim. Erol Yabasun ile birlikte bu gazeteyi ortaya çikardik, böyle devam ediyor. Benim için olaganüstü bir durum degil 65 yil.
Yazmayi sevmek lazim. Yazmak için de okumak gerekir. Bunlar birbirine bagli seyler. Yazanin mutlaka söyleyecegi olmasi lazim. Her günde yeni bir seyler ortaya koymasi gerekir. Okuyucuya saygi anlaminda okuyucuya her gün yeni bir bilgi aktarmasi gerekir diye düsünüyorum.
4 kitap yazdi 5'incisi yolda
- Kirklareli'ne birçok eser kazandirdiniz. Örnegin 4 tane önemli kitap var. Atatürk Kirklareli'nde, Bütün Yönleri ile Kirklareli ve Ilçeleri, Ulusal Kurtulus Savasi'nda Trakya ve Efsaneden Gerçege Kirklareli gibi eserler var. Birde besinci kitap için çalismalar devam ediyor. Bunlardan da bahsetmenizi istiyorum.
- Gazetelere yazdiklarimin disinda kitapta yazmak ihtiyacini duyduk çünkü Kirklareli üzerine yazilmis kitap yoktu. Ali Riza Dursunkaya'nin yazdigi (Kirklareli Vilayetini Tarih, Cografya, Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkik) kitabin disinda. Oda tabi kent tarihini meydana getirmis ama Kirklareli bütününü il baglaminda yazilmis bir kitap olmadigi için Atatürk üzerine arastirmalarimdan sonra bütün yönleri ile Kirklareli'ni içine alan kitabimi yazdim. O zaman 6 bin adet basilmisti ve Kirklareliler ilk defa bu kitaptan Kirklareli'yi ögrendiklerini söylerler. Ilkokullarda ögrencilere arastirma görevi bu kitaba bagli olarak veriliyordu. Artik o kitap eskidi yeni bilgilerle "Efsaneden Gerçege" isimli kitabi yazdik. "Efsaneden Gerçege" isimli kitabimiza Kirklareli'ni bütünüyle koyduk. Vali Kemal Önal (1996 yilinda Kirklareli Valisi), Kirklareli'nin tarihini yazmak için gelen bir bilim heyetine benim kitabimi gösteriyor. Diyor ki "Kirklareli bu kitabin içinde. Bizim baska bir seye ihtiyacimiz yok" diyor. Onun için Kirklareli açisindan "Efsaneden Gerçege" kitabi su an için tek referans, kaynak kitaptir. "Ulusal Kurtulus Savasi'nda Trakya" oda çok önemli bir kitap. Devrim tarihinin Milli Mücadele tarihinin noksan kalan tarafini o kitapta ortaya çikardim.
Atatürk Kirklareli deyi Atatürk'ü karsilayanlarla konusarak yazdim
-Ilk kitabiniz Atatürk Kirklareli'de. Atatürk'ün Kirklareli'ne Gelisi'ni okumustum. Aklima hemen hardaliye geldi. Kitabinizdaki o diyaloglari, o bilgelere nasil ulastiniz?
- Ben bu kitap için arastirma yaparken Atatürk ile görüsenler, Atatürk'ü karsilayanlar sagdi. Bellekleri yerinde olan insanlardi. Yanilma paylari çok az. Onlarin bilgilerini dikkate alarak bu düzenlemeyi yaptim. Bir kurgulama degil. Birisi bir sey söylemisse bir baskasina da ayni seyi sorup dogrulugunu teyit ettirdim. O itibarla Atatürk'ün Kirklareli'ne gelisi bir ihtiyaçtan dogmus bir kitapti. Atatürk'ün Kirklareli'ne geldigine iliskin bir haber okumustum. Kitap arastirdim hiç kimse bu konuyu ortaya koyacak bilgileye sahip degildi. Yaslilarla, Kirklareli'nin ileri gelenleri ile konustum. Kaynaklara ulastim. Bir devlet baskani, bir devlet kurucusu Kirklareli'ne geliyor. Onun yaninda gazeteciler vardir. Muhabirler vardir. Anadolu Ajansi kaynaklarina, gazetelerin arsivlerine ulastim. Yaptigim arastirma sonucu "Atatürk Kirklareli'de" kitabini yazdim. O zaman beni desteleyen Vali Mehmet Aldan'a (Eski Kirklareli Valisi) tesekkür borçluyum. Benim çalismalarimda çok büyük kolayliklar sagladi. Kitabi birkaç sene içinde hazirlayip çikarttik. Yazili kaynaklara mutlaka ulasmak lazim. Ne yazik ki Kirklareli ile ilgili yazili kaynaklar çok degil. Özellikle arsiv hiç yok. Kirklareli'nde yapilan pek çok sey yabanci kaynaklara dayali bilgiler. Oradan bunlari temin etmeye çalistik. Bilgi kaynagina ulasmak kolay degil. Bizim insanlarimiz not tutmayi, kayit düsmeyi bilmedikleri için bu geçmise ait bilgileri saglikli olarak toparlamak son derece zor. Hala bizim insanimiz cebinde kagit kalem bulundurmaz. Ihtiyaç duymuyor. Oysa ileri ülkelerin insanlari kagit kalemi birak cebinden kitabi eksik etmez.
Yazi yazmayi bir yasam biçimi haline getirmek lazim
-Yazmak için mutlaka kitap okumak mi lazim?
-Bir defa yazmak bir kabiliyet isi. Onu kabul etmek lazim. Ama kabiliyetin vardir da yazacak bilgin yoksa onu telafi etmek için okumak lazim. Mutlaka çok okumak lazim. Çesitli bilgi kaynaklarina ulasmak lazim ve tabi yazi yazmayi bir yasam biçimi haline getirmek lazim. Ben yazi yazarken bir makalem benim azami 1,5 saat sürer. Yazmaninda ortamini aramam. Radyo çalissin, televizyon çalissin, insanlar konussun ben yazarim. Okumamda öyledir. Etkilenmem çünkü konsantre olmusumdur. Bir konuyu yazacaksam, o konusla ilgili kitaplara basvururum. Oldukça zengin yazilir bir kütüphanem var. Bizim Kirklareli Kütüphanesi'ndeki kitaplara ihtiyaç duymuyorum. O itibarla bir yazi yazanin bir defa kütüphanesi olmasi lazim. Oradaki kitaplardan istifade edecek, basvuracak. Bilgisi yoksa kaynak göstermek suretiyle aktaracak.
-Bir tarihçi kimliginiz var. Odaklandiginiz konu sanirim daha çok tarih ama roman ile siir ile araniz nasil?
-Ben edebiyatin tüm alanlarinda çalistim. 1948 yilinda roman çalismalarim oldu. "Kader Aglarini Örüyor" diye. Sonra bir keresinde Hocam Rahmetli Cavit Orhan Tütengil ile yazdim. Dedi ki, "40 yasindan sonra roman yaz daha gerçekçi olur" dedi. Roman yazmayi biraktim. Köy Enstitüsündeyken yazi baslamisti yaziya agirlik verdim. Arada bir siir de yazdim. 25-30 siir yazdim. 5-10 tanesi yayinlandi. Birkaç sair ile birlikte Mehmet Barlas'in simdi yorum yapiyor TV'de, babasinin çikardigi Pazar Postasi diye bir dergi vardi. Orada siirlerim de çikiyordu yazilarimda çikiyordu o zaman Istanbul'da. Bunlar birer deneme idi asil agirli olan yazmakti.
Bana canli kütüphane diyorlar
-Sonuç itibariyle bir referanssiniz bir basvuru kaynagisiniz. Bunun yaninda size verilen unvanlar var, ödüller var. Akliniza gelenleri bir siralayabilir misiniz?
-Bana canli kütüphane diyorlar. Nazif Hoca tarihi biliyor diyorlar. Tabi bu iltifatlar hosuma gidiyor. Biliyor muyuz bilmiyor muyuz onu okuyucular takdir ediyor da ama yazarlarla genis bir diyalogum var tabi. Onlar tasra ile ilgili bilgi istediklerinde bazi seyleri bize soruyorlar. Bende onlardan bilgiler aliyorum. Böyle tarihçilerle yazarlarla karsilikli diyalogumuz devam ediyor. Meshur Babiali'de genis bir çevrem var. Cumhuriyet'te, Milliyet'te çalistim. Onlarin bölge sayfalarinda çalistim. Cumhuriyet'te makaleler yazdim. Yabanci ülkelerden gelen arastirmacilarda buraya geldiklerinde mutlaka beni buluyorlar. Onlar çok metodik çalisiyorlar. Gelmeden evvel oranin bilgi kaynaklarini arastiriyorlar. 1 ay evvel Avusturya Gras Üniversitesi'nden kitaplarimi istediler. Demek ki daha evvelden arastirmislar ve bu kitaplara ihtiyaç duymuslar. Bu sekilde oluyor. Kembriç (Cambridge) Üniversitesi'den gelen bir profesör vardi. Çalismalar yaptik. Münih Üniversitesi'nden gelen tarihçi vardi onunla çalismalar yaptik. Böyle çesitli yazarlarla arastirmacilarla isbirligi içinde bulunduk.
Kirklareli'nde kitap okunmuyor
-Kirklareli'nden bahsetmek istiyorum. Kirklareli egitim seviyesi yüksek bir il. Üniversite sinavi istatistiklerinde ilk 5 arasinda. Ancak bu durumun sosyal yasama yansidigini pek söyleyemiyoruz. Kirklareli'nde okuma aliskanliginin düsük oldugunu görüyoruz.
-Kirklareli'nde kitap okunmuyor. En son Judi Light Ayyildiz'in "Kirk Diken" kitabi için yapilan toplantida satilan kitap sayisi 30-35 idi ve buraya gelen kitaplarda sonra geriye gönderilmistir. Kirklareli kitap okumuyor. Kirklareli'nde düsünen insanlar var, konusan insanlar var ama bir hareket bir elem yok. Böyle bir noksanlik var. Kitap okunmayan yerde de salikli bilgiyi eyleme dönüstürmek kolay olmaz. Bilgi kullanilmak vardir. Biliyorsak o bilgiyi kullanmamis yeni bilgiler üretmemiz lazim. O itibarla ben Kirklareli'nde diger illere oranla belki okuyan vardir da ama Kirklareli'nin disaridaki imajina okuyan entelektüel düzeyde okuyan insanlarin oldugunu sanmiyorum. Geçmiste kütüphane ile içli disli idim. Hatta Kirklareli'ne kütüphane kurulmasini yazilarimla ilk teklif eden de benim. Onu Kirklareliler bilmez çünkü ben Istanbul'da 2 Numarali Çocuk Kütüphanesi Müdürü idim. Istanbul kütüphanelerinde 1 ay arastirmalarda bulundum. Kirklareli'nin 1500'yü yillarda Büyük Camii'nin orda bir medrese kütüphanesi varmis. Ama o kütüphanedeki kitaplardan eski Türkçeyi, Arapçayi bilenler istifade edebilmisler. Cumhuriyet döneminde Kirklareli'nin en büyük sansi iyi yöneticiler gelmis ve egitime önem vermisler. Bunun arastirmasini da yaptim. 1923'de Cumhuriyet ilan edildiginde Ankara Hükümeti Kirklareli'nin egitim durumunu soruyor, tabi Türkiye genelinde de soruyor. Kirklareli'nden rapor gidiyor. Türkiye'de üç vilayetten rapor gidiyor ve Kirklareli'nin egitim durumu ortaya çikiyor. Egitim alaninda Kirklareli ileride bir il bunu da söylemek lazim. Buda bir sans tabi. Tabi bugün geldigimiz noktada durum pekte parlak degil, bilgiyi ekonomiye dönüstürmek lazim.
Türkiye'nin yapmasi gereken seyi Kirklareli yapiyor
- Belediyemiz büstler ve heykeller konusuna titiz yaklasiyor ne düsünüyorsunuz?
Türkiye'nin yapmasi gereken seyi Kirklareli yapiyor. Fransa'da bir söz var. "Fransa kültür adamlarinin arkasindadir" derler. Fransizlarin 20. yüzyil filazoflarindan Jean-Paul Charles Aymard Sartre bir yola çikmis. Trafikten yolda kalmis. O zaman Fransa Cumhurbaskani Charles Degol. Fransa'nin ünlü kurtaricilarindan General. Ona telefon ediyorlar diyorlar ki Jean-Paul Charles Aymard Sartre yolda kaldi gidemiyor. Hemen telefona sariliyor Cumhurbaskani Trafik Genel Müdürü'ne diyor ki "Yolu açin Fransa geçsin." Jean Paul demiyor Fransa diyor. Bir filozof bir Fransa'ya esit. Bir örnekte Ingilizlerden vermek istiyorum; 2. Dünya Savasi'nin ünlü Ingiliz Basbakani Çörçil (Churchill), Çörçil ayni zamanda Çanakkale'de Deniz Kuvvetleri Bakani. Mustafa Kemal'il basarisi onu iktidardan etmistir. Çörçil'e Ingilizlerin meshur yazarini soruyorlar. Diyorlar ki Åzekspir (William Shakespeare ) mi önemli Ingiltere mi önemli diyorlar. Oda diyor ki Åzekspir önemli. Herkes Ingiltere önemlidir demesini beklerken o Åzekspir diyor. Neden diyorlar. Çünkü Åzekspir dünyaya bir defa gelir ve dünya onu okur Ingiltere her zaman var.
Kirklarelide de geç de olsa Kirklareli Belediyesi'nin yaptigini yürekten destekliyorum. Bir yerin taninmasi oranin ürünleri ile filan degil kültü insanlari ile olur. O itibarla Belediye'nin yapti çalismalar iyidir. Kara Hüseyin'in ortaya çikarilmasi, zurnasinin Cambridge Üniversitesi'nde sergilenmesi ve onu tanitan ben olmama ragmen Belediye'nin onu gündeme getirmesi, büstünü dikmis olmasi gibi çalismalarindan ötürü belediyeyi kutluyorum.
Yeni nesle vasiyet
Nazif Karaçam ile yaptigimiz röportajda Selahattin Demiraco'da Karaçam'a duydugu sevgi ve saygiyi dile getirmeden edemiyor. Cumartesi bulusmalarinin kendisi için bir onur oldugunu ifade eden Demiraco, "Çalismalarinizin kitaplastirilmasi sarttir. Biraktiginiz her belge her yazi yarinlar için çok önemlidir. Hocam, bir kültür insanidir, yerel tarih açisindan da bilgisi müthistir" diyor.
Demiraco'ya tesekkür eden Karaçam, sunlari söylüyor;
"Benim yazdiklarim yazamadiklarimdan daha azdir. Yazmadiklarim var. Yazamadiklarim var. Genis bir arsivim var. Belgeler bilgiler var. Kütüphanem var. Tabi Efsaneden Gerçegi kitabi tek kaynak olarak varligini halen sürdürmektedir. Uzun yillarda tek kaynak olarak kalacagi kanaatindeyim. Onun ikinci bir baskisina ihtiyaç var. 40-50 sayfalik Kirklareli ile ilgili yeni bilgiler var. Onlari da ekledigimizde bu kitabin Kirklareli halkinin, Kirklareli üzerine arastirma yapanlarin ellerine ulasmasi gerekir. Benim bunlarla ugrasacak artik ne yasim müsait nede imkanlarim müsait. Bunu yapacak olan kültür sevdalilari, Kirklareli'yi sevenler yapabilir. Benim vaktim yok çünkü yapacagim baska seyler var. Yazmakta oldugum Kirklareli'nden yetisenler kitabini bitirmeliyim. Yurt Sevgisiyle Yasayanlarin ikinci bölümünü bitirmeye çalisiyorum. Asagi yukari 400 dolayinda savas kahramani ile yaptigim konusmalar, röportajlar var. Onlar hakkindaki bilgileri, Kirklareli'nin tarihine mal etmeye çaliyorum. Ama bunun için vaktim olur mu bilemiyorum.
Kirklareli'ye sükran borcum var
Ama Kirklareli'ye sükran borcum var. Çünkü onlarin içinde yeni bilgi ufuklarina dogru yol aliyorum. Engeller çikmis olmansa ragmen mutluyum. 65 yildir Kirklareli'nin kültürünü ortaya çikartmaya çalisiyorum. Ama daha yapilacak çok isler var. Bunu da bizden sonrakiler yapar. Belediye'nin, Valiliklerin, yerel kuruluslarin bunlari desteklemesi lazim. Çünkü bir yerin kültürü otaya çikmadikça o yerin anlasilmasi kolay degil. (Röportajin tamamini www.kirklartv.com'da bulabilirsiniz)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol