Bu soru çogu zaman hepimizin aklinda. Kirklareli'ye 30 km uzakliktaki Dereköy'de kar kalinligi hatiri sayilir oranlara ulastigi halde, sehir merkezine kar yagmamasi ve bunun artik sürekli hale gelmesi düsündürücü. Ilk akla gelen küresel isinma ama, kentte zaman zaman Hamitabat santralindeki bacalarin buna sebep oldugu konusuluyor. Biz de bu soruyu konunun uzmani Prof. Dr. Dogan Kantarci'ya sorduk. Kantarci, bacalardaki karbondioksitin havaya olumsuz etken oldugunu kabul ediyor ama kar yagisinin olmamasini direkt olarak buna baglamiyor. Kantarci'ya göre, merkeze kar yagmamasinin asil sebebi dogal bir sirkülasyon. Ancak termik santralin varligi ise olumsuz döngüye tolerans saglayan bir nitelige sahip.
Iklimi, Istranca Daglari'nin kuzeyi ve güneyindeki iklimi diye ikiye ayrilan Kirklareli'nin, Karadeniz kiyilarina kalan bölgesinde Karadeniz iklimi, Ergene bölgesinde ise karasal hakim hüküm sürüyor. Standart bilimsel açiklamalar, karasal iklimin sürdügü Ergene Bölgesi'nde kis aylarinin soguk ve kar yagisli geçtigini gösteriyor. Ancak il merkezinde iyi bir denge tutturamamis olan kar yagisi senelerdir merak edilen bir konu haline geldi.
Isi farkinin yildan yila farklilik gösterdigi Kirklareli'nde, mevsimlerdeki sasirtici degisikliklerde gözden kaçmiyor. Neredeyse Temmuz ayina kadar süren soguk havalarin ardindan çok bunaltici sicaklar geliyor ve bu durum Ekim ayi ortalarina kadar sürüyor. Hatirlayacaginiz üzere 2011'de Temmuz ayinda mont giymis, Ekim ayinda ise hala yazlik elbiselerle dolasmistik.
Isinma ve kirlenme süreci
Istanbul Üniversitesi'nin yakin zamanda emekli olan ögretim üyelerinden, ayni zamanda Çorlu'lu olan Prof. Dr. Dogan Kantarci, Trakya ve özellikle Kirklareli civarindaki çevresel tepkimeler ile hava kirliligi üzerine yapilan arastirmalariyla biliniyor. Nitekim Kantarci, Kasim ayinda Tekirdag'da gerçeklesen bir sempozyumda Trakya'nin ekolojik yapisi, isinma, kuraklasma ve kirlenme sürecine yönelik bir konusma yapmis, bunun yani sira "Hamitabat Termik Santrali'nin Çevresine Etkileri" konusunda bir de sunum gerçeklestirmisti.
Kantarci, özellikle Trakya'nin yer alti sularina yönelik olarak degerlendirmesinde, yörede bu sulari tehdit eden unsurlarin varligini devam ettirmesi durumunda büyük sikintilar yasanacagina da dikkat çekiyor. Bu durumun diger dogal tepkimelere yansiyacak olmasini da söyle ifade ediyor:
14 yilin ortalamalari 2 derece yükseldi
"Artik eskisi gibi kar yagmiyor. Trakya'nin orta göbeginde de su azalmasi olacak. Bu ilk olarak Lüleburgaz'da görüldü. Ilçenin çukurda kalmasi ve yanindaki Hamitatabat dogalgaz santralinin bacasindan çikan karbondioksit sera etkisi yaratiyor. Hava sicakligi 1,2 derece artti. Buna bagli olarak da % 25 yagis azalmasi görülüyor. Hamitabat santralinin kullandigi dogalgaz bir miktar kükürt içermektedir. Dogal gazi yakma sicakligi 900 C oldugu için yanma odasina pompalanan havadaki azotun bir bölümü de yanmaktadir. Ancak havadaki oksijen; hem dogal gazdaki metanin, hem de havadaki azotun bir bölümünü oksitlemeye yetmemektedir. Yeterince oksitlenmeyen karbon CO ve CO2 halinde, azot ise NOx halinde atmosfere salinmaktadir. Dogal gazin içerdigi kükürt ise SO2'ye oksitlenmektedir. Termik santralin bacalarinin üstünde görülen sarimsi/kirmizimsi gaz bulutu önemli bir NOx çikisini ve havadaki nem ile oksitlenip NO2 gazina dönüsümünü göstermektedir. Bu gazin degeri çok yüksek olup, ozon olusumu halinde bitkilere, meyvelere ve insanlara zarar verecek düzeydedir. Baca gazlarindaki NOx, geceleri soguyan hava ile birlikte Lüleburgaz ve çevresindeki alçak araziye çökelmekte, su ile nitrik asit olusturmakta ve bitkilere zarar vermektedir. Santraldeki baca gazlarinda 3,0 - 3,3 milyar m3/yil miktarina ulasan CO2 ve baca gazlarinin 200 C sicaklikta atmosfere salinmasi ile Lüleburgaz'daki sicaklik ve buharlasma artisi arasindaki iliski meteoroloji istasyonu ölçmelerinin degerlendirilmesinde ortaya çikmaktadir. Lüleburgaz'da 1994 - 2008 yillari arasinda yillik ortalama sicakliklar 2 C artmistir."
Bulut kütlesiyle alakali
Zaman zaman Kirklareli merkeze kar yagmayisi, Hamitabat Termik Santrali ile iliskilendirilse de, Prof. Kantarci ile yaptigimiz telefon görüsmesinde asil sebebin bu olmadigini ögrendik. Merkezde kar yagisi olmamasinin gelen bulut kütlesiyle alakali oldugunu ifade eden Kantarci, batida Atlas Okyanusu'nda Azor Adalari üzerinden gelen alçak basinçla birlikte Iskandinavya üzerinden gelen kar bulutlarinin, Azor alçak basinci hakim olmasi durumunda, kar getirdigini, basincin Lodos ile birlesmesi durumunda da Trakya'ya kar düstügünü söyledi.
Geçtigimiz yil Izlanda'daki Grimsvotn Yanardagi'nin patlamasi sonucu stratosfere dagilan küller nedeniyle Azor alçak basincina bagli kar yagisinin sadece Kuzey Avrupa'da gerçeklestigini ifade eden Prof. Kantarci, Kirklareli merkezde gerçeklesmeyen kar yagisinin direkt olarak bölgedeki sanayi vb endüstriyel etmenlere degil, atmosfer ve dogal sartlarin bilesenlerinden meydana gelen sartlara bagli oldugunu, ancak dolayli etmenler arasinda basta küresel isinma olmak üzere, Hamitabat Termik Santrali'nin de tetikleyici unsurlardan birisi olabilecegini aktardi.
Prof. Dr. Dogan Kantarci
1939 yilinda Çorlu'da dogdu. Istanbul Üniversitesi Orman Fakültesine 1957 yilinda girdi ve 1961 yilinda Almanya'ya lisan ögrenmeye gitti. 1962 yilinda mezun oldu. Kizilcahamam Toprak Muhafaza ve Mer'a Islâhi Müdürlügü'nde (1962-64) çalistiktan ve askerlik görevini (1964-66) yaptiktan sonra, 1966 yilinda Toprak Ilmi ve Ekoloji Anabilim Dalinda asistan olarak göreve basladi. 1972 yilinda hazirladigi 'Belgrad Ormani Toprak ve Orman Yetisme Muhiti Birimlerinin Haritalanmasi Esaslari Üzerine Arastirmalar' adli tezi ile Doktor ünvanini aldi. 1973-1974 yillari arasinda Aleksander von Humboldt bursu ile Almanya'ya gitti ve Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi Orman Fakültesinde sariçam orman ekosistemlerinde madde dolasimi konusunda arastirmalar yapti. 1978 yilinda tamamladigi 'Aladag Kütlesinin (Bolu) Kuzey Aklanindaki Uludag Göknari Ormanlarinda Yükselti Iklim Kusaklarina Göre Bazi Ölü Örtü ve Toprak Özelliklerinin Analitik Olarak Arastirilmasi' konulu çalismasi ile Doçent unvanini kazandi. 1988 yilinda Profesörlüge yükseltildi. 2006 yilinda yas haddi nedeniyle emekliye ayrildi.
Türkiye'de Yetisme Ortami Bölgeleri siniflandirmalari, orman topraklari, orman ekosistemleri, orman agaçlarinin beslenme ve büyümeleri ile yetisme ortami arasindaki iliskiler, hava kirliliginin orman agaçlarina etkileri konularinda pek çok arastirmasi ve yayini bulunmaktadir.
''2011 ekim ayında yazlık elbiselerle dolaşmıştık'' cümlesinin gerçeklerle ilgisi yoktur. Hatırlayacağınız üzere 17 ekim 2011 günü trakya geneli tarihinin en erken kar yağışına şahit olmuştur.Demirköy-Dereköy civarlarında kar kalınlığı 40cm'e ulaşmışağaçlar henüz yaprak dökmediği için ormanlar çok büyük zarar görmüştü.Trakyanın alçak yerlerinde bile 4-5cmlik kar örtüsü oluşmuştu.İnanmayanlar bu tarihi yazıp çıkan haberleri okuyabilirler.
Kar delisi doğru diyor.17 Ekim 2011'de kar yağdı.Tam 6 yıl geçti.