Bu hafta sizlerle çok değerli kıymetli bir Allahü Teâlâ dostunun menkıbelerinden okuyup feyz alacak sonrasında da sizlerden gelen birkaç sorunun cevabına bakacağız.
Muhammed Sıbgatullah (Kayyum-i Zaman) hazretlerinin zamanında Hindistan'da büyük bir "kıtlık" vaki oldu ve uzun zaman devam etti. Aynı zamanda "veba salgını" da başgösterdi.
İnsanlar bunaldı.
Huzurlarına gelip;
"Efendim bu 'kıtlık' ve 'veba' salgınından perişan olduk! Dua buyursanız da bu belâdan kurtulsak" diye ricada bulundular.
Ona yalvardılar.
Büyük veli;
"Sabredin!" buyurdu.
O günden sonra ne zaman gökte "bir bulut" görülse, insanlar Muhammed Sıbgatullah'ın huzuruna gelir;
"Havada bulut var, acaba yağmur yağacak mı?" derlerdi.
O zat da dinler ve;
"Bu bulutta yağmur yok" derdi.
Ama bir gün geldi.
Ve etrafındakilere;
"Gökyüzündeki bulutu görüyor musunuz?" diye sordu.
İnsanlar baktılar.
"Evet gördük" dediler.
Ancak o bulut, yağmur bulutuna benzemiyordu. Hiç ümitlenmeyip "bundan yağmur yağmaz" dediler.
Büyük veli, onlara;
"Bu, her tarafı yağmurla dolduracak bir buluttur" buyurdu.
Gerçekten öyle oldu.
Bulut gittikçe büyüdü.
Ve her tarafa yayıldı...
Derken gök gürültüsü, ardından rüzgâr, şimşek ve nihayet "bir yağmur" başladı ki, insanlar da doydu suya, hayvanlar da.
Üç gün üç gece yağdı.
"Kıtlık" da bitti, "veba" da...
Ona arz edersen, kurtulursun!
Muhammed Sıbgatullah hazretlerinin muhlis talebelerinden olan "Gülendam" isimli bir zat şöyle anlatır:
Şeytan bana çok musallat olur, lüzumsuz hayal ve düşüncelerle beni meşgul ederdi.
Beni günaha sürüklerdi.
Ama ben istemiyordum.
Ve çok üzülüyordum!
Bir gün 'can kulağım'a "Sen, Muhammed Sıbgatullah’ın talebesisin. Bu derdini niçin ona açmıyorsun? Ona arz edersen kurtulursun" diye bir ses geldi.
Bir gece teheccüde kalktım.
Ve bunu Ona arz ettim.
Hocam beni dinledi.
Bu hâlime acıdı.
Ve şefkatle bakıp;
"Korkma, şeytan senden ümidini kesti" buyurdu.
O anda kalbimde bir ferahlama hissettim ve o günden sonra bir daha musallat olmadı...
. . .
Muhammed Sıbgatullah'ın talebelerinden birisi huzuruna gelip "Efendim, bizim bahçede bir ağaç var, meyve vermiyor" diye arz etti.
Büyük veli;
"Pekâlâ" buyurdu.
Ve asasını ona verip "Bunu o ağacın gövdesine dokundur, inşallah meyve verir" buyurdu.
O talebe, asâyı aldı.
Ağaca dokundurdu.
Kendisi bu hususta;
"Allahü teâlâ hocamın hürmeti ve asasının bereketiyle ağacı meyveyle donattı ve bu hâl, bütün şehirde 'darb-ı mesel' oldu, herkes ondan bahsederdi" demiştir.
* * *
Evliyanın yardımı
Sual:
Yaşayan veya vefat eden evliyadan nasıl yardım istenir?
Cevap:
Onun büyüklüğüne inanmak ve onun yolunda olmak lazımdır. Ruhuna Yasin-i şerif veya üç İhlas bir Fatiha okuyup hediye edilir. Sonra hiçbir şey düşünmeden saygı ve tevazu ile ismini söyleyerek tavassut etmesi için yalvarılır.
Komşunun yaptığı eziyetlere sabretmeli
Sual:
Dinimizde komşuluk hakları önemlidir. Peki bu haklar, genel hatları ile nelerdir?
CEVAP:
Komşunun yaptığı eziyetlere ve cahilce hareketlerine sabretmeli, karşılık vermemelidir. Günah işlediklerinde, güler yüz ve tatlı dil ile anlatmalıdır. Komşular, günah işlediklerini görüp de nasihat vermeyen, kendileri ile görüşmeyen, Cehennemden kurtulmaları için yardım etmeyen komşularını, Kıyamet günü, Allahü teâlâya şikayet edecekler, maddi ve manevi haklarını isteyeceklerdir. Komşunun çocuklarını eli ile okşamalı, namaz kılmaları ve günah işlememeleri için, tatlı dil ile nasihat etmelidir. Hadîs-i şerifte;
(Evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını veriniz!) buyuruldu. Ödünç ve ariyet olarak istediğini hemen vermelidir. Komşusu hasta olunca, ziyaretine gitmelidir. Sıkıntıya düşünce, imdadına yetişmelidir. Hadis-i şerifte;
(Sıkıntıya düşen komşusuna yardım eden, sıkıntısını gideren kimseye, Allahü teâlâ kıyamet günü kıymetli elbise giydirecektir) buyuruldu. Cenazesi olunca, taziye etmeli, yani sabretmesini söylemeli ve cenazesinin hizmetine koşmalıdır. Komşusu yolculuğa çıkınca, geride kalan ailesini, çocuklarını hırsızların, ahlaksızların şerlerinden, zararlarından muhafaza etmelidir. O yok iken, onun çoluk çocuklarına karşı davranışlarında, ona hıyanet etmekten çok sakınmalıdır. Onun evinin havasını, güneşini men edecek kadar, evine kat çıkarmamalı, buna zaruret olursa, ona anlatıp rızasını aldıktan sonra yapmalıdır. Ona veremeyeceği meyve, tatlı gibi şeyleri evine ondan gizli getirmelidir. Evini satacağı veya kiraya vereceği zaman, ona danışmalı, onun izin verdiği kimseye vermelidir.
Bir erkek evleneceği zaman
Sual:
Bir erkek evleneceği zaman, evleneceği kız veya kadında hangi özellikleri ön planda tutmalıdır?
CEVAP:
İffet sahibi, dinini kayıran bir kız aramalıdır. Malı çok, güzelliği çok olanı aramamalıdır. Mal için, güzellik için, iffeti ve salahı elden kaçırmamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut dini için alınır. Siz dini olanı alınız! Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız cemal için alan, cemalinden mahrum kalır.) Din ile cemalin yani güzelliğin birlikte olması çok iyi olur. Sadece güzellik tercih edilirse, güzellikten mahrum kalınır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol