Kizilcikdere'de söylestik-HASAN ÖZTÜRK

12 Åzubat Cumartesi günü aksamüzeri Kizilcikdere'ye gittik Süleyman Akgül ve Uysal Cengiz'le. Gezintiydi eregimiz. Kizilcikderelileri yakindan görmekti. Söylesmekti. Geri yani bahane.
Aslinda en çok ugramam gereken ve ugramayi, gidip görmeyi, daha bir içtenlikli tanismayi istedigim, hedefledigim köylerden biridir Kizilcikdere ve en çok birlikte olmam gereken insanlardandir Kizilcikdere insanlari. Her ne hikmetse, basireti mi baglaniyor, nutkumu tutuluyor insanlarin çok zaman?
Yine de yirtigi sökügü bir yerden onarmak gerekiyor. Biz de onu denedik.
Kizilcikdere Avcilar lokalinde birkaç insan…  "Avcilar ve Aticilar Lokali" mi denir böyle yerlere? Avcinin aticisi çok mu olur? Bu konuda detayli bir derleme üzerinde çalismaya deger belki de. 
Aramizda "atici" yoktu. Hazirdakilerin her biri usturuplu sözler etti. Kizilcikdere'yi konustuk.
Söylestigimiz insanlar, köyde ucundan kiyisindan sorumluluk almis insanlardi genelde. Iste onlarla... 
Yasar Erkekoglu ile tanistik. Kizilcikdere Tarim Kredi Kooperatifi Baskani. Ikinci dönem sirtliyormus bu sorumlulugu, yükümlülügü. 
Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Üsküp, Beypinar, Çukurpinar ve Kizilcikdere köyleri dahilmis yapilanmanin içine.
"Etkin durumdayiz. Tekirdag Kredi Kooperatifi'ne bagliyiz," dedi ve… "Geçenlerde basari belgesi aldik!" diye ekledi Yasar baskan.
Bir haftada yüzelli ton gübre satiliyormus. Yem, yag, mazot satislarini da yapiyorlarmis. 
Kizilcikdere, Trakya'nin, Kirklareli'nin en büyük köylerinden, gerek nüfus, gerek ekonomi, gerek üretim ve gerekse de toplumsal, sosyal yapi bakimindan. Hane sayisi 200, nüfus  970 gibi. Günümüz kosullarinda bu sayida köyler az kaldi.
Hasan Görgüneroglu yanimizda. Kizilcikdere Çok yönlü Tarimsal Kalkinma Kooperatifi baskani. 
Tarimsal kalkinma söz konusu olunca…
"Kooperatifin durumu kötü," dedi Hasan Görgüneroglu. "2006'da baskan oldum. Içi bosaltilmis, borç bataginda bir kooperatif devraldik. Bes yil içinde çalisamaz durumdaki biçer durumdaki biçerdöverleri çalisir duruma getirmenin mücadelesini verdik. Hali hazirda basaramadik. Benzin istasyonu islemez durumdaydi. Onu kiraya verdik. Biçerdöverleri sattik. Sadece vergi dairesine 50 milyar (50.000) lira borcumuz vardi. Onu kapattik. 24 milyar (24.000) lira Köykoop'a borç vardi. Onu ödedik. Toptancilara olan borcumuzu zaman içinde erittik. Bir tek SSK'ya 7-8 bin lira borcumuz kaldi. Ugrasiyoruz…" deyip çalismalarindan örneklemeler yapti.
Yol Sorunu
Kizilcikdere'nin içinden geçerdi buradaki anayol. Istanbul'dan, Edirnekapi'dan baslayip Edirne'ye uzanan "Eski Edirne Asfalti". Bizim bilemedigimiz tarihlerde buradan geçermis Edirne yolu. 
Yil 2011. Yürütüm gücünün en çok övündügü konulardan biridir "çift yol". Buraya da yapildi. Çift yol, Kizilcikdere'nin disindan geçti. 
Ülkemin anli sanli mühendisleri, bir köyün yanindan yol geçirirken, o köylünün bu yolla iliskisini düsünmek, gözetmek zorunda degillerdir tabi. Onlar yol güzergâhini belirler, projesini çizer, geri yani yolu yapanlara kalir.
Yolu yapanlar, mühendisin istegi disinda bir sey yapar mi?
Bilmem.
Peki, bu köyün bu yolu kullanabilmesi konusunda her hangi bir düsünce, durus, var midir?
Kizilcikdere'den Pinarhisar yönüne gidis, giris var, dönüste köye giris yok.
Kirklareli yönünde yola girmek büyük risk. Burada ileri dogru köyden Kirklareli'ye çikislarda bol bol söyleyelim, elli çikistan biri kaza olur, yüz çikistan biri ölümle sonuçlanir.
Kim gümüslenir, kimin ocagi söner, sonuçta kim kina yakar, kim agit yakar                bilinmez.
Bu duble köye ve köylüye yaramami. Burada ulasim etmenini sarhos etmis. Köyün ulasimina büyük bir darbe vurmus. Köyün iletisimini adeta ortadan kaldirmis. Hemen köyün kiyicigindaki bu yol, bu köyü kilitlemis birakmis. Ayrica da köy içinden geçerken yapilan alim satimlar da eriyip gitmis, isin kötüsü.
Üretim
Kizilcikdere deyince akla hemen sucuk gelir buralarda. Kizilcikdere sucugu isim yapmistir. Istanbul genelinde bile bu köyün sucuklari marketlerde, bakkal dükkânlarinda, sarküterilerde yerini almistir. Tek tek saymaya kalkissam Kizilcikdereli sucukçulari, belki aklima gelmeyen, belki adini bilmedigim, belki atladigim olur, yanlis olur.
Hasan Görgüneroglu yanimizda da, onun adini söyleyerek geçistireyim. 
Üzüm baglari, üzümcülük, üzüm suyu ürünleri gelismis durumda. 
Neler yapilir üzüm suyundan?
En basta sarap tabi. Kizilcikdere'de sarapçilik gelismistir. Pek çok isim vardir artik Kizilcikdere'de sarapçilik alaninda.
Üzüm suyundan, Kizilcikdere'nin en önemli ürünlerinden birisi de neydi? Tabi ki hardaliye. Kizilcikdere'de hardaliye alaninda da olumlu gelismeler var.
Üzüm suyundan pekmez yapiliyor. Bildigimiz üzüm pekmezi. Nasil ki Poyrali'nin pancar pekmezi gelismisse, ünlüyse, Kizilcikdere'nin de üzüm pekmezi yavas yavas isim yapacak duruma geliyor.
Bugday basta olmak üzere, gündöndü üretimi de her seye karsin revaçta. 
Bundan sonra sorunlar basliyor ziraat alaninda.
Sulama kosullari uygun degil. Baraj yok. Öyle olunca da yeterli sebze üretimini yapamiyorlar. Köyde sebzecilik yok bu yüzden. 
Oysa, Hediye Baraji'ndan sulama monusunda kapali devre (sebeke) sistemi için ölçüm yapilmis. O sistem gerçeklesebilse, yürürlüge girse, 15 bin dönümlük arazinin sulanmasi öngörülüyormus. Düsünce, tasari tamam. Ihale yapilmasi bekleniyormus. "Bunun gerçeklesmesini bekliyoruz!" diyorlar. 
Iletilir.

Uysal CENGIZ
Gelelim Uysal Cengiz'e.
"Bana bir sey sormayacak misin?" dedi.
Sormam mi? Zaten onunla gittik köye. Ona bir sey sormazsam bir daha beni Kizilcikdere'ye götürmez!
Uysal'i, Önadim sayfalarindan taniyoruz. Ziraat alaninda, ziraatin her türünden bilgiler verir bize zaman zaman.
Uysal'in, köy sorunlari, genel yasananlar, resmin büyügü hakkinda çok endiseli, çok titiz oldugunu gördük konustukça. Çok iddiali ve aci cümlelerle girdi söze: "Dedemizden, babamizdan kalan tarlalari satmaya basladik!" diyerek. "Hükümetlerin, son yillarda tarima önem vermeyislerinden dolayi köylü üretici çok zor durumda. Girdi maliyetleri çok yüksek, çiktilar bunu karsilamiyor. Yedi harcayip üç aliyoruz. Bugday ve gündöndü fiyatlari yedi yil öncesi yerinde sayiyor. Girdiler dört bes kat artti. Onurlu üretici, tarlasini bos birakmamak için bir iki tarlasini satip çiftçilik yapmaya ugrasiyor. Yine de altindan kalkamiyor. Onun için tarlamiz topragimiz hizla elden çikiyor. Ürettigimizi dünya fiyatlariyla hesapliyorlar, kiyasliyorlar, aldigimiz, dünya fiyatlarinin çok üstünde. Hayvancilik azicik düze çikmaya basladi, hemen disaridan hayvan alimi için kapilari açtilar. Böylece hayvan üreticisi baltalandi. 
318 lira olan kirsal motorin ortadan kalkti. Yerine Yurodizel geldi. 365 liradan motorin aliyoruz. 
Bu mazot ince oldugu için daha fazla yaniyor. Böylece tüketim yükseliyor. Hem de normalden pahali. Verilen destekler çiftçiye hiç katki yapmiyor. Geçmis hükümetler bir dönüme 10 lira destek veriyordu. Bu, 13, 16, 20 lira olarak gerçeklesecekti. Önceki hükümet 10, 13 verdi. Bu hükümet bu destegi kesti, 9'a indirdi. Ürüne verecegim dedi. Ürün alimini da zora soktu. Kiraç köyler daha zararli duruma düstü. Beypinar köylüsü 100 kazanirsa, Lüleburgaz'in köyleri 600 kazaniyor. Çiftçi, son yillarda babasindan, dedesinden miras olarak edindiklerini de yitirdi.
Üreten topluma deger verilmezse, yabancilarin ürettikleri ürünleri disaridan alarak dövizimizi de disari veririz. Ne idigi belirsiz hastaliklari ülke kapilarindan içeri aliyoruz. Hastalikli bir toplum yetistirir olduk. Bunlarin vebali de bizi önemsemeyenlerin olur."
Böyle.
Kismi bir söylesi oldu Kizilcikdere'de. Ilerde yine gelip söylesmek, dertlesmek gerekir bu insanlarla. Daha genis kapsamli yapmali bu isi. Neden olmasin. Geliriz yine. Dostlar, canlar sag olsun.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol