Kirklareli'de tiyatro rüzgari esmeye devam ediyor. Papagan Organizasyon, 24 Aralik'ta Kirklarelilileri 'Koca Bir Ask Çigligi' adli oyunla bulusturuyor. Kültür Merkezi'nde sahnelenecek olan oyunun biletleri Kirklareli Kipa'daki Coffee To Go ve Vilayet Meydani'ndaki Dogus Kirtasiye'de satisa sunuldu. Selçuk Yöntem, Tilbe Saran, Hazim Körmükçü ve Bekir Aksoy'un rol aldigi tam bir kahkaha tufani olan oyun ile ilgili olarak tiyatro elestirmeni Yasemin Aktas'in yorumlari söyle: "Hep merak etmisimdir Selçuk Yöntem'i sahnede. Simdiye kadar izleme firsati bulamamistim kendisini. Onun için de bu oyuna giderken çok heyecanliydim. Yagmurun azizligine ugrayip son dakikada yetisiyorum oyuna. Balkona oturuyorum, tavandan damlayan yagmur damlalari esliginde basliyorum oyunu seyretmeye.
Dört kisilik bu oyunda Selçuk Yöntem, Tilbe Saran, Hazim Körmükçü ve Bekir Aksoy ayni sahneyi paylasiyorlar. Oyunun bahsedersek; Hugo ( Selçuk Yöntem) yillarini oyunculugu adamis, bir zamanlar oyunculugunun zirvesinde olan, eski sasaali günlerinden neredeyse eser kalmamis ve son olarak oynayacagi bu oyunda da son hamlesini yapacak biri olarak karsimiza çikiyor. Bir diger oyuncumuz Gigi Ortega ise sanat yasaminin zirvesindeyken alkole yenik düsmüs ve herseyini kaybetmis biridir. Kendisinin Hugo'dan pek de altta kalir tarafi yoktur, oyunculuk konusunda. Her ikisi de bir zamanlar sanat yasamlarinda popülerken, simdi neredeyse unutulmak üzeredirler. Son zamanlarda yaptigi islerde adini duyuramayan yasli jönümüze bir oyun bulunmustur, menajeri (Hazim Körmükçü) tarafindan. Onca geçen zamandan sonra tek sorun bu oyunun is yapabilmesidir. Bunun içinde neye ihtiyaç var, tabi ki biraz sansasyona. Bu oyunun is yapabilmesi için Hugo'nun eski sevgilisi Gigi ile oynamasi gerekmektedir. On yildir birbirini görmeyen bu ikili nasil ayni sahneyi paylasir? Bu da Hugo'nun menajerine düser. Her isini tereyagindan kil çeker gibi yapan bu adam, ilginç bir menajerdir. Sevgili menajerimiz artik pembe mi yoksa ne renk oldugu bilinmeyen yalanlarla bir araya getirir bu ikiliyi.
Aslinda oyun içinde oyun izliyoruz. Uzun yillar birbirleriyle görüsmeyen çiftimizin, birbirlerine karsi sevgiden kaynaklanan öfkelerini, kendileriyle ve birleriyle iç hesaplasmalarini görüyoruz. Ve bunun yaninda bir oyun esnasinda oyuncularin, yönetmenin dekorun, isigin nasil hazirlandigini hep birlikte izliyoruz hem de komik bir sekilde. Özellikle Saran ve Yöntem arasindaki kavgalari, sonra birbirlerine karsi duyduklari sevgiye karsi koyamayislarini görüyoruz. Ne güzeldi o sahneler, oyunun içindeki son provalar. Ve oyun günü gelmistir artik, perde açiliyor. Oyun bitiyor ve salondan büyük bir alis kopuyor. Gay rolünü oynamak yönetmene (Bekir Aksoy) kaliyor. Bekir Aksoy'un hakkini vermek lazim. Sesindeki oynamalarla zaman zaman erkekligini de hissettiriyor seyirciye. Rahatsizlik vermeden rolünün hakkini veriyor.
Eskiden de böyle miydi acaba, gaylere bu kadar yer verilir miydi oyunlarda? Her oyunda giderek kliselesmis bir hal alan gay tiplemesi, bu oyunda da çikiyor karsimiza. Izledigim son bes oyunun üçünde de gay kullanilmisti, anlamadim nedendir?
Neyse birakalim simdi bunlari. Gelelim sahne arkasindaki adsiz kahramanlara. Dekor tasarim Hakan Dündar'a, isik tasarim Cem Yilmazer'e , müzikler de Joel Simon'a ait. Ve yönetmen koltugunda Isil Kasapoglu yer almakta.
Isil Kasapoglu'nu tebrik etmek lazim, çok güzel bir sekilde sahneye koymus bu oyunu, her sey yerli yerinde. Sikilmadan nasilda geçiyor iki saat anlamiyorsunuz. Oyunculara gelince hepsini tek tek tebrik etmek geliyor içimden. Abartisiz ve kararinda oyunculuklari için"
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol