MUHALEFET ANLAYIŞI BU OLURSA

Muhalefet anlayışı bu olursa daha çook iktidar görürüz. SAYIN MUHALİFLER... Her şeye muhalif olup hiçbir şeye gereği gibi muhalefet yapmadığınız için Ak Parti yıllardır alternatifsiz iktidar, yine alternatifsiz en büyük iktidar iktidar adayı. Herkesin bildiği konu olan asgari ücret ve sosyal yardımlar üzerine bina edilmiş birbirinin kopyası söylemlerle, mesnetsiz desteksiz boş vaatlerle bol keseden atarak, açık arttırma usulü ihale misali sözler veriyorsunuz da: Başbakan seçimdeki başarı kriterini açıkladı: Birinci olamazsam istifa edeceğim ya sizler? Bu konuda ihaleye katılan yok mu? Teklifleri alalım?? Kertenkele kendini tehlikede hissettiği zaman kuyruğunu bırakır, düşman canlı kuyrukla oyalanırken o kayıplara karışır, kendini güvene alır. Tam benzetme bu değil ama daha güzel tarif te bulamadım... Rahmetli Turgut ÖZAL ortaya bir fikir atar, muhalefet üzerine çullanır, günlerce onunla yatıp kalkılırken (o zaman ana muhalefet partisi genel başkanı olan Necdet CALP'in bir televizyon programında hatırımda kaldığı kadarıyla: ''Beyefendi insaf edin ki muhalefet olarak sözümüz geçmiyor'' gibi birşey söyleyerek acziyetini itiraf ettiği gibi) o bildiğini yapardı. MİT müsteşarı Hakan FİDAN'ın milletvekili aday adaylığı üzerine: ''Başbakanlık koltuğu boş olduğu için böyle bir arayış içine girdiler'' diyen muhalefet yetkilileri, sayın cumhurbaşkanının ''ben uygun bulmuyorum'' demesi üzerine bambaşka bir söylem içine girmiş, hatta bir milletvekili: O bunu hep yapıyor, yurtdışına çıkarken yapay bir gündem oluşturup bırakıyor diyerek aslında en acı-gerçek tespiti yapmıştı. Ey sayın muhalefet!... Sizin ne zaman bu ülkenin gündemini belirleyecek bir icraatınız programınız olacak? Sokakta, sosyal medyada muhalefet çok, olması gereken yerde muhalefet maalesef yok.. Elbette ki çok önemlidir asgari ücret konusu, hakikaten benim de içim acıyor, bu devirde 950 liraya insan mı çalışır Allah aşkına ama tek sorun olan konumuz da bu değil ki. Havanda su dövercesine hep asgari ücreti arttırmaktan söz ederken meselâ biraz da istihdamı arttıracak programlardan söz etseniz inanalım. Asgari ücretle bile olsa düzenli çalışabileceği sağlam bir iş için can atan bu kadar işsiz, hatta asgari ücretin bile altında ücretle çalışanlar varken, bu piyasa şartlarında ücret artışı pek te mümkün değil gibi. Taban 1400, tavan 5000 liralık asgari ücret tekliflerinden; BTP'nin kaynakları da açıklaması üzerine ben de elime kalemi alıp ciddi ciddi hesap yapmayı denedim; bırakın Allah aşkına bu ülkenin başka derdi mi yok. Haa inanan ya da inanmak isteyenler de var tabiki, bir kere verildikten sonra para piyasada bolca harcanmak suretiyle geri gelecekmiş de... Batık kredi vurgunlarının bizler tarafından da çokça duyulduğu yıllardı. Demirel tarafından yapılan bol keseden vaatlerle bugünküne benzer bir şekilde sıkıştırılan ANAP tek parti iktidarının sonu gelmişti. Kendi sözde işveren, benim de işçisi olduğum şahıs ki aktif olarak ta Demirel'in saflarında siyasetçiydi, (o vurgun dönemini savunduğu için) batık kredi vurguncularını savunup; bu parayı alan adam nerede yedi? Cevap yine kendinden: Bara, pavyona gitti, yemek yedi bahşiş verdi, para dönüp yine ekonomiye geri geldi gibi bir sözde savunma yapınca bana da susmak düşmüştü. Yüksek asgari ücret vaadini savunanların bugün geldiği nokta yine aynı gibi; bir kere verilebilse gerisi kolay da... Sağlıklı kaynak gösterebilen yok ta; kaynak olarak gösterilen vergi alınmamasıyla da belki çalışan geçici olarak rahatlayacak, ya sonra? ''Esnaf kazanacak, köylü kazanacak, o harcayacak devlet kazanacak''... Ben ne vergi ne de hesap uzmanıyım ama şunu biliyorum ki; bunca popüler vaatlerle vatandaş etkilenmeye çalışılırken iktidarın bunlara karşı atakla cevap vermemesi için aptal olması gerekir. Bu iktidar bu güne kadar popülist politika izlemedi, seçim kaybetme pahasına da olsa büyük risk taşıyan şeylerin altına cesaretle imza attı, atmaya da devam ediyor. Eğer bu boş vaatler sonucunda seçim kaybedecek olursa, Ak Partinin birşey kaybedeceğine inanmıyorum. En kötü ihtimalle belki siyasi ömrünü tamamlamış olur ama bu iktidar değişikliğinden, hele hele ki düşünmek bile istemediğim bir koalisyon döneminden sadece ülke kaybeder. Yüksek asgari ücret ve sosyal yardımlarla vatandaşın cebi şişecek ama biz de onlar da gün gibi açıkça biliyoruz ki bunların bırakın tek başına iktidar olmalarını, tek başına muhalefet bile değiller. Piyangodan çıkacak büyük ikramiye misali vaatleri seçim gecesine kadar hayalleri süsler, sonra herkes dertleriyle başbaşa. Eskaza oluşacak bir koalisyonda, zaten gerçekleşme ihtimali olmayan bu vaatlerin suçlusu hep karşı taraf olacak, faturayı ülke olarak, millet olarak birlikte ödeyeceğiz. Paralel yapı zihniyeti gibi ben kazanayım ülke de dahil kim kaybederse kaybetsin diye düşünenlere söyleyecek söz yok zaten. Aslında şu anda söylenen ben kazanayım da değil, Erdoğan kaybetsin, Ak Parti kaybetsin de kim kaybederse kaybetsin. Paralel yapı ile girişilen kavgada da, belki kazanma umuduyla girdikleri kavgada kaybedeceklerini, kaybettiklerini bile bile durum böyle değil mi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol