20 Aralık Atatürk'ün Kırklareli ziyareti dolayısıyla düzenlenen toplantıda Mustafa Kemal'in çok partili hayata geçmek için parti kurduğunu, bunu kendisine diktatör dendiğinden ziyade, Büyük Millet Meclisi'nin bir Muhalefet Partisi'ne ihtiyaç duyulduğu için girişimde bulunduğunu, ancak halkın çok partili hayata hazır olmadığının anlaşıldığını, yapılan Yerel Seçim ile birlikte irticanın harekete geçtiğini, 7 yıllık Cumhuriyeti tehdit ettiğini anlatmıştım. Bulgar Diplomat Paruşev kitabında Mustafa Kemal'in diktatör gibi göründüğünü, oysa Atatürk'ün son derece demokrat bir devlet adamı olduğunu naklen anlattım. Osmanlı Devleti'nin gevşek ve mutlak bir yönetim tarzının yarattığı düzensizliğe alışmış bulunan halkın Cumhuriyetin getirdiği serbestliği disipline ettiğini, bunun bir yönetim tarzı değil, yeni bir düzenin sert bir yöntem kullandığını bilmek lazımdır. Savaştan yeni çıkmışız, Cumhuriyeti yeni ilan etmişiz, devrimi beş yıllık bir zamana sığdırmışız, bu durumda meydana gelen sıkıntı diktatörlük gibi anlaşılmıştır. Yoksa Mustafa Kemal çocukluğundan beri çok partili hayata aşık olduğunu, böyle bir özlem içerisinde olduğunu söyler. Aslında kendileri demokrattır, liberal düşünceye sahiptir. Nitekim bir toplantıda demokrasi için şunları söylemiştir:
"Demokrasi prensibi hakimiyeti kullanan vasıta ne olursa olsun, esas olarak milletin hakimiyete sahip olmasını ve sahibi kalmasını icap ettirir."
"Demokrasi esas itibariyle siyasi mahiyettedir. Demokrasi bir toplumsal nesne veya bir iktisadi teşkilat sistemi değildir. Demokrasi maddi refah meselesi değildir. Bizim bildiğimiz demokrasi siyasidir, onun yani demokrasinin hedefi milletin idare edenler üzerindeki denetim sayesinde siyasi hürriyet temin etmektir." Mustafa Kemal konuşmasına devamla:
"Demokrasinin birinci hassasiyeti müşterek esas itibariyle ikinci bir hassasiyeti daha vardır. O da şudur:
"Demokrasi fikri bir kafa meselesidir. Herhalde bir mide meselesi değildir. Hükümet prensibi de bir adalet muhabbetini ve adalet ahlak fikrini icap ettirir. Demokrasi memleket aşkıdır, aynı zamanda babalık ve analıktır."
"Demokrasi esasında ferdidir, bu vasıf vatandaşın hakimiyete insan sıfatıyla iştirak etmesiyledir. En nihayet demokrasi misafirperverdir, yani misafir severdir. Bu vasıf da demokrasinin ferdi olmanın vasfının, zaruri bir neticesidir. Şüphesiz bütün fertler aynı siyasi haklara sahip olmalıdırlar."
Görülüyor ki Atatürk Demokrasi bilgi ve kültürüne sahip bir Devlet Adamı'dır. Ve kendisi de demokrat bir kişidir. Kaldı ki Mustafa Kemal yeni bir devlet kurarken demokrat sıfatı ile hareket etmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi) başarıya ulaşmış olsaydı Mustafa Kemal kendisine Diktatör diyenlerin çoğunun sustuklarını görecekti. Fakat ne var ki bu Siyasi Proje halkın cehaleti yüzünden başarıya ulaşmamıştır. Bu yüzden Serbest Cumhuriyet Fırkası olayı Yeni Türkiye'nin İKİNCİ ADAM'ı İsmet İnönü'ye kalmıştır. O da Çok Partili Hayat'ı 1945 yılında gerçekleştirmiştir. Günümüzün siyasileri bunu biliyor mu? Bugüne dek demokrasiyi tahlil edeni görmedik. Sorun burada.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol