MUSTAFA KEMAL "TARAFIM, LAİK CUMHURİYETTEN YANAYIM"

Dışarıda ve içerde Mustafa Kemal Atatürk'e "Diktatör" diyenler vardı. Böyle söylediklerini kendileri de biliyorlardı. Onun için "Ben öldükten sonra kendime diktatör dedirtmem" diyordu. Bu yakıştırma biraz da Tek Parti iktidarından, Muhalefet Partisi bulunmayan bir meclisten kaynaklanıyordu. Mustafa Kemal de zaten bu durumdan, Millet Meclisi’nin denetimsiz kalmasından, memleket sorunlarının tartışılmamasından yakınıyordu. Millet Meclisi'nde bir MUHALEFET PARTİSİ'ne ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Çözüm yolunu kendileri buldu, bir parti kurdurmayı düşündü. Paris Büyük Elçisi Ali Fethi Okyar'ı Paris'ten çağırtarak, SERBEST CUMHURİYET PARTİSİ adı ile bir parti kurmasını önerdi. Bu konuda aralarında mektuplar yazıldı. Başbakan İsmet İnönü Mustafa Kemal'in bir parti kurdurmak istediğini en son öğrendi.
Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Paris'ten gelen Fethi Okyar Yalova'da Atatürk'le buluşup görüştüler ve Fethi Okyar partiyi kurmayı kabul etti. Fethi Okyar Mustafa Kemal'in yakın arkadaşlarından, Başbakanlık yapmış, asker kökenli bir Devlet Adamı'dır. Kuracağı parti ile ilgili şartlarını yazıp göndereceğini söylemiştir. 1930 yılının Ağustos ayı içinde yapılan bu görüşmeler sırasında Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda CHP Genel Başkanı'dır. Fethi Okyar Mustafa Kemal ile aralarında eşitliği sağlamak için Cumhurbaşkanlığından istifa etmesini istemiştir. Tarafsız kalmasını söylemiştir.
Mustafa Kemal, Fethi Okyar'a verdiği cevapta Tarafsız değil TARAF olduğunu, LAİK CUMHURİYETTEN YANA OLDUĞUNU söylemiştir. Tarafsız kalacağı güvenini vermek için Kızkardeşi Makbule Atadan dahil en yakın 70 arkadaşını Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Partisi’ne vermiştir. Bu olayı Başbakan İsmet İnönü pek iyi karşılamamıştır. Mecliste bir Muhalefet Partisi olmasını istemiş olmakla beraber partili hayata geçmeyi erken bulmuştur. Fakat Mustafa Kemal'in politikasını sonuna kadar desteklemiş, iki liderin arasında bir sorun çıkmamıştır. Zaten bundan sonrasını olaylar anlatmıştır.
Fethi Okyar'ın Serbest Cumhuriyet Partisi kurulup faaliyete geçtiği andan itibaren Cumhuriyet Yurttaşlarından büyük ilgi görmüş, partiye girmek için şubeler önünde kuyruk oluşturmuşlardır. 12 Ağustos’da kurulan parti Kasım ayı içerisinde yapılacak Belediye Seçimlerine girecek hale gelmiştir.
Fethi Okyar İzmir'den seçim propagandasına başlamış, daha ilk İzmir mitinginde 50 bin kişiye hitap etmiştir. Kalabalık yüzünden ezilen çocuğu babası kucağına alıp, kürsüde konuşan Fethi Okyar'ın ayakları dibine koymuş, "İŞTE KURBAN, BİZİ KURTAR FETHİ BEY" diye bağırmıştır. Fethi Bey şapka sözünü söyleyince mitingte herkes şapkasını ayakları altına alıp çiğnemiş, Fes'i giyeceğiz diye haykırmışlardır. Mustafa Kemal ilk aşamada bu durumdan endişe duymuş, "Başbakan İnönü'ye Ne oluyor İsmet" diyerek yedi yıllık Cumhuriyet'in bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu hissettiğini belli etmiştir. Halk Fethi Okyar'a "KURTAR" diye bağırmakta CUMHURİYETÇİ zannedilen kesim susmaktadır. Cumhuriyet karşıtları, Halifeciler, işi bozulanlar, geçim sıkıntısı çekenler, halkın dini hislerini kullananlar, beklentisi olanlar, tarikatçılar kurtarılma beklentisi ile Serbest Cumhuriyet Partisi'nde yer almışlardır. Bu durum bir anlamda YENİ DÜZEN'e TAVIR koymaktır. Mustafa Kemal, İsmet İnönü durumu anlamışlardır. Gericiliğin, irticai hareketin daha ileri gitmesi durumunda: "YANDIM İSMET, GAFLETE DÜŞTÜK. BAŞA DÖNER MİYİZ?" İnönü buna daha kararlı olarak yanıt vermiş, "GEREKİRSE BAŞA DÖNERİZ ve BU İŞİ BİTİRİRİZ" demiştir.
Kadınların da ilk defa oy kullandıkları bu Yerel Seçim Kasım ayının ortalarında yapılmış, fiiliyatta seçimi Fethi Okyar'ın partisi kazanmıştır. Ya da kazanacak güce ulaşmıştır. Bu durumdan Fethi Okyar da ürkmüş, Mustafa Kemal'e partiyi kapatacağını söylemiştir. Nitekim daha sonra parti kapatılmış, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal halkın bu irticai hareketini, Dünya Ekonomik Bunalımın etkilerini görmek, vatandaşların dertlerini dinlemek için 3 aylık Yurt Gezisi'ne çıkmış, o kapsamda 20 Aralık 1930 tarihinde Kırklareli'ne gelmiştir. Dün bu gelişin 85. yıldönümü tören ve toplantılarla anılmıştır. Bu toplantıların birinde konuşan ben Araştırmacı Yazar Nazif Karaçam, "İrticai harekete geçerse büyük felaket olur, bundan Devlet Düzeni yara alır" demiştim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol