10 Kasım tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkmıştı. Bilgi şu idi: "Cumhuriyetin ilk yıllarında, Atatürk, arabasıyla Ankara'da dolaşırken bir iğde ağacı görür. Başken o yıllarda, çorak, kuru bir arazidir. O iğde ağacı, bu kuru araziye sanki bir nefes vermiş gibidir. Ağaç Atatürk'ün çok hoşuna gider. Onu görmüş olmaktan dolayı çocuk gibi sevinir. Aylar sonra yine aynı yerden geçerken iğde ağacının yolu genişletilirken kesilmiş olmasını öğrenir. Yanında bulunanlar onu ilk kez ağlarken görürler. Günler sonra kendisine o konuyu hatırlatırlar. Durumu net bir biçimde açıklar. O gün ağlamamın sebebi iğde ağacı değildi. Tekrar dikilir iğde. Fakat kurak bir yerden iğde ağacı çıkması bana unutulmayanı yapan milletim gibi gelmişti. O iğde ağacı benim azimli milletimin sembolüydü."
Mustafa Kemal Atatürk ulusunun çorak ve kurak bir arazide iğde yetiştirmesini gördükten sonra Ankara'nın bugünkü hale gelmesinin yolunu açmıştır. Ankara bataklığını kurutmuş, Gazi Çiftliği yapmıştır. Gençlik Parkı bir sayfiye yöresi olmuştur. Yalova'da ağacın kesilmesine neden olacak köşkü hareketli halde inşa ettirmiştir. Yani ağaç kalmış köşk yer değiştirmiştir. Ünlü Atatürkçü yazar Falih Rıfkı Atay'ın yazdığı "TAYMİS KIYILARI" adlı kitabında okumuştum. İngiltere'de yapılacak yolun önüne ağaç çıkarsa ağaç kalır, yol kıvrılırmış.
Yeni ulaştığım bir bilgiye göre Türkiye'de ÇEVRECİLİK 1920 yıllarında başlamıştır. En büyük çevreci de Mustafa Kemal Atatürk'tür. Almanya'nın başkenti nasıl bir bataklık üstüne kurulmuşsa, Berlin nasıl bir akıl ve zekâ eseri ise Atatürk'ün Ankara'sı da öyledir. Yeni inşa edilen 1150 odalı Saray Mustafa Kemal Atatürk'ün yeşillendirdiği Gazi Çiftliği'nin içine inşa edilmiştir.
Bugün ülkemizde çorak ve kurak arazileri ağaçlandırma kampanyası yapılırken bir yandan da ağaç katliamı yapılmaktadır. İnsanlarımıza Prof. Hikmet Birand'ın "ÇORAK ve KURAK" kitapçığını okumalarını tavsiye ederim. Şuraya gelmek istiyorum:
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ulusu üzerinde yaşadığı toprakları VATAN olarak benimsemişse ve üzerinde yaşamaya niyeti varsa onun yeşilini, bitki örtüsünü, suyunu, havasını, toprağını korumak zorundadır. Unutmayalım ki yeryüzünde suyun, yağmurun yeşertmediği çölde hiç kimse yaşamak istemez. Çöl, Tanrı'nın insanlar dünyanın yeşilini koruması için örnek bıraktığı yerlerdir. ÇEVRECİLİK bizim yaşamamızı sağlayan, hayatımızı devam ettiren havayı, suyu, toprağı, yeşili korumak içindir. Onu iyi bilelim. Dünyanın ileri ülkeleri gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakmak için yaşadıkları yerlerin, toprağının, suyunun, havasının, bitki örtüsünün, yeşilinin korunması için büyük özen göstermekte, mücadele vermektedir. Ankara Gazi Çiftliği'nden 4 bin ağaç kesmek ne anlama gelir?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol