Olayın belediye tarafından bilinçli olarak basına servis edildiğini iddia eden Becan, durumun bir ‘itibar suikastı’ olduğunu ifade etti. 5 yıl boyunca kurumun bütçesi uygun olmadığı için Orta Edirne Katı Atık Birliği (OREKAB) Başkanlığı huzur hakkını almadığını ifade eden Becan, fazla yatan maaş üzerinden alacağı karşılığında mahsuplaşmak istediğini ve bunu yazılı olarak bildirdiği için talep edilen fazladan maaş tutarını iade etmediğini kaydetti. Ancak Uzunköprü Belediyesinden tamamen farklı bir tüzel kimliği
olan OREKAB ile belediye üzerinden mahsuplaşmanın hukuki olarak mümkün olmadığı ifade ediliyor.
Görevdeki 5 yılı boyunca kendi partilileri başta olmak üzere Uzunköprü dinamikleri, yerel basın ve STK temsilcileri ile sürekli gergin ve kavgalı bir ilişki tercih eden Özlem Becan’ın son seçimi de yine bu tavrından dolayı kaybettiği, seçimin ardından yapılan yegane değerlendirme! Partisinin eriyen 5 bin 900 oyuna ilişkin samimi bir öz eleştiri getirmeyen üstüne üstülük seçim mağlubiyetini sürekli kendi dışında gelişen olay örgülerine bağlayan Becan, yine tartışmalı bir konu ile ilçe gündemine oturmayı başardı.
Seçimi kaybetmesinin ardından Özlem Becan’a Nisan ayında hak edişinin dışında Uzunköprü Belediyesi tarafından tarafına maaş yatırıldığı ortaya çıktı. Belediye Becan’dan önce sözlü ardından ise yazılı olarak ilgili ücretin iadesi istedi. Ancak Becan, belediyenin fazladan yatan maaşı iade talebine ise dikkat çeken bir yazılı cevap verdiği ortaya çıktı. Konunun basına yansıması üzerine Becan bir açıklama yayınladı. Becan, 5 yıl boyunca başkanlığını yaptığı OREKAB’dan hak edişi olan huzur haklarını almadığını ifade ederek Uzunköprü Belediyesi ile fazladan yatan maaş üzerinden mahsuplaşmak istediğini bildirdiğini ifade etti. Becan açıklamasında sadece bu konuyla da sınırlı kalmadı. Bilindik üslubu ile kendisine itibar suikastı yapıldığını ifade eden Becan, mevcut belediye başkanı Ediz Martin’in İYİ Parti Genel Başkanı ile yan yana fotoğraf paylaşamadığına dahi değindi. İşte Becan’ın ‘ne alaka’ dedirten açıklamasının tamamı; “Sehven Değil Cidden! Siyasetin yazılı olmayan kuralları vardır. Her şeyden önce siyasi ahlak, siyasi üslup, siyasi nezaket ve zarafet diye içselleştirilmesi, muhafaza edilmesi gereken kavramlar vardır. Biz önceki dönem Milletvekillerimizi, Belediye Başkanlarımızı ayakta karşılar, ayakta uğurlarız. Her fırsatta onurlandırmaya çalışır, ricalarını emir telakki ederiz. Elbette hayatın akışında bizimde eksiğimiz olmuştur ama çerçeve dışına taşmamaya özen gösteririz. 31 Mart'ta yaşadığımız seçim öncesi ve sonrasında bırakın siyasi nezaket iklimini açık açık siyasi zorbalığa uğradım uğramaya da devam ediyorum. Yaşadığımız seçim süreci esnasında bir adayın, yarınlar yokmuşçasına iğrenç uyarlama bir şarkıyla Uzunköprü sokaklarında gümbür gümbür minibüsler gezdirdiğini hatırlarsınız. Bizi bilen bilir dedik hep sustuk. Belki şimdi yaptığından utanıyordur... Diğer aday özel aşçılardan tutunda, özel ütücülere kadar, sonrasında çıka çıka mdf dolaplı, sarı bezli, çiçekli masa örtülü, belediyedeki eski koltukların olduğu çay ocağı çıkan özel mutfağa kadar yaşam tarzıma taban tabana zıt iğrenç iftiralarını kahve köşelerinde, sokak aralarında sinsi sinsi anlattı. Yine bizi bilen bilir dedik sesimizi çıkarmadık. Tüm bu yaşananlara rağmen seçim sonrası tüm Uzunköprülülerin canlı yayında izlediği, -belediye başkanlığı makam odasına bir futbol maçındaymışçasına sloganlar atarak girdikleri halde- devir teslim töreninde olanca nezaketimle her türlü yardıma hazır olduğumu söyleyerek koltuğumu devrettim. Çünkü bende o makamı Enis başkandan aynı nezaket ve zarafet ile devir almıştım. Siyasi hayatım boyunca da hiçbir eski belediye başkanımızın birbirleri hakkında kötü bir laf ettiğine şahit olmadım. Siyasi adap ve ahlak bunu gerektirir biz büyüklerimizden böyle gördük. Yazık ki, bizim payımıza tıpkı seçim öncesinde olduğu gibi sonrasında da çocukça mı desem, cahilce mi desem, kindarca mı desem tam anlamıyla saygısızca bu hareketler düştü. İlk olarak şehrin muhtelif yerlerine borç afişi astılar. Tekrar tekrar söylüyorum o afiş benim için gurur tablosudur. Biz belediyeyi mevcut bütçenin 2 katı borç ile devralıp, bütçenin üçte biri oranında borç ile devrettik. Bu 5 yılda 2 yıllık korona sürecine rağmen milyonlarca liralık hizmeti de Uzunköprü'ye kazandırdık. Yüzümüzde maskelerle bir çok temel atma ve açılış töreni gerçekleştirdik. Ben pırıl pırıl bir mali tablo ile belediyeyi devrettim ve hatta bir çok il, ilçe belediye başkanından paylaştığım mali veriler sonrası tebrik telefonu aldım. Ama mevcut yönetimin tek derdi şuydu; mevcut hükumetin 10 bin lira ile geçinmek zorunda bıraktığı, ekonomik sıkıntılar altında ezilen ve belki de o astıkları afişteki borç tutarını telaffuz dahi edemeyen vatandaşlarımızın "vay be önceki başkana bak ne çok borç bırakmış." Demesini sağlamaktı. Yani itibar gaspıydı... Yaklaşık 3 aydır da herkese çarşıda, pazarda insanlara “çok borç var ödeme yapamıyoruz kimse bizden iş beklemesin” diye söylediklerini duyuyorum. O afişi asmalarının sebebi kendi beceriksizliklerine kılıf uydurmaktan başka bir şey değildi. Yahu bu belediyede 31 Mart akşamına kadar her şey yolundaydı da 1 Nisan sabahı mı oldu bu sıkıntılar? Çocukça bahaneler… O makamlar ağlaşma makamları değil, çözüm üretme makamları. Parayı da bulacaksınız, işte üreteceksiniz, vatandaşın her derdine koşacaksınız, isteyeceksiniz, talep edeceksiniz, bulup getireceksiniz, insanlara verdiğiniz her sözün arkasında duracaksınız. Bugüne kadar olan icraatlara bakınca "ağlaşmak, Özlem Becan, çok borç var" üçgeninden öte gitmiyor. Alışmışlar... Çünkü bugüne kadar hep ağlayarak, ağlaşarak muvaffak olmuşlar. Size 5 tanesi 1 milyon Euro hibe olmak üzere, 7 tane hazır proje bıraktık ve inanın tüm kalbimle bu projeleri hayata geçirmenizi diliyorum. Biz geçtiğimiz 5 yılda bir çok eser bıraktık Uzunköprü'ye. Hemde bunun kat be kat fazla borç yükü ile devir almamıza rağmen. Bırakın eserlerimiz yarışsın vatandaş bunun kararını verir. Bugün ne OSB konuşuluyor, ne Eski Köy Sınır Kapısı, ne doğal gaz, ne güneş tarlaları, ne yeni bir proje, ne asfalt, ne parke taş...
Ama üzülerek görüyorum ki, derdiniz iş yapmak değil derdiniz devri sabık yaratıp gün geçirmek. Tek korkunuz da insanların kalbindeki Özlem Becan sevgisi. O sevgiyi de söküp atmak sizin harcınız degil. Defalarca söyledim ben Uzunköprü'nün kızıyım leke tutmam sizde yaptığınız şarkıda söylediğiniz kadar adamsanız ona göre davranın. Gelelim dün gündemi meşgul eden sehven maaş yatırılması hususuna. Maaşı benim hesabıma yatıran belediye, iade etmiyor diye basına haber servis eden yine belediye! Ben bu işin hiç bir yerinde yokum. Hepinizin anlayacağı üzere bu da Özlem Becan’a leke atmak için hazırlanmış büyük bir kurgu. Hesabıma sehven fazla maaş yatırıldığı belediyeden gelen bir yazı ile tarafıma bildirildi. Görev sürem boyunca Belediye Başkanlığının yanı sıra Orta Edirne Katı Atık Birligi’nin de başkanlığını yürüttüm. OREKAB Başkanlığımın tahminen 2. yılında meclis üyelerinin önerisi ve meclis kararıyla sembolik olarak tarafıma 3.500 TL huzur hakkı verildi. Çok uzun zamandır da bu ücreti OREKAB bütçesi uygun olmadığı için almadım. Ekte belediyeye göndermiş olduğum cevap yazımda da görüleceği üzere bu alacaklarımın, sehven ödenen tutardan mahsup edilip tarafıma bildirilmesini talep ettim. Ödemeyeceğimi asla söylemedim aksine tutarı bildirin ödeyeyim dedim. Mahsuplaşma belediyede öteden beri sıklıkla yapılan bir uygulama hatta yeni dönemde öğrendiğimize göre kimlerin kimlerin borcu birbirinden mahsup edilmeye başlanmış! Özetle borcumu alacağımı toplayın ödemem gereken tutarı bildirin dedim. Yazdığım cevap yazısında da açıkça gözüküyor. Hepinizin bildiği üzere yakın zamanda kayınpederimi kaybettik. Öncesinde yaklaşık 2 aylık bir yoğun bakım süreci yaşadık. Hemen hemen her gün şehir dışına gidip geldik. Fakat ne hastalık ne ölüm, ne cenaze dinlemeyen bu pişkin zihniyet bütün işi gücü bir kenara bırakıp sanki kaçakmışız gibi bu süreçte de zorbalıklarına hız kesmeden devam etti. Biz canımızla cebelleşirken neredeyse her hafta yalan yanlış bir haberi basına servis ederek prim kasmaya çalışan bu tavrı benim midem artık kaldırmıyor. Seçim sonrası yapılan basın aracılığıyla kamuoyuna servis edilen itibar gaspına yönelik ve mesleki kariyerimi zedelemeyi hedefleyen tüm bu yalan yanlış haberlerle ilgili yasal haklarımı kullanacağım. Geçtiğimiz günlerde önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun dedigi gibi: "İncinsende artık sözün düzünü söyleyeceğim."
Ne CHP’li kalabilmiş ne İYİ Partili olabilmiş kendi genel başkanı ile çektirdiği fotoğrafı bile paylaşamayan arkadaş, bu memleket sizden iş ister, hizmet ister. 650 milyon bütçe ile 200 milyon borcu çevirip iş ve hizmet üretemiyorsanız yapamıyorum deyin herkes bilsin. Özlem Becan’a çamur atmakla bugünü geçirirsiniz. Ha ben bu beş yılı Ağustos böceği gibi saz çalıp, şarkı söyleyerek geçireceğim derseniz o ayrı. Haklı olduğum yerde taşın altında kalırım, lafın altında kalmam bilesiniz! Hiç merak buyurmasınlar bundan sonra da açıklamalarıma devam edeceğim. Onur, gurur, itibar kavramlarını belli ki unutmuşsunuz, kaygılanmayın hatırlatacağım. Sizin nezaketsizliğinize ulaşmam mümkün değil ama anladığınız dilden konuşmaya ve yasal haklarımı adalet önünde aramaya devam edeceğim. Kıymetli Uzunköprülülerin bilgisine ve vicdanına...”.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol