Bugünlerde ulusal gazetelerimizin ekonomi sayfalarindan tutunda, TV kanallarimizin yaratici haber skeçlerine kadar gündemi isgal eden tek bir konu var; Kriz! "Türkiye'ye gelecek, gelmeyecek, teget geçecek" derken "Bir seyi kirk sefer söylersen olurmus" dercesine kriz kapimiza dayandi gibi…
Herkes pek bir sey bilmiyor aslinda… Ekonomistlerin, "Özellikle 2009 yili kötü geçecek" demesine ragmen, yetkili agizlar "telasa gerek yok" demeçleri vermeyi tercih ediyorlar. Iste bu nokta çok önemli bir gerçegi gözler önüne seriyor aslinda;
Krizin büyümesine neden olan finansal olumsuzluklarin disinda, endise ve panigin de bu dev canavarin daha da oburlasmasina neden oldugunu düsünüyorum… Krizlerle boy ölçüsen bir millet olarak, tedbirli davraniyor, sürekli tetikte oluyor ve kesinlikle korkuyoruz…
Tasarruflar bankalardan çekiliyor, isveren isçisini kapi disari ediyor, vatandas resmen alis-veris dahi yapmiyor, dolayisiyla küçük esnaftan, KOBI'lere kadar herkes ekonominin giderek daha da kötüye gittigini savunuyor…
Herkesin istegi bu krizden siyrik almadan kurtulmak… Gazetelerin mansetlerinden, ekonomi sayfalarina kadar pek çok haberde "Kriz kapida, kriz geldi, bittik, mahvolduk" edebiyati yapiliyor… Uzun bir süredir televizyonlarda, gazetelerde hep bu haberleri görüyor, okuyoruz…
Elbette 'haberci' gözüyle balkidigi zaman ortada duran ana konunun hammaddesi, yani "Krizin olumsuz etkileri" çok daha agir basiyor… Ancak Türkiye'de güzel seyler de oluyor… Krize ragmen kâr eden isletmeler var… Krize ragmen isçi çikartmayan firmalar var… Krize ragmen yeni yatirimlar yapan, yeni projelere kapilarini açan markalar var… "Krize ragmen" diyorum ama bu insanlar bardaklarin hep dolu kismina bakarak, is hayatlarini sürdürüyorlar… Bir sorunu, bir problemi çözmenin yolunu aramiyor, bunu gerçekten hayata geçirmeyi basariyorlar… El ele vererek "kriz"den siyrilmanin planlarini uygulamaya çalisiyorlar…
Iste bu insanlar seslerini duyurmak adina çiglik atiyorlar ama karamsarlik rüzgârlari ve kara bulutlar bu ülkede daha çok seviliyor galiba…
Sunu diyorum; Medya "Kriz geldi, mahvolduk" edebiyati yapmak yerine, gazete sayfalarinda, televizyon ekranlarinda bardagin dolu kismina baksa olmaz mi? Ülkemizde krize karsi tek yumruk olan, firmalara, markalara ve isimlere yer verse, onlarin projelerini diger karamsarlara tanitsa, onlar da bir feyiz alsa ne güzel olur degil mi? Çigirtkanlik yerine, halka hiç olmazsa moral depolamak akillica bir adim olmaz mi?
Siyasi kimlikler bir yana birakilmali, gelmekte olan veya gelen kriz için gereken önlemler alinmali ve en önemlisi de moraller yüksek tutulmalidir… Yoksa kriz sona erse bile, içimizdeki kriz asla bitmeyecek ve gerçekten krizin bittigini anlamayarak, bir bilinmezlik ortasinda eriyip gidecegiz…
Moralleri yüksek tutanlar
Moraller bozuk ama moralleri düzelten seyler de var, onlari kaçirmamak lazim… Örnegin sinema… Sizi bilmem ama Türk filmi izlemekten Hollywood filmlerine hasret kalmadik mi? Elbette ki saka yapiyorum… Türk filmlerinin son dönemdeki önlenemez yükselisi ardi ardina vizyona giren filmler ile kendisini iyiden iyiye hissettiriyor. Bu olumlu gelisme eski Yesilçam havasini yine bizlere yasatacak mi yoksa? Umarim öyle olur…
Tabii ki de bu Türk filmi yagmurundan her zaman kaliteli seyirlikler bekleyemeyiz. Ancak film sayisinin çogalmasi artik bazi seyleri astigimizi gözler önüne seriyor. Örnegin Cem Yilmaz'in A.R.O.G. filmini izlerken kendimi bir an pahali bir Hollywood filmini seyrediyormus gibi hissettim. (9 milyon dolar da ucuz bir bütçe degil hani)
"Muro" gibi bir dizi filminin yan karakterinin sinemaya uyarlanmasi bile 1 milyondan fazla seyirciyi sinemaya çekti. "Issiz Adam" issizca gösterime girmesine ragmen Çagan Irmak'in essiz hikâyesi ve yönetmenlik tecrübesi ile dillere destan bir ask hikâyesi izleyicilerle bulustu.
Aman bu filmleri kaçirmayin… Aman morallerinizi yüksek tutun… Biliyorum bugün Pazartesi… tatil bitti… Ama asla moralleri bozmak yok…
Geçmis Kurban Bayraminiz kutlu olsun…
ferdikurtbayram@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol