Müftü Bıyık'tan Doyumsuz gece

Musikinin tavan yaptığı gecede, Alevi Bektaşi dedesi Süleyman Alan konuşmasında salonu dolduran Kırklarelililerin gönüllerini fetih ederken, Türkiye'de söyledikleri ile devamlı gündem olan Kırklareli'nin yeni Müftü yardımcısı Adnan Zeki Bıyık ile sesi dolayısı ile Necmettin Makamı olarak nam alan Büyük cami imamı Necmettin Ötün ses ve yorumları ile büyük alkış aldı

Hızırbey Eğtim, Kültür  Vakfı, Kırklareli Üniversitesi Kültür Merkezi Konferans salonunda düzenlediği programla yüzlerce Kişiyi bir araya topladı.  Çorum Ortaköy Müftüsü iken Kırklareli il Müftü Yardımcılığı'na atanan Adnan Zeki Bıyık, yeni görevine başlar başlamaz kültür faaliyetlerine start verdi.  Kırklareli il Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık Ehl-i Beyt konulu ilk konserini sanatçı kişiliği olan Merkez Hızırbey Camii Müezzini Necmettin Ötün ile birlikte verdi.
Kırklareli Hızırbey Eğitim Vakfınca Muharrem Ayı etkinlikleri kapsamında Ehl-i Beyt Sevgisi ile ilgili olarak program icra edildi. Programda Ehl-i Beyt muhiplerinden Süleyman Dede bir konferans verdi. Akabinde Kırklareli İl Müftü Yardımcı Adnan Zeki Bıyık ve Hızırbey Camii Müezzini Necmettin Ötün birlikte tasavuf mûsikîsi konserinde izleyiciler kendilerinden geçti. Programa ayrıca TRT sanatçısı Kasidehan Bilal Demiryürek, Kerbela Kasidesi ile renk kattı. Konser programında sanatçılara Grup Tekbir sazları eşlik etti. Büyük  bir halk kitlesinin katıldığı konser ve konferans programı Kırklareli İl Müftüsü de Katılım gösterdi.
Konferansta  konuşan Alevi Bektaşi dedesi Süleyman Alan, "Bizim ehlibeyti sevebilmemiz için onlara ait bilgimizin, malumatımızın olması gerekir, çünkü bilen bildiğini bildiği ölçüde sever." dedi. Bektaşi dedesi Süleyman Alan, "Bizim ehlibeyti sevebilmemiz için onlara ait bilgimizin, malumatımızın olması gerekir, çünkü bilen bildiğini bildiği ölçüde sever." dedi.
Süleyman Dede konuşmasında; "Kuran'ı Kerim bize bilmenin ne kadar önemli olduğunu, bilmenin gerekli olduğunu anlatıyor. 'Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu' diyerek anlatıyor. Hz. Peygamber ise 'İlim Müslüman'ın yitiğidir kaybettiği zaman bulması gerekir'" diyor. Yine ilime ve bilime önem veriyor. İmam Aliyel Murtaza ise 'Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' diyor. Burada kullanılan kölesi olmak kelimesi ilime karşı olan önemi gösteriyor. Anadolu'nun Serçeşmesi olan pirimiz, üstadımız, hünkârımız Hünkâr Hacı Bektaşi Veli'de bize "'İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır' diyerek ilimin insanlığın yolunu nasıl aydınlatacağını belirterek önem veriyor. O zaman insanın aklına şu soru geliyor 'Peki ben ne bileyim o zaman?' buna da verilecek cevap ise insanın önce kendisini bilmesi gerektiğidir. Yunus bunu ifade ederken 'İlim ilim bilmektir, İlim kendini bilmektir, Sen kendini bilmezsen, Ya nice okumaktır' diyerek insanın ilminin gayesinin önce kendi iç derinliğine inmesi gerektiği söylüyor. Bilmek bize ne kazandıracak dersek, bilmek bize sevginin ziyadeleşmesini kazandıracak." dedi.
Süleyman Dede; "İnsan neyi, kimi nasıl sevmelidir? gibi bir sorunun cevabı da Ahzap Suresi'nin 33. ayetinde bir topluluğu övüyor. Diyor ki 'Ey! Ehlibeyt Allah size her türlü eksikliklerden arındırmak sizi tertemiz kılmak ister' o zaman ehlibeyt kelimesinin içerisine girecek o topluluğun mensuplarını bilmek gerekir. Bu da Hz. Peygamber sorulduğunda Peygamberimiz(s.a.v) sağ tarafına İmam Aliyel Murtaza'yı, sol tarafına Fatıma Anamızı, önüne Hasan Hüseyin Efendilerimizi koyup işte benim ehlibeytim budur diyor. Mademki ehlibeyt budur, sınırları çizilmiştir o zaman ben bir kul olarak, Peygambere bir ümmet olarak ehlibeyte karşı en önemli vazifem nedir? benim. Onu da Şura Suresi'nde 23. ayetinde Allah Peygamberlik vazifesine karşı insanlardan Peygamberin ehlibeytini sevmelerini istiyor. Bizim ehlibeyti sevebilmemiz için onlara ait bilgimizin, malumatımızın olması gerekir. Çünkü bilen bildiğini bildiği ölçüde sever." şeklinde konuştu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol