Cumhuriyet kuranlar aradan şunca yıl geçmiş olmasına rağmen “CUMHURYETİN DEĞERLERİ”ni anlayıp anlamadığımız hala tartışma konusudur. Gazeteci yazar Reha Muhtar 2007 yılında bu konuda yazdığı bir yazıda konuyu tartışmaya açmış, Cumhuriyetin Değerleri’ni nufüsun yüzde 13.5’nin anladığını, bu değerlere bağlı olduğumuzu ileri sürmüştür. Doğrusu ya anladığımızı söylemek mümkün değildir. Bu durumda demokratikleşme düşüncemiz bir hayal, bir hayalden başka bir şey değildir.
Cumhuriyetin Değerleri’ni anlamak, onlara bağımlılık göstememek ne anlama gelir? Cumhuriyeti savunamama anlamına gelir elbet ozaman Türküye’yi savunmak zor olur. Hiç kuşkusuz Türkiye’nin demokratikleşmesi gecikir. Netekim bu süreç yani demokratikleşmeyi geciktiren süreç başlamıştır. Gerçi çok partili hayata geçişimiz yarım yüzyılı geçmiştir ama görüyorsunuzki demokrasimizin hali meydandadır. Bir anket yapılsa Cumhuriyetin, Partilerin, demokrasinin ne olduğunu, ne anlama geldiklerini söyleyemeyiz. Ülkemizde TOPLUMSAL AKIL İlkokul beşinci sınıfın altındadır. Bu akıl ile demokrasi yapılabilir mi? Yapılamaz çünkü demokrasi zor bir iradedir.
Türkiye’nin uygarlaşmasının geciktiği, gecikmenin devam ettiği ülkemizde cereyan eden olaylardan bellidir. Tabii gecikmenin çeşitli nedenleri vardır. Bir kez Cumhuriyet, Osmanlı’dan bilgi ve kültür açığı yüzyılları geçmiş bir halk devralmıştır. Ömürboyu eğitim yapan ülkelere bugünkü eğitim sistemiyle yetişmek bir hayaldir. Cumhuriyetin Değerleri’ne bağlılığı gerekli görmeyen bir halkız. Gazeteci Yazar Reha Muhtar, Cumhuriyetin Değerleri’ne bağlanmayı, onları anlamayı gereksiz görenlerin sayısının yüzde 72 olduğunu söylemektedir. Bu günümüzden beş yıl önceki değerdir. Bugün bu oran belki daha büyümüş veya daha küçülmüştür. Fakat gerçek olan cehaletimiz yüzünden CUMHURİYETİN DEĞERLERİ’ni anlamamış olmaktadır. Onları bilgili ve bilinçli savunacak durumdan oldukça uzakız. Ve ne yazık ki öyleyiz.
Bugün ülkeyi yönetenler belli alan ve faliyetler üzerine odaklanmış görünmektedirler. Gerçi devletin her faaliyet alanında vardırlar ama öyle bir görüntü yansıtmıyorlar. Onlar kendilerine özgü yöntemlerle sonuca varmaya çalışmaktadırlar. Buna da saygı duymak gerekir. Zira her yiğidin bir pilav yeyişi vardır. Öyle derler. Söyledikleri belki doğrudur.
Sonuç itibariyle şunu söylemek gerkiyor ki daha fazla gayrete, daha fazla çalışmaya ve özveriye ihtiyaç duymaktadır. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çok sevdiği halkına hep çok çalışmayı öğütlemiştir O, BÜYÜK İNSAN görmüştür ki ülkemiz çalışan insanlara muhtaçtır, onların omuzları üstünde kalkınacaktır. Kalkınmak, canlanmak Sizif Efsanesi’ne göre zafer kazanmak, mutlu olmak için dağın eteğinden tepesine çıkmak gerekir. Bu kalkınmanın her alanında faaliyet gerekli kılmaktadır. Biz ona ihtiyac duymaktayız. Mesele budur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol