NE FARKEDER DİYORDU RROF. YAVUZ ABADAN

1960 yıllarının ortalarına doğruydu. Türk Kültür Dernekleri kapatılmış, yerlerine Atatürk'ün Halkevleri ikinci kez kurulup açılıyordu. Ünlü şair Behçet Kemal Çağlar hareketin öncüsü ve lideri idi. Eski Milli Eğitim Bakanlarından Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu, Kırklareli'nde Halkevi teşkilatını kurma görevini bana vermişti. Bu münasebetle Ankara'da, Halkevleri Genel Merkezi'nde idim. Halkevleri kurulacak diye eski ve yeni Halkevciler Genel Merkez'de toplanmışlardı. Büyük bir heyecan ve sevinç vardı. Meclis Başkanı olarak Refik Koraltan'ın oturduğu köşk Halkevlerine tahsis edilmişti. Böyle bir hareketli zamanda Prof. Dr. Yavuz Abadan ile tanıştım. O eski, ben yeni Halkevci idik. Salonda sıra gibi bir yere oturmuş, defterinde notlarını okuyordu. İsmini duymuştum ama tanışmıyorduk. Fakat sanki tanışıyormuşuz gibi bana sıcak davrandı. Hemen konulara girdik. Bana ortamı nasıl gördüğümü sordu. Halkevleri üzerine düşüncelerimi sordu. Abadan hoca kilolu ve tatarımsı bir bilim adamı idi. Milli Mücadelede Yunanlılar tarafından Trakya'nın işgali üzerine araştırma yaptığımı söyledim. Biliyor musun dedi, işgal sırasında Mustafa Kemal'in kurdurduğu çeteler Yunanlılara epey zarar verdiler. Mustafa Kemal'in amacı çetelerin Yunan işgal kuvvetlerinden büyük bir askeri gücü Trakya'da tutmak, Anadolu'ya geçmelerini önlemekti. Ama araştırmalarımda henüz o konulara değinmemiştim ama olayı biliyordu. Çeşitli kıyafetlerle Trakya'nın doğusundan batısına, batısından doğusuna akınlar yaptıklarını, iaşe depolarını, iaşe kollarını vurduklarını biliyordum. Doğudan batıya akın yapan çeteler Çatalca'da, batıdan Çatalca'ya, Trakya'nın içlerine akınlar yapan çeteler de Bulgaristan'ın Türkiye sınırlarına yakın, mesela Yanbolu gibi yerlerde eğitim görüyorlardı. Bunları karşılıklı konuştuktan sonra Yavuz Abadan'a çete ile milis arasında bir fark olup olmadığını sordum, fark olsa da ne fark eder. İsim başka yaptıkları iş aynı. O zaman "MUSTAFA KEMAL VE ÇETECİLİK" adını taşıyan bir kitap yazdığını, Varlık Yayınları arasında yer aldıklarını söyledi. Bu konuşmadan bir süre sonra Abadan'ın söz konusu ettiğim kitabı çıktı. Ben çok sonraları "ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINDA TRAKYA" adlı kitabımı çıkardım.
Prof. Yavuz Abadan hiç kuşkusuz Atatürkçü idi. Atatürk Dönemi'nden geliyordu. Cumhuriyetin kuruluşunu görmüş, Mustafa Kemal'i tanımış, Yeni Rejim'in temel ilkelerini öğrencilerine öğretmiş, onları yorumlayarak yeni bilgilerine ufuk açmış seçkin bir bilim insanı idi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni bilgilere ufuk açan aydınlar, bilim adamları heyecanlı idiler. Her vesileyle toplumu aydınlatmak istiyor ve bunu yerine getirmeye çalışıyorlardı. Çünkü Mustafa Kemal'e inanmışlardı. O sıra yani 1930'lu yıllarda Halkevleri açılmış, bilenler bilmeyenlere gönüllü okuma yazmayı öğretiyorlardı. Sanki ülkemiz bir dershane idi.
Rahmetli Yavuz Abadan ile Cumhuriyetin ilk yıllarını çok konuştuk. Çok bilgileri paylaştık. Rahmetli gerçek anlamda bilim adamı idi. Kendilerinde kuruntu, kasıntı görmedim. Devamlı beni bilgilendiriyordu. Köy Enstitülü olduğumu öğrendiğinde daha başka hayallere, gerçeklere yöneldi. Türkiye'nin geleceği Köy Enstitülü AYDIN ÖĞRETMEN'e bağlıdır. Cumhuriyet köye halkın yabancısı olmadığı insanın okumuşunu gönderiyor. Bu bir devrimdir diyordu. Ancak aydınlanmadan korktular, çareyi okulları, halkevlerini kapatmada buldular.
Prof. Dr. Yavuz Hoca'yı rahmetle, şükranla anıyorum. Sohbetlerine doyum olmuyordu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol