Bir KARAGÖZ KÜLTÜR SANAT VE KAKAVA ŞENLİĞİ daha geride kaldı. Şenlikleri, etkinlikleri programa bağlı izleyemediğim için fazla bir şey yazıp söyleyemeyeceğim. Şenliklerin ve etkinliklerin ikinci günü Edirneli yazarların kitap imzaladıkları Belediye Dostuk Evi'ne kısa bir ziyarette bulundum. Üçüncü gün ise Sayın Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Kocakundakçı ve şair Mülayim Tirfil ile bir saat kadar şiir dinletisinde bulunduktan sonra Hamdi Helvacıoğlu İlköğretim Okulu'nda tanınmış ressam Nurdan Güven'in yağlıboya resim sergisine ziyarette bulunduk.
Şairlerin saz ve söz ustası sanatçıların dinletileri Belediyenin yeni yaptırdığı ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde idi. Karaumur meydanında bulunan bu kültür mekanında yalnız şiir dinletisi değil, resim sergileri de vardı. Bu şiir dinletilerini ilk kez 1990'lı yılların başında Mülayim Tirfil'in kahvesinde Başkanlığını on yıla yakın yaptığım KIRKLARIN SESİ ŞAİRLER GRUBU ile başlatmıştım. Tabii başlangıçta Başkanlığımda yalnız değildim. Yanımda Mülayim Tirfil, Selahattin Demiraco, Erkan Gökçen vardı. Bu nedenle Kırkların Sesi Şairleri'ni 8 - 10 yıl dinlemiş biriydim. Şairleri dinlerken İkinci Dünya Savaşı'nı sembolize eden "GARP CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK" romanını hatırladım. Bir saat kadar şairleri dinledikten sonra Vali Yardımcımız Bekir Sıtkı Kocakundakçı, Mülayim Tirfil, Nurdan Güven'in sergisini görmek üzere salondan ayrıldık. Orada görevli Belediye Başkan Yardımcısı AYDEMİR BEY'e veda ettik.
Ressam Nurdan Güven Kırklareli'nde tanınmış bir aileden gelen sanatçıdır. Kırklareli'nin tarihi evlerini yağlıboya tablolara geçirmesiyle tanınmıştır. Bundan önceki iki sergisini gezip görmüştüm. Bu "YAŞAMDAN" ADLI 3. SERGİSİ oluyordu. Şimdiye kadar 50'ye yakın Yağlıboya Resim Tablosu meydana getirmiştir. Her sergisinde umutlu gördüğüm Nurdan Güven'i bu kez karamsar gördüm. Sorun sanatçı ve yazarlar için moral bozukluğundan kaynaklanıyordu. Sanatçılar, kitap yazarları için destek ve teşvik yok.
Ressam Nurdan Güven'in sergisinde Kırklareli'nde yıkılmış, yakılmış, ayakta duran bazı tarihi binaların yağlıboya tabloları yer alıyordu. Sayın Bekir Sıtkı Kocakundakçı Kırklareli'nde yıkılmış tarihi binaları resimlerinden ilk defa görüyordu. Mesela Kurtuluştan sonra yeni vilayet binası inşa edilinceye kadar Valiliğin çalıştığı Yayla'daki bina 1980 ortalarında bir Cumhuriyet Valisi tarafından yıktırılmış, yerine Polis Karakolu yaptırılmıştır. Nurdan Güven bu muhteşem, görkemli bir binanın fotoğrafını elde edip yağlıboya tablosuna geçirmiştir. Fakat bu konuda tarihi binaları, Kırklareli'nin tarihi dokusunu kurtarmak için bilinçli ve bilgili bir çaba sarfedildiği görülmektedir. Bu devam ederse birçok tarihi bina kurtulmuş olacaktır. Nurdan Güven'in yağlıboya tablosuna geçirdiği tarihi binalar da gelecek kuşaklara bir şeyler anlatacaktır. Ancak bu tabloların ressamdan alınıp KENT MÜZESİ yapılıncaya kadar bir yerlerde muhafazası gerekmektedir. Yanılmıyorsam Nurdan Güven'in daha önce yapıp sergilediği yağlıboya tarihi binalara ait tablolar Belediye tarafından alınmıştı.
Tarih ya kitaplarda, ya müzelerde ya da toprağın altındadır. Yaşayan tarihi koruma bağlamında Türkiye başarılı değildir. İnsanlarımız neyin tarih olduğu, neyin tarih olmadığı konusunda bir bilgi sahibi değildir. Mesela fotoğrafın birinci derecede belge olduğunu yeni yeni anlamaya başladık.
Benim arşivimde Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında gerçekleştirilen yapılar ve çeşitli faaliyetlere ilişkin yüzün üstünde FOTOĞRAF TABLOSU bulunmakta, onları muhafazada güçlük çekmekteyim. Nihayet sonunda bir yere konacaklar, Orada kalıp kaybolacaklardır. Hep böyle olmuyor mu?
Görüyorsunuz birkaç konuyu bir yazının içine aldım. Bu bir yanlıştır, tükeniştir. O noktaya gelmiş bir insanın söyleyeceği bitmiştir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol