ÖĞRENCİ HANGİ DERSTEN ZAYIFSA ÖĞRETMEN O DERS ÜZERİNDE DURUR

Bir okuyucum telefon ederek, genellikle yazılarımda "BİLGİ, KÜLTÜR, İRTİCA, KİTAP OKUMA, OSMANLILAR" üzeride çok durduğumu, bu hususun dikkatini çektiğini söyledi. Bu durumu açıklamamı istedi. "Tabii açıklarım" dedim. "Ama öncelikle MUSTAFA KEMAL ATATÜRK üzerinde daha çok durduğumu söylemeliydin" diyerek cevap verdim. O da "Görüşelim Hocam" dedi. Adını sormaya fırsat bırakmadan telefonu kapadı. Belliki bu kelimelerin içerdiği konular arasında onun canını sıkan hususlar var.
Geri toplumun okuyucusu ile yazarı hep bu tür sorgulama ile karşılaşmışlar, bazen tartışmalara girmişler, bazen de aynı fikir ve sorun üzerinde birleşmişlerdir.
Şimdi benim açımdan soruna gelelim:
Ben gazeteci yazar olarak tanınıyorum ama benim asıl mesleğim öğretmenliktir. Kırk yıl oldu emekli olalı. Gazetelere, dergilere yazı yazmaya 1947 yılında, öğrenci iken başladım. 68 yıldır yazıyorum, araştırıyorum, 69 yıldan da iki ay aldım. 25 yıl öğretmenlik yaptım. Bize okulda öğretmenlerimiz, "ÖĞRETMEN ÖĞRETMEK, ÖĞRENCİ ÖĞRENMEK İÇİN YER VE ZAMAN ARAMAZ" diye öğretmişlerdi.
Ben, öncelikle CUMHURİYET ÖĞRETMENİ'yim. Cumhuriyet öğretmeninin vazifesi halkın ufkunu karartmış olan CEHALET ile mücadele etmek, halkı Cumhuriyetin hedefleri doğrultusunda bilgilendirip bilinçlendirmektir. Bilgisizlik yüzünden halkımız bir takım geriliklere, olaylara teslim olmuştur. Ülkede yanlış ve yamuk şeyler olmaktadır. Bu nedenle doğruları halka söylemek gerektiğine inanıyorum. Yapabildiğim kadar onu yapıyorum, ışığımı halkın karanlığı üzerine tutuyorum. Ve öncelikle öğrenilmesi gereken sorunları, kavramları, konuları açıyorum, yorumluyorum, yurttaşlarımıza karşı sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum. Zira bunun CUMHURİYET HALKI'nın bilenler üzerinde hakkı olduğuna inanıyorum. Bilmeyenler bilenden daima alacaklıdır. Bunu öncelikle öğretmen (Emekli de olsa bu toplumda o her zaman öğretmendir, Hocadır.) Emekli de olsa yine öğretmendir. Ne diyor Din Uluları: "BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KÖLESİ OLURUM." Halkın bir şey öğrenmek için köle olmasını istemeyiz ve buna karşıyız. Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk, "YENİ NESİL SENİN ESERİN OLACAKTIR." Bugün memlekette cereyan eden olaylara bakarak bir Cumhuriyet Öğretmeni, "BU BENİM ESERİM" diyebilir mi? Öğretmen böyle bir nesil yetiştirmez ama ortada bir sorun vardır. Kalite kaybolmaktadır. Durum önlem alınmayı gerektirmektedir. Eğitim ve öğretimde önlem kaliteyi yükseltmek için sistemdeki yanlışları düzeltmektir. Her şey yamulmuştur. Size yaşadığım bir olayı anlatayım: 1976 yılında Kırklareli'nde bağımsız Belediye Başkanlığına adaydım. Yayla semtinde bir kahvede konuşuyordum. Yaşlı bir vatandaş: "Hocam Hacam sen vazifene dön. Senin söylediklerin bize gelmez. Bize Yamuk İnsan Lazım. Çünkü Biz Kendimiz Yamuğuz."
Gerçek bir şamar gibi yüzüme şakladı. Vatandaşa bir şey diyemedim. Derhal adaylıktan çekildim. Ve siyasi hayatımı da noktaladım.
Türkiye 1945 yılından beri çok partili hayatı yaşamakta, demokratikleşmeye çalışmaktadır. Ancak bir arpa boyu yol alamadık. Sandığın gücünü, değişimin gereğini öğrenemedik. Havanda su dövüyoruz. Zira donduk kaldık. Neden donduk kaldık?
Sevgili okurum bu açıdan eleştiride bulunmak istiyorsan yanlış yaparsın. Biz halkı bilgilendirecek yolları açmaya çalışıyoruz. Kırmadan, dökmeden kalkıp bir mum yakmaya çalışıyoruz. Aydınlıktan kimin şikâyeti vardır? Adama söylerler, "Madem şikâyet ediyorsun, kalk bir mum yak" derler. Ben bunu sana söylemek istemiyorum. Çünkü sen bu olaydan uzaksın. Senden önce halka hizmet etmenin gereğini anlayıp yapacaklar var. Sözüm onlaradır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol