OKUMANIN YER VE ZAMANI OLMAZ

Hep söylüyor ve yaziyoruz ki Türk halkinin kitap gibi yazili belgelerle tanismasi çok geç olmustur. Avrupali insanlar Osmanlilardan tam üçyüz yil önce kitabi taniyip okumaya baslamislardir. Onun için Avrupa ile aramizda 300 yillik bir Kültür ve Egitim Açigi vardir ve bundan dolayi Avrupa’nin gerisindeyiz ve de Avrupali degiliz.

Ileri ülkelerle Kültür ve Bilgi açigimizi nasil kapatabiliriz? Kapatabilir miyiz? Sorunumuz budur.

Bu gidisle, bu kafa ve düsünce ile bu açigi kapatmamizin olanagi yoktur. Kapatmak söyle dursun, açik giderek büyümekte, açi giderek genislemektedir. Avrupali, kitabi ekmek gibi tüketmekte iken, biz giderek kitaptan uzaklasmaktayiz. Yetersiz kütüphanelerimize gidenler yoktur. Oysa bizim Önderimiz Kurtaricimiz Gazi Mustafa Kemal cephede bile kitap okumustur. Savas cephelerine sandiklar dolusu kitaplar getirtmistir.

1922 de Mustafa Kemal ve ordu komutanlari Afyondadirlar ve Büyük Taaruz emri daha verilmemistir. Öyle bir zamanda Mustafa Kemal bir sabah  kaldigi evden disari çiktiginda bazi komutanlarla karsilasmistir. Onlarla biraz konustuktan, düsmanin durumunu sorduktan sonra, “Biliyormusunuz, gece Resat Nuri Bey’in (Güntekin’in) ÇALIKUSU romanini okudum. Çok begendim. ihmal edilmis Anadolu’yu ve genç bir hanim ögretmenin yasadigi zorluklari ne güzel anlatmis. Bitirince Ismet’e (Inönü’ye) verecegim. Sonra da sizler okuyun” demistir. Dogalki komutanlar sasirmislardir. Savas sirasinda cephede roman okunur mu diye düsünmüslerdir. Bu olayi Turgut Özakman da yazdigi ÇILGIN TÜRKLER kitabinda anlatir ve “Mustafa Kemal Farki da budur” der. Baska türlüsünü düsünmek yanlis olurdu zaten.

Abdullah Tekin de yazmistir. Mustafa Kemal, Çanakkale Zaferi’nden sonra atandigi Edirne’deki 16. Kolordu ile Diyarbakir ve Bitlis yöresine gitmistir. Oraya giderken yaninda Fransiz yazar Alphonse Daudet’in Sapho, Tarih-i Islam, Yasamak Kavgasi, Namik Kemal’in “Siyasi Makaleler”ini, Tevfik Fikret’in “Rubab-i Sikeste (Kirik Saz) gibi kitaplarini götürmüstür. Yeri gelmisken söylemek lazim. Türkiye’yi yönetenlerin içinde en sistemli, en disiplinli kitap okuyan Atatürk, Ismet Inönü, Bülent Ecevit Süleyman Demirel olmustur. Simdikilerin ciddi kitap okuduklari süphelidir. Bizi yönetenlerin kitap okuyup okumadiklari konusmalarindan belli olmaktadir. Seviyeli ve ufuk açici, düsündürücü konusan yöneticiler çok gerilerde kalmistir.

Batili insanlarin tatile giderken yanlarinda götürdükleri sey öncelikle kitap olmustur. Onlar için kitap hayati bir ihtiyaçtir. Bu nedenle onlar için kitap önemlidir. Kitabi yanlarindan hiç eksik etmezler, yolda, plajda, evde, kütüphanede kitap okurlar. Çünkü kitap bilgidir, kültürdür. Insana kisilik kazandirir, fark yaratir. Bizim kültürümüz, nasil yasiyorsak odur. Yani bir insana, bir topluma, bir halka bakin, nasil yasiyorsa, neler yapiyorsa, neler aliyor, neler satiyorsa, neler söylüyorsa kültürüne göre yapiyordur. Bu bakimdan okumak, Kitap Kültürü’ne sahip olmak uygarlasmak ve kaliteli olmak için çok gerekli olan seydir. Fakat ne yazik ki okumuyoruz. Ulusu okutmak için de bir gayretin içersinde degiliz. Bu yüzden baska uluslarin gerisinde kalmaktayiz. Uygarlik yarisini gerilerde bitirmek ayip degil mi? 

nazifkaracam@gazatetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol