ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E YAKLAŞIM

Türk ulusunu en çok sevmiş ve sevindirmiş olan Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 76. yıldönümünde saygı ve özlemle anıyoruz. Öldüğünden beri ona olan ihtiyacımız giderek artıyor. Açtığı ilerleme, çağdaşlaşma yolunda yorgun görünüyoruz. Oysa büyük Kurtarıcı '' Yorulsanız da beni takip edin'' demiştir. Ne yazık ki takip edemiyoruz çünkü onun ulusuna ne dediğini hala anlamış değiliz. Anlamak şöyle dursun, zaman geçtikçe ondan uzaklaşıyoruz. Uzaklaştığımızı biz de biliyoruz, dünyada bu gerçeği görüp söylüyor. ''Türkler Mustafa Kemal Çizgisi'nden ayrılıyorlar'' diyor.
Mustafa Kemal'i anlayıp anlatamadığımızı ulusun bir kesimi görmüştür. Ancak anlamakta geç kalmışlardır. Oysa Mustafa Kemal 10 Kasım 1938 de hayata veda ettiğinden itibaren KARŞI DEVRİM başlamış bulunuyordu. İlerleyen zaman içersinde de Mustafa Kemal'i bitirecek eğitime başlanmıştı. Onu Selanik ile Anıtkabir arasında kalan belgelerle ve çok kez ortaöğretim öğrencileri düzeyinde bilgilerle ele alıp anlattık. Bu bilgiyi yıllarca tekrar edip durduk. '' Atam Sen Kalk Ben Yatam'' der gibi TÖREN ATATÜRKÇÜLÜĞÜ, ÇELENK ATATÜRKÇÜLÜĞÜ'' yaptık. Hiçbir kesim onun '' Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir'' sözünü hayatla, uygarlıkla bağlantısını kitlelerce anlaşılır biçimde ortaya koymadı. Şu söylemini ise belki hiç duyan, okuyan olmadı:
'' Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum BENİM MANEVİ MİRASIM BİLİM ve AKILDIR. Zaman suretle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek olan aklın ve bilimin bulduklarıdır. '' Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimseyecek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ediyorsa benim manevi mirasçılarım olurlar.''
Görülüyor ki Mustafa Kemal Atatürk dünyanın kabul ettiği, insanlığın onunla kurtulduğu AKIL VE İLMİN REHBERLİĞİNİ, Yol Göstericiliğini ulusuna öneriyor. Fakat ne yazık ki okullar, üniversiteler bu doğruyu yetişen kuşaklara öğretemediler. Mustafa Kemal Osmanlının elinden devleti, mülkü, mülkiyeti ve karar verme yetkilerini almış, millete vermişler. Ona göre Millet, Memleketin hakiki sahibi ve efendisidir. Yani Mustafa Kemal bin yıl sonra Türk'ün devletini ŞAHSİ DEVLET olmaktan kurtarmış, milletin, halkın devleti yapmıştır. Bir başka anlamda Mustafa Kemal Atatürk, babadan oğula geçen devlet geleneğini Halkın Devleti yapmış, şahısların değil, milletin devleti haline getirmiştir. Cumhuriyeti ilan etmekle de tapuyu CUMHUR'un yani halkın, milletin eline vermiştir. Unutmayın ki Türk ulusu bin yıldan beri ŞAHSİ DEVLET ile yönetilmiştir. Mustafa Kemal'in yaptığı devrim kapsamında devletin TÜRK'ÜN DEVLETİ olması tarihin en büyük olayıdır. Biz bunları yetişen kuşaklara öğretmedik, yorumlayıp, açıklayıp anlatmadık. Mustafa Kemal'in yaptıkları ile milletin yönünü, yörüngesini, kafasını ve düşüncesini, zihniyetini değiştirdiğini bunu amaçladığını açıklayamadık ve tabii anlatamadık. Ondan sonra da nerede yanlış yaptığımızı araştırmaya başladık. Fakat YANLIŞI ARAYANLAR GEÇ KALMIŞLARDIR. Çünkü zamanımızdaki TÜRK DÜŞÜNCESİ ile Mustafa Kemal'i anlatmak mümkün değildir. YENİ BİR DÜŞÜNCE DEVRİMİNE TOPLUMSAL AKLA İHTİYAÇ VARDIR. Bir başka ifade ile rafine edilmiş LAİK KÜLTÜR'E muhtacız.
Not: Değerli yazar S.Demiraco sen de ATATÜRK'Ü o engin Tarih bilginle anlat. Toplumun söyleyeceklerine ihtiyacı var. Bilesin.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol