Çocukluk günleri saflığın, temizliğin, arkadaşlığın, çocuk oyunlarının oynandığı, mahallede coşkunun yükseldiği anlardır. Çığlık çığlık futbol oynardık.
07.08.2014 günü Cumhuriyet Kitap Eki. Şiir Atlası şair çevirmen Cevat Çapan. Andrea Raduloviç'in Çocukluk şiirinin son beş mısrasını sevdim. Çocukluk: Gözle görülmez bir güç/Azar azar kemiriyor beni/ Ben artık ben değilim/ Bu bardak tuhaf/ Kemirilmiş bu taç da/ Ama çok iyi biliyorum/ Hem de yüzyıllardan beri/ Ki şiir dünyada/ En önemlidir/ Çocukluk gibi.
Şair Andrea Raduloviç'in Çocukluk şiirinin son beş mısrası çocukluğun önemini vurgular. "Şiir çocukluğumuzdadır. Şiir sokaklardadır." Cümlelerini TRT Akşama Doğru programını sunan Seynan Levent'in konuk ettiği bir şairden duymuştum. 1990'lı yıllardı. Beş altı mektubum Seynan Levent'in programında okunmuştu.
Cuma günleri bir konu veriliyordu. O konudaki görüşlerinizi Seynan Levent'e gönderiyordunuz.
Akşama Doğru programı edebiyat ve sanatın önemsendiği güzel bir programdı. Sanatın, edebiyatın güçlü olduğu toplumlarda vicdanın yeri büyüktür. Sanatçıya, edebiyatçıya, yerel araştırmacıya ve tarihçiye gereken saygı gösterilir.
Günlük siyaset labirentlerinde dolaşan insanlar yalnızlığa sürüklenir. Çalışkan, üreten, hizmet eden, halkını seven gönüller yarınlarda yaşayacaktırlar.
Her siyasi görüşle merhabam vardır. Günlük gazeteleri, köşe yazılarını okurum. Yerel medya önemlidir. Yerel haberleri, yerel yazarların köşe yazılarını okurum.
Kendi öz dünyamda eşitlikten, sevgiden, özgürlükten, kardeşlikten yanayım. Emperyalist savaşların yıpratıcı, kahredici yönleri insanlığı kederlendiriyor.
Yerelden evrensele doğru yürürken ufkum geniştir. Uçurumdan bakarken uçurum çiçeklerini görürüm. Özlemlerimiz, umutlarımız, hülyalarımız vardır.
"Yaşasın Edebiyat!" diyen şairlerimiz vardır. Hasrettir üçüncü dünya ülkeleri, huzura, kalkınmaya, mutluluğa… Sevgiye… Yıllar geçer güzel günlere, maddi manevi huzura hasret kalırsınız.
Bencil politikacılar günlerinizi yıllarınızı eskitmişlerdir. Oturup bir kahve içimi dostça muhabbet edemezler. Gerginlikleri ile toplumu kederlendirirler.
Güzel günlere hasret kırk yedi yıl geçmiştir. 1967 yılı yazında gençler sınavlara girerken üniversitelerde siyasi, ideolojik tartışmalar başlar. Boykotlar, işgaller sürer giderdi.
Yıllarca hiçbir reform yapılmazdı. Üniversitelerde profesör anlatır, siz defterinize not alırsınız.
Yazılı, sözlü sınavlar çok zordur. Kenar köşeden sorular çıkar. Sözlüde bir kazık soruda nakavt olursunuz. Günde sekiz saat çalıştığınız olmuştur. Yemekler fakülte civarında çok pahalıdır. Az kuruya, az pilava talim edersiniz.
Kaldığın akraba evinde özel ders çalışacağın bir oda yoktur. Okul kütüphanesinde, okula yakın kütüphanelerde, yazın parkın bir köşesinde bütün sene tuttuğunuz ders notlarını çalışırsınız. Yıl kaybınız olur. Ders kaybınız olur. Kardeş kavgaları elem günleridir.
Burnundan kıl aldırmayan partilerin genel başkanları toplumu germede birbiriyle yarışırlardı. Çok zor günler geride kaldı dersiniz. Ama garp cephesinde bir değişiklik yoktur. Yaş yetmiş olur. Ömürler geçip gitmiştir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol