Bir Alman şairi, “Almanya'nın kalbi ormanlarında atar" der. Ormanların yararlarını bizden daha iyi bildikleri için mi ormanlarını koruyorlar yoksa ormanların hayatın devamında pay sahibi oldukları için mi? Her neyse adamlar ormanlarını koruyorlar: Avrupa’ya MEYVESİZ AĞAÇ yapan ormanları koruma nedenidir? Yeryüzünde toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünden biri ormanlardır. Dünyada iki çeşit bitki örtüsü vardır. Biri otsu, diğeri odunsu bitki örtüsüdür. Odunsu bitki örtüsü sert kabuklu, otsu bitki örtüsü mevsimliktir, Avrupalı insanlar bu bitki örtüsünü korumakta erbabtırlar. 1878 yılında Bulgaristan ve Roma'ya yaptığı bir gezide her iki ülkeyi bakımlı bir park gibi görüp yazmıştım.
Ormanlar toprağın en güçlü bitki örtüsüdür. Toprağın aşınmasını önlediği gibi, Yaban Hayatınının da korunmasına yardımcı olur. Ancak biz ormanlarımızı, ormanlarımız içinde yaşayan av ve yaban hayatını hor kullanıyoruz. Bu noktada ormanların en büyük düşmanının iki ve dört ayaklı keçiler olduğu söylenir. Bugün ormanlarımız düne göre epey zaiyat vermiştir. Ormanların sınırları geriye çekilmiştir. Av ve yaban hayatı büyük ölçüde azalmıştır.
Bu ülkenin kurtarıcı Büyük Önder ATATÜRK bataklığı kurutup orman yetiştirmiştir. Kurak ve çorak yerleri yeşillendirmiştir. Ulusuna örnek olmuştur. Fakat görülüp anlaşılıyor ki ÖNDERSİZ bir toplumun varlığı işimize gelmektedir. Sözü uzatmanın bir anlamı yok. Prof. Dr. Salih Özbavadan bir yazısında bu şiire yer vermiştir.
"Ben bir ağaç tanıyorum, tanyeri kızıllığında,
kendi kendini büyüten büyük yalnızlığında.
Kuşlara seviniyor ve şafağın söküşüne
ben nasıl seviniyorsam, Tanrı'nın her gününe.
Geçen ömrü kesinlikle takmadığı besbelli
ben nasıl umursamazsam cennetle cehennemi.
…Ey ağaç,
Sen bilmezsin ki o uzak dalgınlığında,
biz ikimiz tutsağıyız aynı gücün aslında-
acımasız yazgımızca her an izlenmekteyiz
yani birbirine ait benzeş varlıklarız biz.
Ömür mumum yavaş yavaş sönmekte seziyorum
Bu demek ki bitmek üzere tansıksı güzel oyun;
Bu demek ki beklenmedik en katil bir şafakta
Seni de boğazlayacak görülmeyen bir balta…
Her şeyim susacak benim. Dilim de dolaşacak.
Senin yeşil kanın akıp benimkine koşacak
Ve sen yükleyip ruhumu en süratli teknene
Geçirip götüreceksin zaman ötelerine…
Ve bir daha ne kuş sesi ne de doğuşu ay'ın…
Bir daha başka bir dünya- sen hem tabut, hem de haç-
Benim son sığınağım, kader dostum ey ağaç,
Neredesin- senin için önceden ağlayayım."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol