Yazı köyde birtakım zirai faaliyetlerle geçiren Araştırmacı Yazar Bünyamin Çakır'ın davetlisi olarak emekli hakim Bilal Bilici ile Beypınar Köyüne gittik. Köy, benim ve Sayın Bilal Bilici'nin yabancısı bir köy değildir. Daha önce bu köye gitmişliğimiz vardır.
Köy, bizim sözlüğümüzde kırsal kesimde bir yaşama biçimidir. Köyler, uygarlığın olmadığı yerlerdir. Türkiye bir zamanlar "KÖYLER MEMLEKETİ" olarak anılırdı. Şimdilerde köylerin adını anan yoktur. Hatta köylere giden de yoktur. Aksine, 60-65 yıldan beri köylerden kaçış vardır. Köyler boşalmaktadır. Kuzulu Köyünden Davut Güçlü'nün dediği gibi, bu yüzden köyler ihtiyarlamaktadır. Yani köylerde yaşlı nüfus kalmaktadır. Bu Türkiye'de ortaya çıkan yeni bir sorundur.
Bünyamin Çakır Beypınar Köyünde ekonomik değer ifade eden işlerle meşgul bir aydındır. Bu vesileyle de yazı köyde geçirmektedir. Köyde, köylünün içinde bulunmaya özen göstermektedir. Bilal Bilici ile köye gittiğimizde onu 7-8 yurttaşla kahvede sohbet ederken bulduk. Kahvenin önünde, peykeye oturup sohbete dahil olduk. Konuşmalara katılanlar köyden Hüseyin Adıcan, Necmettin Türkmen, Feridun Ergüne, Mehmet Şahin, Nevzat Keskin, Hayrettin Dallı ve Nusret Kesin'di. Hepsinin, köyleri üzerine düşünceleri, fikirleri vardı. Ormaniçi bir köyde yaşıyorlardı. Fakat orman onlar için yasaktı. Yani ormanların bekçiliğini yapmaktan öte ormanla fazla bir ilişkileri yoktur. Bünyamin Çakır orman köylüsünün yoksulluğuna parmak basarken bir öneride bulunuyor. Ve orman gelirlerinden (çiftçiye yapılan destek gibi) destek yapılmasını, Orköy'ün sonuç vermeyen yardımlarını bu şekle dönüştürmenin yararlı olacağını söylüyor. Orman Köylüsü ile ormanlar arasında standart bir denge ve ilişki kurulmasının yararlı olacağı üzerinde duruyor. Gerçekten orman köylerinde ORMAN-İNSAN İlişkisi orada yaşayanlardan yana bir özellik taşıması gerekir. "İNSAN" ve "SORUNLARI" her şeyden önce gelir.
Orman Köylüsü yoksulluktan nasıl kurtarılabilir? Sorun bu. On milyon dolayında orman köylüsü var. Ormanlar içinde yaşayanların korunması kadar ormanların da korunması gerekir. Ormanların ve içinde yaşayan insanların korunmalarının bir denge içerisinde olması gerektiğini yukarda söylemiştik. Orman köylüleri de farklı bir şey söylemiyorlar. Orman içinde ne tür işler yaparlarsa gelirlerini arttırabilirler, geçimlerini sağlayabilirler? Mesele burada. Bunu elbette ki ormanların korunmasını isteyen Orman Bakanlığı düşünecektir. Bir çare bulacak ki bu insanlar orman içinde yaşamanın zevkine varmış olsunlar. Ünlü şair Fuzuli bir şiirinde der ki:
"Dert çok hemdert yok. Düşman kavi, talih zebin."
Yani dert çok fakat derdimizi anlatacağımız kimse yok. Düşmanlarımız güçlü, kuvvetli, buna karşılık talihimiz zayıf.
Bu bir kader midir? Değil elbet. Orman içinde veya orman kıyısında yaşamak belki şanstır ancak ormandan da bir gelir sağlamak şartıyla…
Ne diyelim? Ormanları koruyan, ormanları yakmayan bir halk varsa onu düşünmek lazım.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol