Varşova Paktı çöktüğünden beri dünyada SAVAŞ DOKTRİNİ değişmiş bulunmaktadır. Daha önce savaşmak için silahlanan devletler bu uluslararası olay meydana geldiğinden beri BARIŞ İÇİN SİLAHLANMA süreci başlamıştır. Mesela o zaman CEPHE ÜLKESİ olan Türkiye. Varşova Paktı dağıldıktan sonra Türkiye KANAT ÜLKESİ olmuştur. Fakat gerek NATO gerekse dağılan, çöken Varşova Paktı ülkeleri silahlanmaya devam etmişlerdir. Bu yeni duruma "BARIŞI KORUMAK İÇİN SİLAHLANMA" denmiştir.
Bu Savaş Doktrini uluslararası, ülkeler arası anlaşmazlıkların çözümü daha çok Birleşmiş Milletler zemininde aranır olmuştur. Çıbanbaşı Yerler'deki çatışmalara, özellikle Nato sınırları içindeki çatışmalar böyle önlenmiştir. Anlaşmalar uyarınca Türkiye buralara askeri birlikler göndermiştir. Mesela, Afrika'ya, Bosna Hersek'e, Afganistan'a Ortadoğu'ya gönderilen birlikler Barışı Koruma, Savaşı Önleme vazifesi ile gitmişlerdir. Son Suriye Krizi, Arap Baharı'ndan sonra bu uluslararası anlaşmazlıklarda, çatışmalarda BARIŞI KORUMA ve KOLLAMA esas alınmıştır. Aslında bu tür uluslararası müdahaleler KORE SAVAŞI'ndan beri vardır. Yanılmıyorsam İlk Birleşmiş Milletler Ordusu o zaman kurulmuş, o zaman silahlı çatışmaya müdahale edilmiştir.
Muhtemel Suriye Savaşı şimdilik kalkmıştır. Bu savaşa iştirak edecek ülkeler şimdilik savaşı kenara koymuşlardır. Bu uluslararası olayda dikkati çeken silahlı gövde gösterilerine rağmen bu ülkeler savaşı önlemek hususunda çözüm formülleri bulmuşlardır. Bunda yani silahlı çatışmayı önlemede Ortadoğu'nun stratejik konumu da rol oynamıştır. Çünkü Ortadoğu'da bir savaş çok çabuk uluslararası bir Dünya Savaşı'na dönüşebilecek cinsten olmaya namzet bir savaştır.
Türkiye baştan beri Suriye'de savaşın önlenmesini istemektedir. Hatta tek başımıza bu iç çatışmayı durdurmak için müdahale edeceğimiz havası doğmuştur. Neyseki sağduyu sayesinde böyle bir yanlış önlenmiştir. İşin içine Amerika, Rusya, İngiltere, Avrupa Birliği girmiştir. Savaşın boyutu küçültülmüş, ÖLÜM GAZI'nın devri Suriye'den Birleşmiş Milletler'e havale edilecek noktaya gelmiştir.
Ortadoğu'da cereyan eden bu olayların arkasında Amerika'nın açıkladığı Ortadoğu Planı vardır. Bu plana göre Amerika 27 ülkenin sınırlarını tekrar çizmek istemektedir. Sınırları yeniden çizilecek, değişecek Ortadoğu ülkeleri arasında Türkiye'de vardır. Bunun anlamı Türkiye'nin bölünmesidir. Amerika Türkiye'nin güneyinde ve doğusunda bir harita değişikliği ile Yeni Bir Ortadoğu yaratmak istemektedir. Ancak bu Arap ülkelerini birbirine düşürmekle olacağı öngörüldüğü için iç çatışmalar körüklenmektedir. Ortadoğu'da istikrarsızlık elbette ki Türkiye'yi etkileyecek, huzursuz edecektir. Onun için çok dikkatli, çok duyarlı olmak zorundayız.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol