Balkan ve Ortadogu tarihçiligi üzerinde dünyada otorite olan Prof. Dr. Halil Inalcik bundan bir süre önce Osmanli Devleti’nin 1299 da Sögüt Kasabasinda kuruldugunu dogru olmadigini, Osman Bey’in devleti 1302 yilinda Yalova’da kuruldugunu ileri sürdü. Onun çagdas ünlü tarihçi Ilber Ortayli, Halil Inalcik’i överek söyledigi üzerinde durdu bilginin dogru veya yanlis olduguna vurgu yapmadi. Böylece Osmanli Devleti’nin kurulus yili ve yeri tartismali olarak ortada kaldi.
Osmanli Devleti’nin Köprülüler Sülalesi’nden gelen Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün “Osmanli Devleti’nin Kurulusu” adli kitabini birçok defa okumus ve bu bilgileri gerçege yakin bulmusumdur. Fuat Köprülü devletin bugün bildigimiz sekliyle 1299 da Sögüt Kasabasi’nda kuruldugunu söyleyip yaziyordu. Osmanli Devleti’nin bu bilgiyle yola çiktigini belirtiyordu.
Prof. Dr. Fuat Köprülü bir tarih bilginidir. Bildigim kadariyle kendisi lise mezunudur ama Profesör olmustur ve de dünyanin birçok ünlü üniversitesi kendisine Fahri Tahri Doktorlugu ünvanini vermistir. Bu nedenle bilgisine itibar edilirdi. Dünyaca taninmis biriydi. 1950 yilinda iktidara gelen Demokrat Parti’nin Adnan Menders Hükümetinde Disisleri Bakani idi. Onun zamaninda patlak veren Kibris Olaylari üzerine bir Avrupa seyhati dönüsü gazetelere yaptigi açiklamada, “Kibris’ta Türk yok. Bu nedenle ilgimiz de yok” mealinde bir sey söyleyerek büyük bir bilgi yanilgisina da düstügü tarihten sabittir.
Tekrar konumuzun basina dönersek Osmanli Devleti’nin Bizansin Sinirboyunda 1299 veya 1302 yilinda kurulmus olmasi kurulusuyla ilgili bilgide fazla bir degisiklige yol açmaz. Bence devletin Bizansin sinirlari dibinde kurulmus olmasinin daha büyük bir anlam tasidigi üzerinde durmak gerekir. Osmanli Devletinin Bizans’in burnu dibinde kurulmasinin elbette sosyal, siyasal ve özellikle ekonomik hedefleri vardir. Süphesizki devleti kuranlar daha o zamanlar Bizans’in çökmekte oldugunu, sinirlarini koruyamicak durumda bulundugunu görmüslerdir. Kurulduktan sonra da Bizans hakkinda ayrintili bilgi edinme çalismalari yapmislar, Bizans’in içine akinlar düzenlemislerdir. Bu akinlar sirasinda yalniz bilgi degil, ekonomik degeri olan kaynaklar da elde etmislerdir. Ancak yine de Bizans, Osmanlilar tarafindan kusatilmis olmasina ragmen 150 sene daha ayakta kalmayi basarmistir. 1453 Fatih Bizans’in bin yillik varligina son verirken, bu devleti tasfiye etmekte fazla zorlamamistir. Atatürk, Istanbul’un fethini degerlendirirken Osmanlilarin bilgi ve teknolojiyi kullanma açisindan Bizanslilar’dan üstün oldugunu söylemistir.
1300’lü yillarda Anadolu Beylikler’in egemenligi altinda iken Osmanogullari’nin tarih sahnesine yeni bir devletle çikmis olmasi çok akillica bir hareket olmustur. Devletin kuruldugu zaman, oturdugu cografya özenle seçilmistir. Tarihçiler bu noktaya dikkati çekmislerdir. Sonuç itibariyle Osmanlilarin gerek devletin kurulusunda gerekse daha sonra izledikleri fetih strateji ve hedeflerinde çok akilli hareket ettiklerini göstermektedir. Onlar Dogu politikasindan ziyade Bati politikasina, kara harekatina agirlik vermislerdir. Fakat sonuçta Osmanli’nin enkazi, kültürü ve tarihi Cumhuriyete miras kalmistir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol