OSMANLI SULTANLARINDAN SONRA DA MÜNECCIM ISTEYENLER OLDU

Bozkurt Güvenç, Cumhuriyet Gazetesi'nde yazdigi "Buruk Bir Bayram Haftasi" adli yazisinda "..Osmanli'nin dagilma sürecine girdigi dönemde Sultan'in yani Padisahin Alman Åzansölyesi Bismarke'tan üç müneccim istedigini, Bismarke'in verdigi yanitta bu müneccimlerin kendi ülkesinde ve devletinde bulundugunu, bunlarin "MALIYE, ASKERIYE, ILMIYE" oldugunu belirterek, Almanya'nin bu üçlü sistem üzerine kuruldugunu vurgulamistir. Yani Bismarke, Osmanli Padisahi'na devletin bu üç faaliyet alanina dikkat et. Bunlar saglamsa, iyi çalisiyorlarsa devlet ayakta, saglam demektir.
Gerçekten Osmanli Devleti'nin Duraklama, Gerileme ve Dagilma süreçlerine baktigimizda bu üç kesimde Osmanli Devleti'nin sorunlar yasadigi, yöneticilerin devletin bu faaliyet alanlarini zamanin gidisatina göre hazirlayip kullanmadigi görülmektedir. Devlet ödeyemeyecegi kadar borçlanmis, askeri kesim zamana uygun olarak donatilamamis, ilim alani ihmal edilmis, devlet 1918 Mondros, 1920 Sevr Anlasmalari ile kendisini tarih sahnesinden  çekmistir.
Cumhuriyeti kuranlar bu tarihi olaylari hem yasamislar, hem de bundan ders çikarmislardir. Bu nedenle kurduklari Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne Devlet Disiplini, akilci ve faydaci bir yapi getirmisler, planli, programli çalismasini saglamislardir. Bu 1950'ye kadar böyle gitmistir. 1950 itibariyle baslayan çok partili hayatta ve demokratiklesme sürecinde bu gelenek rafa kaldirilmistir. Fakat sonuçta görülmüstür ki 1958 yilinda devlet 5 milyon dolar bulamaz duruma düsmüs, Alman Kalkinmasi'nin mimari Prof. Herat Türkiye'ye çagrilarak, hastalanmis Türk ekonomisine teshis koymasi istenmistir. O da zamanin Basbakanina demistir ki, "Sayin Basbakan iki kere iki dün dört eder ve dünyanin her yerinde bu böyledir. Ekonomiyi disipline edecek, plan ve programa baglayacaksiniz." Ancak o zamanki Basbakan kemer sikma anlamina gelen bu tavsiyeyi dikkate almamis, Alman iktisat profesörüne "Bizde iki kere iki dört degil, bes eder" deyip tavsiyelerini kulak ardi etmistir. Sonunda ikbal ve iktidarini kaybetmistir. 27 Mayis 1960 Devrimi olmustur.
1960 yilina gelindiginde iktidar degisikligi ile geçmisten ders alinarak, planli-programli bir süreç baslatilmis ve bu amaçla Devlet Planlama Teskilati kurulmustur. 1963 yilinda Basbakan Ismet Inönü zamaninin büyük bir bölümünü Devlet Planlama'da plancilarla geçirmeye, konusmalarinda planli çalismanin ve kalkinmanin önemine vurgu yapmaya baslamistir. Zamanin muhalefet lideri Demirel ise alayvari bir tarzda, "Bize plan degil, pilav lazim" demistir. Oysa Ismet Inönü, Osmanli Padisahi'nin istedigi üç müneccim yerine dünyanin ünlü ekonomi bilginlerini Türkiye'ye getirtmis, onlarin fikir ve görüsleri dogrultusunda devletin maliyesini, ekonomisini akilci ve gerçekçi bir uygulama biçimine sokmustur. Çagrilan Ingiliz Ekonomist Kaldor verdigi raporda, "Dar bogazdan kurtulmaniz için 24 saat yerine 25 saat çalismayi" önermistir. Çünkü Demirel yönetiminde devlet 70 cente muhtaç duruma gelmistir.
Atatürk zamaninda dünyanin en denk bütçesi Türkiye'ninki idi. Devletin geliri ve gideri denk hale getirilmisti. Inönü de bu Mali Disipline uymus ve hatta daha kati kurallarla maliyeyi ayakta tutmaya özen göstermistir. Bu yüzden kendisine yaptigi tasarruflar nedeniyle "SIKI" demislerdir. O da muhaliflerine "Beytül Mala El Uzattirmam" diye karsilik veriyordu. Yani "Devletin hazinesine kimse elini uzatmasin" diyordu. Atatürk'ten, tarihten ders almis bir hali vardi. Çünkü onun müneccimleri bilim adamlari idi. Onlar için iki kere iki dörttü, ona uymak zorunlulugu vardi. Bundan dolayi geçmis gelecek için hep ders olmustur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol