Türkiye'nin gündeme gelmeyen, gündemde pek kalmayan sorunlari gündemi isgal edenler kadar önemlidir. Mesela gündemde olmayan çiftçi sayisi 7 milyondan 5 milyona geriledi. Iki milyon çiftçi tarim alanindan nereye gitti? Çiftçiligi birakip isçilige geçtiklerini varsaysak, bu vasifsiz isçiler nereye istihdam edilmis olabilirler acaba? Yoksa köylerde issiz güçsüz mü yasamaktadirlar? Bu konuda dogru dürüst bir bilgi yoktur. Oysa sorun büyük önem tasimaktadir.
Çünkü çiftçi sayisinin azalmasi ile ekili alanlarda da azalma olmustur. Bir bilgiye göre Türkiye'de 2.5 milyon hektar olan tarim alani son yillarda önemli ölçüde azalmistir. Bu durumda bir ülkede hayvancilik gerilemisse, ekili alan miktari azalmissa elbet orada ciddi bir sorun var demektir. Netekim Türkiye bugday ve hayvan ithal eden ülke olmustur. Aslinda Türkiye yalniz bunlari disaridan satin almiyor birçok tarimsal ve hayvansal ürünü disaridan satin almaktadir. Geçen yil et açigini kapatmak ve fiyat istikrarini saglamak amaciyla dis ülkelerden onbinlerce ton et ve kasaplik hayvan ithaline izin verilmistir. Åzimdi de marketlere kasaplik hayvani ithal edebilmeleri için izin verilmistir. Bugün Türkiye'de bakkallari bitiren 1500'den fazla market bulunmaktadir. Onlar Ramazan Ayi'nda halka ucuz et yedirebilmek için et ithalatina hazirlanmaktadirlar.
Yetkililer et açigini, nüfus artisindan ileri geldigini söylemektedirler. Bunun dogru oldugunu kabul etmek mümkün degildir. Zira Türkiye'de insanlar et yemiyorlar, yiyemiyorlar. Çünkü yoksulluk var. Sözgelimi Avrupali yilda kisi basina 175 kilogram et yerken Türkiye'de ki insan 7 kilogram yemektedir. Bu durumda et açiginin, hayvan sayisinin azalmasinin baska nedenleri olmak lazim gelir. Bir bilgiye göre halk yoksulluktan kapisinda bulunan birkaç bas hayvani satmak zorunda kalmistir. Yerine bir sey koyamamistir. Köylüler anlatiyorlar ve diyorlar ki birkaç yil içersinde sigiri, hayvani olmayan köyler çogalacaktir. Köy içinde hayvan bakiminin yasaklanmasinin da bunda rolü vardir. Tabii baska sebepler de söz konusudur. Köylü insani, özellikle gençler köyde kalip hayvancilik yapmanin yerine kentlerde bir ise girmeyi daha uygun bulmaktadirlar. Köyün genç kizlari da evlenmede bu sarti ileri sürmektedirler. Köylerde bundan kaynaklanan baska sorunlar henüz su yüzüne çikmis degildir. Yoksulluktan gençlerin evlenemediklerini de suraciga not düsmeyi ilgilenenler, bilgilenmek isteyenler için uygun buluyoruz.
Gençlerde Tarim Bakanligi'ndan üst düzeyden bir yetkilinin Trakya yerel gazetelerinden birinde açiklamasi vardi. Yetkili Cumhuriyet tarihinin en acikli itirafinda bulunuyor ve diyor ki, "Türkiye tarimsal özürler bakimindan hiçbir zaman yeterli hale gelmemistir." Yani yetkili diyor ki Türkiye hiçbir zaman kendini besleyemedi. Üretimi hep açik vermistir. Demek oluyor ki Türkiye tarimda geridir, kendisini besleyecek durumda degildir.
Türkiye nüfusunun yarisindan fazlasi yakin zamanlara kadar köylerde yasiyordu ve tarimla geçiniyordu. Hayvancilik yapiyordu, bag bahçe islerinde çalisiyordu, tarim isçiligi yapiyordu ve köyde yasamaya devam ediyordu. Ne oldu da Türkiye 6-7 milyon çiftçi ile kendisini besleyemez duruma geldi?
Görülüyor ki Türkiye son yillarda yanlis politikalar nedeniyle bir açmaza düsmüs, tarim ve hayvanciligini bitirmistir. Bu gerçekten böyle ise bir tarim ülkesine, bir köylü memleketine bu yakismiyor. Biz bugday, pamuk, et ve hayvan satmaliyiz. Daha fazla et yiyen, daha fazla süt içen, daha fazla sebze, meyve, kuruyemis tüketen bir ülke olmaliydik. Ne yaptik? Ormanlarin sinirlarini daralttik, orman arazilerini satmaya basladik, topraklari zehirledik, av ve yaban hayatini bitirdik, sulari ve topragi kirlettik, kentlerin tarihi dokusunu koruyamadik ve öyle bir noktaya geldik ve getirildik ki birileri bizi bu topraklarda emanetçi zannedecektir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol