ÖZLEDIM

Sizlerden üç hafta gibi bir zaman ayri kalmak, sevgiliyi askere yollamakla esdegermis. Sizleri çok ama çok özledim. Megerki ne çok alismisim. Öznur Hanimefendinin söyle çatikkasli bir sekilde tam da sigarasindan bir duman nefeslerken "nasilsin Mustafacigim, ne var ne yok" demesi ve pesinden mesgul biri olarak vede herseye ragmen gözlerimin içine bakarak tekrardan yine de "nasilsin, iyimisin" demesi beni vede su meshur dalginligimi bir anda dikkate davet etmesi. Her seyin takipçisi vede isinin titiz olarak takipçisi, dikkatinin ölçüsü hiç belli olmaz zira hiçbirsey gözünden kaçmaz. Unutmaz. Bizim Zekeriya Dinçkol'da hiç kimseyi kirmasin diye nazikligin ve beyefendiliginin içinde bir baska ayricalikli degerdir. isini titizlikle sürdüren bu arkadasim çalisirken, nasilsin, iyimisin diye sorarsan o da is dalginligi arasinda "iyiyim" der çalisiyor ya konusmalarinin diger kismini taksitle söyler. Karsi karsiya yada yan yana olun fark etmez yaninizdan kaybolmus gibidir. Sizinle konusurken bir anda bir is söylenirse, hemen konusmayi keser yürür gider vede nerede kalmistik demez çünkü unutmustur. Böylesine mesguldür. Önadim'da çalisanlarin tamami iyi niyetli piril piril genç insanlar. Onlarin yetistiricilerine saygilarimi iletiyorum. Haa unutuyordum. Önadim personelinin içinde birde Serap Hanimefendi var ki makale yazimi götürdügüm zaman o benimle ilgileniyor. Davranisi aynen söyle "Hocam hosgeldiniz, taze çayimiz var. Ne ikram edeyim. Senin yazilarini ben bilgisayara aktariyorum. Ne olur hatam olursa bana söylermisin." Bütün bunlari söylerken çok saygili çok efendice davranisi hemence dikkati çekmektedir.
Önadim çalisanlarinin tamamini çok seviyorum. Bir de gazeteyi basan biri var ki her karsilasmamizda, gözlerinin içi gülerek ve çok sevecen davranisi ile "nasilsin abi, nerelerdesin, kendini özletme, geçerken bana ugramiyorsun" diyerek saygisini en iyi mühürleyenlerden birisi.
Öznur Tüzün Hanimefendi öyle seçimler yapmis vede deneyerek bilerek prensiplerini de öyle iyi bir sekilde uygulamis ki, gazete çalisanlari tam bir anlayis ve isin sorumlulugunu bilerek kenetlenmis bir birliktelik içindeler. Samimiyetleri çok güzel. Hatta yaramaz olan biri tesadüfen aralarina girmis ise barinmasi imkansiz. Yaramaz olan zaten kendiliginden çekip gitmek zorundadir. Gazete her yerde oldugu gibi yerelin özelliklerinin tamamini bünyesinde tasirken bir gün Öznur Tüzün'ü tamamen tesadüfen telasli gördüm. Üzgündü, telasliydi, aksam üstü idi. Samimiyetimize dayanarak kendisine nedenini sordum. Bana olan saygisinin vede güveninin tamligindan olacak ki aynen söyle dedi "biliyorsun bir kaç gün istanbul'da idim. Oradaki isleri hemen bitirip hemen dönmeye çalistim. Geç kaldim" dedi. Ben hala sorunun cevabini alamadim dedim. "Mustafa bu gün çocuklarin maaslarini ödemem lazimdir. Bankalar kapali, para çekemedim" dedi. Ben de ne var bunda hayirlisi yarin ödersiniz dedim. Dedim ama pisman oldum. Hemen kaslarini çatarak "olur mu öyle sey. Kendilerinin özel ödemeleri vardir. Moralleri bozulur" dedi. Ben de içimden böyle olaç patron dedigin düsündüm. O arada çocuklarin birine de çok aciktim suradan bana bir poça alin dedi. Böylesi bir gazete çalisanlarinin içinde bulunmak güzel olmaz mi. Tabiki sizi özledim. Nasipse artik KIRKLAR'DAN adli kösemde makalelerime devam edecegim. Merhaba sevgili okurlarim. Merhaba ÖNADIM gazetesi. Hosçakalin... Mustafa Ermis mustafaermis@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol