Cumhuriyet Bayramı'nın tartışılmasından sonra CUMHURİYET'in kendisi mi tartışılacak bilmiyoruz. Gerçi Cumhuriyetin yaşam biçiminden başka türlü bir yaşam biçimi her ne kadar bazı çevrelerde konuşuluyor, tartışılıyorsa da şimdilik bu konu gündemde değildir. Konu bizim de gündemimizde değildir. Milli Mücadele dediğimiz özgürlük ve bağımsızlık savaşı bugünkü Türiye'yi var eden sürecin Yol Haritası'dır Ancak haritayı çizenler bu yola yokluk ve yoksulluk içerisinde çıkmışlardır. Bilindiği üzere 1919 da Mustafa Kemal Erzurum'a vardığında Padişah tarafından tutuklanması istenmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal askerlikten istifa etmiştir. Mücadelenin önderliğine maaşı ve parası olmayan biri olarak soyunmuştur. Bu yüzden onunla beraber olanlar, Erzurum'dan Sivas'a gidecekleri sırada benzin ve para sıkıntısı çekmişlerdir. Bir yabancının Mustafa Kemal'in aracına benzin verebileceği önerisi ise reddedilmiştir. Bu yiyecek ve para sorunu her zaman Mustafa Kemal'in önüne çıkmıştır. Türkiye'yi kurtaracakların, devleti yeniden kuracakların parası yoktur. Yabancılardan yardım almayacak kadar da onurlu ve gururludurlar. Büyük Millet Meclisi'nin 1920 de açılması sıralarında Mustafa Kemal Ankara bakkallarına borçlanmıştır. Milletvekilleri her gün fasulye yemekten bıkmışlardır. Mustafa Kemal etli yemekler için para harcanmasına razı değildir. Meclis Muhasebesine bir kuruşun dahi hesabını sormaktadır. Zira düşmanla savaşmak için kurdukları YENİ ORDU'yu giydirecek, silahlandıracak, askerin ayağına çorap ve ayakkabı alacak durumda değildirler. Meclis Beş Numaralı gaz lambalarının ışığında çalışmakta, Milletvekilleri sıralar üzerinde yatmaktadırlar. 1922 de Büyük Taaruz sırasında Duatepe'de gece aç yatmışlardır. Bakın BANVİT Cumhuriyetin 89. Yıldönümünde 90 yıl önce Duatepe'de yaşanan Açlık Olayı'nı Türk halkına ''Mustafa Kemalpaşa bu yemeği neden yiyemedi'' ismi altında şöyle duyurmuştur. Mustafa Kemal'in daha iyi tanınmasına vesile olmuştur. Buyurun, okuyun ve düşünün.
''O gün Duatepe'de düşmanın iniltisini sevinç gözyaşlarıyla kutluyorduk. Kolordu Kurmay Başkanı Hayrullah Bey(Fişek), bir akşam yemeği hazırlamıştı. Ortada bir cılız tavuk ile dört beş dilim siyah ekmekten başka bir şey yoktu. Dünden beri ağzımıza en ufak bir lokma girmemişti. Gazi Paşa, İsmet Paşa, ben, Kazım Bey(Özalp) sofraya bağdaş kurduk. Hayrullah Bey, Tevfik Bey (Bıyıkoğlu) Salih Bey(Omurtak), Muzaffer Bey (Kılıç) ve Salih Bey (Bozok) biraz uzaktaydılar. Atatürk, Kazım Bey'e dönerek: ''Erlere yiyecek ne verebildiniz?'' dedi. Kazım Bey şaşırdı, durakladı, Kurmay Başkanı'na dönerek ''Hayrullah bey, erlere ne verebildik?'' diye sordu. '' Efendim, dün sabah tedarik ettiğimiz buğdayı kavurmaları için birliklere dağıtmıştık.'' Mustafa Kemal Paşa biraz durakladıktan sonra ayağa kalktı ve tavuğa el atmadan yürüdü, biz de onu takip ettik, diğer arkadaşlar da ne tavuğa ne bir dilim ekme el sürebilmişti. O akşam hepimiz aç yattık...”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol