O CÜMLEYI HIÇ UNUTAMIYORUM ÇÜNKÜ...

Yillar evvel okumustum bir ünlü Amerikali’nin yazdigi ve Türkçeye “HALK ASRI” (Yüzyili) olarak çevrilmis olan o kitabi. Kitabin içerigini unuttum. Yalniz adi ile o cümle aklimda kalmis. Kitabin yazari da yanilmiyorsam Amerikali bir Cumhurbaskani adayi idi. Kitapta o cümle söyleydi:

“Az gelismis ülkelerde demokrasi bölünmelere yol açar.” Yani toplumsal çözülmeye, etnik ayrismaya neden olur. Bu bilginin isiginda çok partili hayatla birlikte demokrasiye geçis sürecimize bakiyorum ve görüyorum ki ülkeyi yönetenler, siyaset sahnesinde olanlar ayrismadan, bölünmeden etik kökenden, alt kimlik, üst kimlik gibi halkin anlamiyacagi kavramlardan söz etmektedirler.

Türkiye “ULUS DEVLET” bilgi ve bilincine Cumhuriyetin ilani ile girmistir. Uluslasma süreci milli mücadele ile baslamistir. Balkan ve Birinci Dünya Savaslari bu hareketi tetiklemislerdir. Ancak bunlar yetmemistir. Bu baglamdaki ulusal mesai bitmeden 1930 da ve 1945 de çok partili hayata yapilan girisimlerin altyapi çalismalari bitirilmedigi için 1930 basarisiz, 1945 de 60 yildan beri sonuca varip ileri bir demokrasi kimligi kazanamamistir. Åzunca yildan sonra bugün hala Demokratik Açilim’dan söz edilmektedir. Siyasi söylemler, ulusal hedefler kayboldugu için ayrismaci tonlarda görülmektedir. Demokrasinin, demokratiklesmenin tabiatinda olan özgür düsünme, özgür hareket etme sorumlulugu beraberinde getirmedigi için bu ülkede herkes her istedigini yapabilir gibi bir sakat anlayisa gelmistir. Türbinlere oynamak da bu anlayisi güçlendirmis, hosgörü ile karsilanmasina yol açmistir. Herkes alt kimligini öne çikarinca ULUSAL KIMLIK’in baglayici özelligi büyük ölçüde zaafa ugramistir. Bugün ülkenin tartistigi sorun burada dügümlenmistir.

Ülkemizin sosyal, ekonomik ve demokratik sartlari agirlasmistir. Bu bir gerçektir bunu su veya bu biçimde yorumlayarak açiklamak kimseye yarar saglamaz. Gerçegi görüp ona göre gerekli önlemleri almak, çalismalari yapmak, ülkeyi disipline etmek, süreci ulusal hedeflere yönlendirmek lazimdir. Buna acilen gereksinim vardir. Toplumsal Söylem ayrismaci degil, birlestirmeci zemine oturtulmalidir. Ulusun iradesi, ulusal hedefler baglaminda ele alinip degerlendirilmelidir.

Ülkemizin ve halkimizin tarihten, cografyadan gelen bir klasigi ve karakteristtigi vardir. Bu nedenle ülkenin ve halkin demokratiklesmesi kendi sartlari içinde, kendi zemininde olacaktir. Ithal düsünceler, ithal istekler bizim gerçegimizle, bizim kosullarimizla uyusmuyorsa bunlari itibardan düsürmek gerekir. Ülkemizin politikalari kendi içinde tutarli olacaktir, ulusal ve tarihsel hedeflere bagli kalinmasina çalisilacaktir. Bu nedenle demokratiklesmede, demokratik açilimlarda ulusal hedefleri kaybetmemek, hedefi sasirmamak gerekir. Ve sonra az gelismis bir ülkede demokratiklesmenin çok zaman ve çok dikkat istedigini de unutmamak lazimdir. Demokrasi egitim ister, bilgi ister, kadife eldiven içersinde demir yumruk ister. Kalabaligi oksayarak, kalabaligin dini hissiyatini kullanarak, ülkenin gerçeklerini gözardi ederek hareket düzenlemesi yapmak mümkün degildir.

Özetle, zor bir süreçten geçmekteyiz. Sorunlarimiz giderek daha büyümekte, daha karmasik hale gelmektedir. Bunun üstesinden gelebilmek için ortak bir dil kullanmak, ortak bir mesai yapmak zorunlu görülmektedir. Sagduyuyu hakim kilma zamanidir. Memleketin düze çikmaya ihtiyaci vardir. Bu baglamda halki dogru bilgilerle bilgilendirmek, büyük bir hedef için hazirlamak ve yönlendirmek gerekir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol