Her firsatta Kirklareli'nin egitim düzeyinin çok yüksek oldugundan bahsedilir… Üniversite mezunu sayimizin, diger illere oranla yüksek oldugu, yine gelir seviyesinin tarim ekonomisine dayali olarak her geçen yil artis grafigini tavana çikarttigi vs… vs…
Ilimize yansitilan tüm bu olumlu gelismeler, bazi gerçeklerin üzerini örtemiyor ne yazik ki… Gerçi birçok olumsuz yön var, ancak izin verirseniz ben sadece iki tanesinden bahsetmek istiyorum;
1. Kirklareli'nde büyük bir beyin göçü yasaniyor.
2. Evet, Kirklareli'nin egitim düzeyi oldukça yüksek. Ancak bunu sosyal hayatimiza yeteri kadar yansitamiyoruz.
***
Küçük bir sehirde yasiyoruz… Ancak sehrimiz küçük diye, yatirimlarin da küçük olmasi sart degil elbette… Bizim de dogal kaynaklarimiz, üretime yönelik alanlarimiz var bünyemizde… Yine de "Kirklareli'nde is yok" diyerek çizilen karamsar tablolar, zamanla gerçege dönüstü ve Kirklareli yavas yavas istihdam alaninda büyük bir sessizligin içine gömüldü…
Size kisa bir hikâye anlatacagim… Aslinda bu hikâye birçok Kirklareli gencinin yasadigi "aci" bir sonla neticelenen bilindik bir öykü;
Daha lise çaginda kafasina koymustu… Çok genç yasta olmasina ragmen, yasadigi memleketinde çalismak, burada para kazanmak istiyordu. Öyle ya hem sevdigi sehirde ekmegini çikaracakti, hem de kendi sehrini kalkindiracakti. Büyük planlari vardi… Kirklareli'ne yakisan bir üretim merkezi, bir fabrika yapmak istiyordu. Önce küçükten baslayacak, yavas yavas büyüyecekti.
Ama anne-babasi ayni fikirde degildi. Annesi; "Baban gibi bu sehre tikili mi kalacaksin? Git baska yerlere kendini kurtar! Burada bir sey yok!" derken, baba da anneye destegini esirgemedi; "Oglum ne yapacaksin buralarda? Kendine iyi bir is bul, iyi bir hayat kur. Kirklareli'nde hayat yok!"
O liseli gencin üniversiteye adim atarken yasadigi bu baskilar ve çevresinden gelen tepkiler hayatini sekillendirdi. Sonuna kendini Ankara'da, Istanbul'da veya Izmir'de özel bir sirkette kariyerinin zirvesinde buldu. Ama aklinda hep Kirklareli vardi… Planlari, hayalleri… Sonunda emekliligini orada geçirmeye karar verdi…
Kirklareli'ne böyle diyorlar… "Emekliler sehri"… Bu hikâye size çok tanidik geldi mi bilmem ama Kirklareli'nde ülkenin birçok yerine uçan beyinler, yaraticiliktan yoksun olarak, sistemin bir parçasi niteliginde, özel bir sirkette is yasami ile birlikte gündelik hayatlarini sürdürmeye çalisiyorlar. Evet, mutlular… Evet, para kazaniyorlar… Evet, güzel bir hayatlari var… Ama istediklerinin tam olarak bu oldugundan emin degilim…
***
Kirklareli'nin egitim düzeyi oldukça yüksek(mis). Buna bir sözümüz yok! Ancak bu durumun sosyal hayatimiza olan yansimalarini görmek pek de mümkün degil açikçasi…
Farkinda misiniz bilmem ama Kirklareli'nde sadece 1-2 tane kitapçi bulabilirsiniz. Onlarin da büyük bir kitap arsivi yok. Bu insanlar kirtasiyeciligin yani sira kitap satiyorlar. Peki, neden Kirklareli'nde kitapçi yok? Neden insanlar sinemaya gitmiyor? Neden Kirklareli'ne birkaç ayda bir tiyatro geliyor? Neden Kirklareli'nde sergi, konser gibi etkinlikler çok az sayida gerçeklesiyor?
Bu sorularin cevaplarini siz zaten biliyorsunuz…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol