Osmanlı padişahları fethettikleri yerlerin insanlarından ihtiyaç duydukları meslek mensuplarını devletin merkezine, İstanbul'a getirmeye özen göstermişlerdir. Bu gelenek Fatih zamanında başlamıştır. Fatih İstanbul'u (1453'te) aldığında bazı Ermeni gruplarını İstanbul'a getirip iskan etmiştir. Ermeniler başka bir dinden ve ırktan olmalarına bakılmaksızın bu iskan yapılmıştır. Tarihçiler Fatih'in Ermeniler'e ilgisinin mesleklerine duyulan ihtiyaçtan ileri geldiğini söylemektedirler.
Dünya haritasına bakıp, "Bir insana iki insana fazla diyen Yavuz Sultan Selim 1516-1517 yıllarında Mısır'a bir sefer yapmıştır. Yaptığı savaşlar sonunda Mısır'ı Osmanlı Devleti'ne bağlamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi Osmanlı Sultanları içinde Doğu'ya yapılan ilk Sefer olmuştur. Bu seferin Doğu'ya açılma siyaseti olduğu yorumları yapılmıştır. Ancak bazı tarihçiler de Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi'nin, Mısır hazinelerine duyulan ihtiyaçtan dolayı yapıldığını ileri sürmektedirler. Nitekim Yavuz Sultan Selim Mısır Seferi'nden 27 deve altınla dönmüştür. Bu vesileyle HALİFELİK MAKAMI'nı da İstanbul'a getirmiştir. Ayrıca, Mısır'ın ticaret erbabından tüccar ve kalabalık bir grubu Anadolu ve İstanbul'a getirmiş, onları ticaret hayatına sokmuş, Anadolu insanına ticareti öğretmek istemiştir. Olay doğrudur da niyet ve amacın başka olduğunu bilmiyoruz. Fakat bu konuyu da bazı tarihçiler böyle yazmaktadırlar.
Osmanlı tarihinde "Sofu Beyazıt" olarak anılan 2. Sultan Beyazıt 1500'lü yılların ilk başında İspanya'dan kovulan Yahudiler'e kucak açmış, onların ticaret bilgilerinden ümmeti yararlandırmak istemiş, bir fermanla, Balkanlar'a ve Anadolu'ya yerleşmelerine imkan vermiştir. Muhakkak ki ticareti öğrenmek isteyen Osmanlı'nın kulları(vatandaşları) Yahudiler'den çok yararlanmışlar, onların tezgahlarında ticaretin nasıl yapılacağını, müşteriye nasıl davranılacağını öğrenmişlerdir. Bilindiği üzere Yahudiler toprağa bağlanmamışlar, doğrudan ticaret hayatını seçtikleri için ticaret erbabı olarak tanınmışlardır. Bu vesileyle başka özellikler de kazanmışlardır.
Bir başka Osmanlı Padişahı olan Avcı Mehmet de 1600'lü yılların ikinci yarısından sonra Polonya'ya yaptığı Sefer dönüşü Kameniçe Kalesi halkından 10 bin kadarını(Bir başka bilgiye göre 20 bin) Kameniçeli'yi Kırklareli'ne yerleştirmiştir. Bundan 2-3 yıl kadar önce Arap uzmanı bir Amerikalı bayan Profesör Kırklareli'ne gelmiş Kameniçeliler'i aramıştır. Ancak biz bu bilginin dışında Kameniçeliler hakkında Kırklareli'nde bir ize rastlamadık. Bunu zaman içinde ülkelerine dönmüş olabileceklerine, İstanbul'a yerleşenlerin olabileceğine bağlı Kırklareli'nde ne kadarının kaldığını ise bilmiyoruz. Bunların zaman içerisinde Türkleştiklerini, Kırklareli'nin yerlileri arasına girdiklerini sanıyoruz. Zira Kırklareli tarihte çok göç almış bir yerdir. Bugün de böyledir. Kırklareli tarih boyunca mobil bir toplum hayatı yaşamıştır. Büyük ihtimalle bu özelliği bir "UÇ YER" olmasından ileri gelmiştir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol