POLISIMIZE VE KENDIMIZE NE KADAR SAHIP ÇIKIYORUZ

Türkiye'mizi, ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri yönden devamli mesgul eden, güncelligini hep artirarak devam eden en önemli sorun terördür. Bu konu ile mücadele eden güvenlik güçlerinin geçen kirkbes yil içinde yani 1960 yillardan beri geçen süreçte, terörle mücadele konusunda büyük bir bilgi birikimine sahip olduklari bilinen bir gerçektir. Yapilan eylemleri bu bilgi birikimi ile terör örgütlerinin faaliyetlerini en asagi durumu çekebilirler.
Terörün yalnizca güvenlik sorunu gibi algilanip, bir takim polisiye tedbirlerle çözülmeye çalisilmasi, soruna etkin bir çözüm getirmeyi engellemektedir. Terör hiç bir zaman güvenlik sorunu degildir. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal nedenlere bagli olan bu terör olgusu, terörle mücadele yapan bütün kurumlarin ortak tavir takinarak, halkida yanina alarak bu konuda üstlerine düsen görevleri ve sorumluluklari en iyi sekilde yerine getirmeleri artik sart olmustur.
Herkesçe bilinen dünyadaki tüm terör örgütlerini ayakta tutan bazi unsurlar vardir. Bunlari, ideoloji, iç ve dis destek, para ve eleman temini gibi siralayabiliriz. Bir terör örgütünü ayakta tutan en önemli unsur, insandir. Insani bir örgüte baglayan neden ise, idolojidir. Bir terör örgütünün istedigi kadar yurt içi ve disindan destekle parasi olsa bile onu ayakta tutacak insan kaynagi olmadigi sürece o örgütün yasamasi mümkün degildir.
Bir baska deyimlede söyle diyebiliriz. Süphe örgüt liderleri, militanlarini birbirine ve örgütüne baglayabilmek amaciyla süpheden en iyi sekilde faydalanirlar. Bu süphe unsurunu çalistirmak için zaman zaman militanlarini ihanet ve ajanlik suçundan öldürmekten çekinmezler. Ayni zamanda militanlarinin arasinda ispiyonculuk teskilati da kuran liderler, militanlarin birbirinden süphe etmesini sagliyarak ölüm korkusu öne çikar. Bu korku militanlari birbirine baglamaktadir. Hatta örgüte ihanet etmelerini önler. Buradan suna gelmek istiyorum. Karsinizda böyle bir büyük tehlike varken bilen bilmeyen birseyler konusuyor. Toplumun bazi kesimlerinden, bazi dengesiz laflar konusulup gidiyor. Örneklersem söyle (Devletin polisi, askeri var ne güne duruyorlar.) Iyi de kardesim biz vatandas olarak ülkemize, insanimiza, çocuklarimiza, kendimize vede güvenlik kurumlarina ne kadar sahip çikiyoruz. Ne zaman " Bana degmiyen yilan yasasin" sözünden vaz geçecegiz. Bu yilan seni isirmiyacakmi? Geçtigimiz günlerde TV ekranlarindan gördügümüz olaya bakalim. Basit olarak herkesin gördügü bu olay da, polise militanlar atesli bomba atiyorlar. Polis dagilsinlar diye beklerken çok mecbur oldugu için cebinde getirdigi ve demirbas olmayan sapanla (Kus lastigi ile) nohut boyutunda tas atiyor.
Bir görevli, devletin görevlisi yetkileri elinden alinmis, eli ayagi baglanmis vede olayin üstüne salinmis. Olayi engellesin diye. Nasil olacak. Bunu bilen teröristler her olayda güvenlik güçlerini yaralayip hatta öldürüp dagiliyorlar. Peki biz vatandaslar ne yapiyoruz. Sadece ve sadece, bir baska ülkede turistmisiz gibi seyrediyoruz. Burada hemen iyi bir seçmenmiyiz? Bize düsen görevler neler? Tezelden neler yapmaliyiz? gibi bir çok sorular sorulabilir.
Bu olaylar karsisinda yalniz biraktigimiz polisimize bizler sahip çikarsak. Onlar zaten bu isi iyi biliyorlar vede üstesinden geleceklerdir. Bu konuda yazacaklarim çok fazla ama kalsin. Türk Polis Teskilatinin 161. kurulus yildönümünü, Il Emniyet Müdürü Sayin Resat ALTAY'in sahsinda tüm görevlilerin "POLIS GÜNÜ" nü kutluyorum. Allah sizi korusun. Basarilariniz daim olsun. Sözlerime Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bir sözüyle son veriyorum. "Yetisecek çocuklarimiza ve gençlerimize görecekleri ögrenimin siniri ne olursa olsun, ilk önce, herseyden önce Türkiye'nin bagimsizligina, kendi benligine, milli geleneklere düsman olan bütün unsurlarla mücadele etme geregi ögretilmelidir." Mustafa Kemal ATATÜRK Hosçakalin.
mustafaermis@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol