ROMALI SAIRE GÖRE "SU IÇEN SIIR YAZAMAZ"

Mitoloji kitaplari Trakya’nin Sarap Tanrisi Dionysos’a adandigini yazarlar. Dünyanin bu cografya bölgesinde Büyük Salkimli Üzümler yetistigini söylerler. Insanlarin ince ayar bir kültür ve uygarligin sahibi oldugunu dile getirirler. Dogru veya uydurma olsa bile söylenenlerin biri var ki dogrudur. Trakya Romalilar döneminde Sarap Tanrisinin yasadigi yerdir.

Trakya’da bagciligin binlerce yillik bir geçmisi ve tarihi vardir. O zamandan beri baglar üzüm vermekte, insanlar üzümün suyunu içmektedirler. Bagcilik Tekirdag ve Kirklareli gibi yerlerde, yörelerde yogunlasmistir. Mesela Kirklareli’nin tarihte var olan 19 isminden biri Bag Kasabasi anlamina gelen Lozangrad’tir. Bu yörelerde Sarap Kültürü hakimdir. Sarap Kültürü’ne sahip insanlar jentilmen olurlar, uygardirlar, kadin cinsine karsi dikkatlidirler ve de saygilidirlar. Kitaplar böyle yazar sarabin yetistigi yerde yasayan insanlari..

Tarihte önde gelen Trakya bagciligi bugün birçok yerdeki bagciligin gerisinde kalmistir. 1829 Osmanli-Türk, 1877-1879 Osmanli-Türk, 1897 Osmanli-Yunan, 1912 Türk-Bulgar ve 1920-1922 Türk-Yunan Savaslari Trakya bagciligini gerileten nedenlerin basinda gelmektedir. Savaslar ve yasanan göçler nedeni ile insanlar baglara bakamayinca baglar dag olmustur. O tarihsel bagciligi tekrar yasamak için girisimler ise sonuçsuz kalmistir. Bugün dünyada bagcilikta Fransa önde bulunmaktadir.

Fransa bagciligi devlet politikasi ve sorunu haline getirmistir. Okuduklarimiza göre Fransa bu maksatla SARAP BAKANLIÄzI kurmustur. Çünkü sarap ve bagcilik önemli bir ekonomik faaliyet alanidir. Fransizlar son yillarda PETRUS adi ile piyasaya bir sarap sürmüslerdir ki sisesi 2-5-3 milyardan satilmaktadir. Petrus Sarabi rastgele, siradan bir bagciligin ürünü degildir. Bu sarap Fransa Bagcilik Kültürü’nün bir sonucudur. Mesela birasi ile meshur olan Almanya, biranin kalitesini koruyabilmek için, biranin Anayasasi’ni yapmistir.

Türkiye’nin ve özellikle Trakya’nin bagciligini tarihteki kimligine kavusturmak mümkün müdür? Belki mümkündür. Ancak rakiyi milli içki haline getirmis insanlara sarap içirtmek kolay degildir. Atatürk’ün sofrasinin geleneksel konuklarindan olan Kiliç Ali bile bir aksam sofraya rakinin yerine sarabin konmasini yadirgamis, çevrede rakiyi aramisti. Sofradakilerin Raki aradiklarini gören Atatürk, “Siz hanimlarin bulundugu sofralarda raki içilmeyecegini bilmez misiniz” demistir. Sarap bir Sofra Içkisi’dir.

Bagcilik önemli bir zirai faaliyettir. Ayni zamanda ekonomik degeri yüksek bir istir. Trakyalilar son yillarda o eski bagcilaga dönüs yapmislardir. Özellikle Kirklareli’nde simdilerde bagcilik diger zirai faaliyetlerin önüne çikmistir. Bugün Kirklareli’nde yüzlerce dönüm bag ekenler vardir. Bir Sarap Fabrikasi da insa edilmis bulunmaktadir. Üzümün çekirdeginin bile ekonomik bir getiriye dönüstügü bir zamanda bagciligi yapmamak yanlis olur. Ziraatçilar, meyve yetistiriciler bunun bilincine varmislardir. Bir zamanlar Istanbul’un Laleli ve Aksaray semtlerinde KIRKKILISE HARDALIYESI (mesrubati) olarak satilan üzümsuyunu ulusal bir mesrubat haline getirmek için yogun bir çalisma vardir. Çünkü baglar üzüm verdikçe insanlar sarabi, rakiyi, hardaliyeyi içeceklerdir. Bunu Romali bir sair söylemistir. Bilgeler, “Su içenler asla siir yazamazlar” demisler.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol