Basbakanin Demokratik Açilim kapsaminda Romanlar’la yaptigi konusma onlara umut vermis, beklentiye sokmustur. Romanlar Sayin Basbakanin iktidari döneminde as bulmuslardir ama is bulamamislardir. Tabii onlar için as yani beslenme önemlidir ama onlar konuttan, astan önce is pesindedirler. Çalismak suretiyle onur ve gururlarini rencide eden davranislara, sözlere muhatap olmaktan kurtulacaklarina inanmaktadirlar. Bunun kendileri için çok önemli olduklarinin bilgi ve bilincindedirler. “Roman” diye onlara is verilmedigi, ise alinmadiklari bir gerçektir. Böyle insanlari modern konutlara sokmak ne kadar gerçekçidir, bilemem. Ancak surda burda yerlestirildikleri modern konutlarda oturmak istemediklerini, konutlari bosaltip eski yerlerine döndüklerini görmekteyiz. Böyle hareket etmelerinin Roman Kültürü ile ilgisi oldugunu unutmamak lazimdir.
Romanlar sehir disina ve kiyisina yerlestirilmelerini sevmemislerdir. Sulukule‘de oturanlar nasil Sulukule’yi ariyorlarsa Kirklareli’de de öyle bir sey olsa Tokmaoglu’nun disina çikmak istemeyeceklerdir. Onlar için yapilacak seyler yasadiklari yerlerde yapilmalidir. Tokmaoglu Marjinal bir semtin ve Kültürün adidir.
Roman kesimi özgür bir kesimdir. Onlar serbestliklerine, keyiflerine, zevklerine düskün insanlardir. Tarih boyunca topraga baglanmamislardir. Azinlik gibi yasamislar, buçukluk olduklarini bilerek, duyarak toplumun içine girmeye çalismislardir. Buna göre Demokratik Açilim kapsaminda onlarin en yakin olduklari sey ticarettir.
Basbakan Romanlar’a çok sey söylemistir. Onlar bu söylenenlerin içinden sadece devletin kendilerine neler verecegini almislar, onu algilamislardir. Avrupa Birligi, Avrupali Romanlar’a bizim gibi bakmamis, bizim gibi yaklasmamistir. Avrupa onlar için çok yönlü bir Rehabilitasyon Projesi hazirlamistir. Modern konutlardan tutun da is hayatina atilmalari, egitimden geçirilmeleri, kendi töre ve gelenekleri içinde modernlesmeleri, hukuk alani içinde özgür hareketleri onlar için düsünülen iyilestirici seylerdir. Ancak onlar için EÄzITIM ve EKONOMI’yi öncelikli faaliyet alani olmak gerekir. Egitmediginiz insani üretken ve medeni yapamazsiniz. Romanlar bunlar daha gerekli seylerdir. Issizlik yüzünden yoksul olduklarini, egitimsizlik yüzünden toplumdan dislandiklarini bilen insanlar, topluma dahil topluma dahil etmek olaganüstü bir mesai ister. Onlara, “Sizi modern konutlara oturttuk, Hadi bakalim” diyemezsiniz. Kültürleri buna manidir.
Romanlar, YOKSULLUK KÜLTÜRÜ ile sartlanmislardir. Asagilanma Kültürü ile benlikleri yaralanmistir. Tarih boyunca bu tür bir tranvayi yasaya gelmislerdir. Sayin Basbakan’in dedikleri gibi, Ikinci Dünya Savasi sirasinda soykirima ugramislardir. Bir milyondan fazla Roman öldürülmüstür.
Ancak gerek Osmanlilar gerekse Cumhuriyet Dönemi’nde Romanlar yoksulluk çekmislerdir ama bu tür muamelelere maruz kalmamislardir. Biz onlarla sosyal faaliyetlerde, dernek çalismalarinda çok ortak çalismalar yapmisizdir. Bunun için onlari arastirmisizdir. Nereden gelmislerdir, neden böyledirler, ne yapilirsa nasil bir çizgiye girmis olacaklardir gibi özel çalisma ve onlar üzerine düsüncelerimiz olmustur. KAKAVA KÜLTÜRÜ’nü, KARAGÖZ SANATI’ni Hidirrellez gelenegine dahil edisimizde PAYLAÅzIM DÜÅzÜNCESI, onlarla yanyana olma istegi vardir.
Özetle, Roman kesimine Çok Yönlü Faaliyet ve Egitim Yöntemi ile gitmek gerekir. Konut yeterli degildir. As da yeterli olamaz, Onlarin yanina isi koymak, egitim alaninda onlarla beraber olmak gereklidir. Son derece yüksek bir sanat ruhu ve yetenegi tasiyan bu insanlar ÇOK ÖZEL PROGRAMLAR’a gerek duyan topluluklardir. Hür yasamak için devlet kurmamislardir. Dileriz ki onlar geregi kadar anlasilmis olsunlar. Fakat onlar toplumca, ilgili ve yetkili kisilerce pek anlasilmis degildirler. Anlasilan Insan Kapali Kutu’dur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol